Üniversite sınavlarında baraj puanı uygulamasının kaldırılması hakkında tartışmalar devam ediyor. Uzman isimler konuya ilişkin eleştirilerini yaparken, bir açıklamada Prof. Dr. Ural Akbulut'tan geldi. Bu kararın kamuda çalışanları ve Türkiye'nin geleceğini tehlikeye attığını belirten Akbulut, giriş sınavlarının üniversiteler tarafından yapılmasının da tehlikeli sonuçlar doğuracağına değindi.
YKS'de baraj sisteminin kaldırılmasının ardından YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar Erol Özvar, eleştirilere yanıt vererek, "Barajın kaldırılması sınavsız üniversite demek değil" yorumunda bulundu. Öte yandan, tek net dahi yapamayan kişilerin üniversiteye alınmasını değerlendiren ODTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut verdiği röportajda, ülkenin tehlikeli bir sürece gireceğini ve kamu çalışmalarının tehlikede olduğunu söyledi.
Barajın kalkmasının üniversitelerde gerileme yaratacağını, öğrenci kalitesinin düşmesine neden olacağını belirten Akbulut, öğretim üyelerinin yüklerinin de artacağını belirtti.
Asıl tehlikenin 10 ya da 20 yıl sonra kendini göstereceğini belirten Akbulut, "Türkiye'nin 10, 20 yıl sonrasında bu insanların görev alıp, işleyişi negatif yönde etkileyecekler. Bu çok zararlı bir yaklaşım ama ne yapabiliriz. Olan olmuş. İnşallah zamanı gelince, bunun zararları görülür de tekrar baraj gelir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Sözcü'de yer alan, Prof. Dr. Akbulut'un röportajının tamamı:
‘DAHA OKUDUĞUNU ANLAMAYAN ÖĞRENCİYİ ÜNİVERSİTEYE NASIL ALIRSINIZ!”
Kararı duyunca ne hissettiniz?
Üzüldüm açıkçası çok üzüldüm.
Sınavda baraj konulması kararı çok önemli bir karardı. Türkiye açısından çok değerliydi. Türkiye'de üniversite sayıları çok arttı ama yeterince kaliteli öğretim üyesi yetiştiremedik.
Dolayısıyla yeni kurulan üniversitelerin pek çoğunda eğitimin kalitesi düşüktü. Baraj koymak en azından bunu bir nebze koruyordu. Daha kaliteli öğrencinin gelmesi.. Çünkü başarı için kaliteli, iyi yetişmiş öğretim üyesi ve kaliteli iyi lise eğitimi görmüş öğrenci gerekiyor.
Maalesef matematik sınavlarında neredeyse sıfır çeken bir sürü öğrenci oluyor. Fen sınavlarında çok düşük not alıyorlar.
Daha okuduğunu anlayamayan öğrenciyi siz üniversiteye nasıl alırsınız… İşte baraj onu engelliyordu.
“GELECEĞİMİZ İÇİN RİSKLİ BİR KARAR”
Maalesef barajın kalkmasıyla bütün üniversite sisteminde bir gerileme olacak. Çünkü öğrenci kalitesinin düşmesi iyi öğrencinin de negatif etkilenmesine neden oluyor. O nedenle ülke için, geleceğimiz açısından riskli bir karar olduğunu düşünüyorum.
Hangi meslek olursa olsun, her meslekte öğrencileri en iyi şekilde yetiştirmek isteriz. İster fen, ister mühendislik, ister sosyal bilimler olsun… Öğrencinin yeteneği uygun değilse ona üniversite diploması vermek hem onun, hem ülke için yararlı bir şey olmaz.
“KAMUDA ÇALIŞMALARI DAHA TEHLİKELİ”
Şimdi ne değişti, tek bir net yapamayan bir öğrenci bile üniversite okuyabilecek mi gerçekten?
Evet. Ve bunların önemli bir bölümü de mezun olacak. Böylece ülke tamamen liyakatsiz, kendi konusuna hakim olmayan insanlarla dolacak.
Bunlar ister özel sektörü gitsin, ister kamuya… Kamuya gitmeleri çok daha tehlikeli çünkü özel sektör farkına vardığı zaman onu çıkartır. Devlet memurunu çıkarmanız neredeyse imkansız. Yıllarca devlet kadrolarını işgal edecek ve kaliteli insanların o kadroya gelmelerini engellemiş olacak.
“EN BÜYÜK TEHLİKE…”
Yani en büyük tehlike, Türkiye'nin 10, 20 yıl sonrasında bu insanların görev alıp, işleyişi negatif yönde etkileyecekler. Bu çok zararlı bir yaklaşım ama ne yapabiliriz. Olan olmuş. İnşallah zamanı gelince, bunun zararları görülür de tekrar baraj gelir diye düşünüyorum.
Bu karar boş kalan kontenjanları doldurmak için mi alındı?
Bu toplumsal baskıdan oluyor… Bir ara, ‘sınavlar kalkmalıdır' diye bir kampanya bile yapılmıştı. Türkiye'deki üniversite sınavını nasıl kaldırırsınız. Ne derseniz deyin, düne kadar uygulanan sistem dünyadaki en sağlıklı sistemlerden birisidir. Çok iyi kurulmuştur. Ara sıra ÖSYM'nin yönetimden kaynaklanan aksaklıklar olsa bile bence çok sağlıklı bir sistemdir.
“GİRİŞ SINAVINI ÜNİVERSİTELERİN YAPMASI ÇOK TEHLİKELİ OLUR”
Soruların çalınmasını mı kastediyorsunuz?
Tabi tabi… O tip şeyler çok zarar verdi. Gelip geçici şeylerdi ama temelinde sağlam bir sistem, adil bir sistem. Önemli olan adalet zaten.
Bazı insanlar üniversiteler sınav yapsa falan diyor… Türkiye'de üniversiteler sınav yaparsa son derece tehlikeli olur. Eskiden öyleydi. Üniversite sayımız zaten azdı. Her üniversite kendi yapıyordu. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin soruları o kadar zor sorulurdu ki… Sorunun kalitesine o kadar güvenilirdi ki, lise kitaplarında şu tarihli İTÜ sınavında sorulmuştur diye yazılırdı. Tabi o zaman Türkiye'de 3-4 üniversite vardı. Bu kadar çok sayı olduğu zaman sınavın kaldırılması çok tehlikeli… Barajı kaldırmak, sınavı kaldırmakla benzer bir şey zaten.
“İLK 500’E GİRENLER BİLE GİREMEZ OLDU”
Siz son çalışmalarınızla Türkiye üniversitelerini değerlendiriyorsunuz. Türkiye neredeydi, bu kararla başımıza ne gelecek… Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz üniversiteleri akademik performansına göre sıralıyoruz. Ağırlıklı olarak da bilimsel yayınların sayısına ve kalitesine göre sıralıyoruz. Dünya üniversitelerini de aynı şekilde sıralıyoruz.
İlk yüze yaklaşan üniversitemizin olmaması tabi çok üzücü. Sıralamaları on yıldan fazla süredir yapıyoruz. Amacımız üniversiteler eksiğini görsün, düzletsin diye… Ama maalesef, ama umduğumuz kadar üniversitelerimiz dünya sıralamalarında yükselemedi. En iyi üniversitelerimiz ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, İstanbul, Ankara, Ege… Onlar bile zamanında bir kısmı ilk 500'e girerken, giderek, giremez oldular. Bu tabi üzücü…
“ÖĞRETİM ÜYELERİNİN YÜKÜ ARTACAK”
Bu karardan sonra ne olur?
Karar az da olsa akademik yayınları etkiler. Kontenjanlar dolduğu zaman öğretim üyelerinin yükü daha çok artacaktır. Kontenjanların dolmaması bir eksiklik değil. O bölümün açılmış olmasının yanlışlığını gösteriyor.
Bakın Türkiye'de yapamayacağımız bir şey var, dünyada yapılan… Dünyada talep azsa, ihtiyaç yoksa o bölüm kapatılır. Talep azsa o bölümü açmayacaksınız. Gerekirse o bölümdeki hocaları diğer bölümlere kaydırarak, o bölüme öğrenci alınmasını izin vermeyeceksiniz ki, kalite yükselsin.
“YAZIK DEĞİL Mİ ÇOCUKLARA”
Yani biz dünyanın yaptığının tersini yapıyoruz. Bölüm kapatacağımıza kontenjan dolsun diye barajı düşürüyoruz, öyle mi?
Bakın dünyada maden mühendisliği bölümleri son derece azaldı. Eğer talep yoksa, ihtiyaç yoksa o bölümler yavaş yavaş başka yerlere kaydırılıyor. İşsiz bırakıyorsunuz zaten insanları… Bırakın insanlar başka alanlara yönlensin ve başarılı olsun. O bölümden mezun ediyorsunuz iş bulamıyorlar. Yazık değil mi çocuklara…
“EĞİTİM ARTARSA MİLLİ GELİR DE ARTAR AMA BÖYLE DEĞİL”
Bu olayın ters bir tarafını da söylemek isterim: Ülkelerde ortalama eğitimlilerin artması daima pozitif bir şeydir ve ülkenin milli gelirini artırır. Ortalama eğitimi bir, bir buçuk yıl artırırsanız, milli gelir yüzde 10 artar. Ben buna her zaman inandım, yazılarımda anlattım, hala da inanıyorum ama bunu kaliteyi düşürerek yaparsanız, tam aksi olur. Yani milli gelire zarar verir.
Türkiye'de ortalama eğitim düzeyi düşüktür. Yıllar önce üç buçuk dört yıldı… Halbuki Avrupa'da çok yüksektir. Üniversitelilerin oranı da yüksektir ama kaliteli eğitimle mezun olduğunuz zaman ülkenize faydanız oluyor. Bazı üniversitelerimizde öğrencilerin gidip gelmeden dahi sınıf geçtiklerini duyuyoruz. Yeter ki kaydınız bizde olsun diyen Vakıf üniversiteleri olduğunu duyarız. Ortalama eğitim düzeyinin artması pozitif olmakla birlikte bu iyi bir şey olmaz. Artık, iyi eğitim almış insanların oranının artması demek gerekiyor.
“SİYASİ BİR KARAR MI BEN BİLEMEM”
Özetle, barajların kaldırılması siyasi bir karardır diyebilir miyiz?
Bunu ben bilemeyeceğim. Onu söylemem doğru olmaz. Bilmiyorum çünkü… Toplumsal baskı da olabilir. Ben yukardan bir talimat vardır diyemem… Onu söylemek çok haksızlık olur. Bilemiyorum… Ama Yekta Bey zamanındaydı bu barajlar konuldu. Yekta Bey zamanında üniversiteler için çok doğru kararlar verilmişti…
Mesela kaliteli öğretim üyesi yetiştirmek için bir karar almışlar… Eğer devletin parasıyla yurtdışına doktoraya gidecekseniz adı sanı bilinmeyen bir üniversiteye giderseniz bursu keseriz. En azından ilk bine giren üniversitelerden biri olmalı.
“ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILDA ÜNİVERSİTELİ İŞSİZ SAYISINI ÇOK GÖRECEĞİZ”
Baraj konulması kaliteyi yükseltmek amaçlıydı. Üniversitede bu puanın altındaysanız, senin burada okumaman lazım… Git başka iş yap. Çocuğun da hayatını kurtarıyorsunuz. Hiç olmazsa daha 18 yaşındayken, meslek edenilebilir. Belki de açık öğretimde okurken, çalışıyor, ülke ekonomisine de ailesine katkı yapıyor. Siz onu okutarak, iş bulamayacağı bir bölümden mezun ederek, çocuğa da zarar veriyorsunuz. Yaşı geçmiş oluyor, askerden geliyor işsiz. kim iş verecek ona yani… Zaten önümüzdeki 10 yıl içinde üniversiteli işsiz sayısın çok göreceğiz.
“DEVLET ÇOK PARA YATIRDI, HİÇ OLMAZSA…”
Artmaması mümkün değil. Siz boş kontenjanları böyle… Bilemiyoruz tabi belki üniversiteler istedi. Bazı bölümlere öğrenci gelmeyince korkabilirler de.. Kapanacak diye… Siyasi bir karar olacağını zannetmiyorum. Boş kalınca işte devlet çok para yatırdı, işte hocamız da var hiç olmazsa gelsinler biz onlara eğitim veririz de demiş olabilirler. Bilemiyorum tabi, yorum benimki. Tahmin doğrusu. Ama iyi olmayacak.
“BARAJI ARTIRMALARI BELKİ DAHA DOĞRU OLABİLİRDİ”
Bugüne kadar üniversiteleri yaptık, şimdi kalitelerini artıracağız demişlerdi. Ama bu o yönde bir karar değil…
O doğru kararın devamında yarar görüyorum. Ne düşünüyorlardı bilemiyorum ama hatta belki barajı biraz da artırabilirlerdi. Çünkü kalitesiz üniversite mezunuyla ülkeyi doldurmak iyi bir şey değil ki…
Baraj konulurken istatistiklere bakarak yapılmıştı. Kafadan atamazsınız, şu olsun diye… Mutlaka bilim insanlarıyla çalışarak o barajın yeri belirlenmiştir. Belki de ileride daha da yükseltilebilirdi.
“YURTDIŞINDA TAKİP EDİYORLAR”
Bizim üniversite diplomalarımız dünyada bir çok ülke tarafından tanınıyordu. Şimdi baraj sıfırlandıktan sonra diyelim 10 yıl sonra diplomalarımızın tanınmaması yönünde bir eğilim başlar mı?
Olabilir tabi…Onlar da bizi takip ediyor. Temsilcileri var. Eminim ki baraj kararı konulduğunda zamanında onlar da bunu takdir etmişti. Master'a, doktoraya gittiğinizde jüriler hangi üniversiteden geldiğinize bakıyorlar.