Suriye'de 13 yıllık iç savaşın ardından Esad rejimi devrildi. Bölgede güç dengeleri yeniden şekillenirken, terör örgütlerinin silahsızlanacağını ve Suriye ordusunun parçası haline geleceğini öne süren Davutoğlu, Bahçeli'nin silah bırakma çağrısını hatırlatarak, "Süreçte birtakım ilerlemeler olursa PYD ile temaslar olabilir." dedi. AK Parti'yle bağına dair tartışmaları da değerlendiren Davutoğlu, parti içinde ya da dışında oluşacak "toparlanma" hareketine destek vermeye hazır olduğunu söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Esad rejiminin son bulduğu Suriye'deki bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceği ve Türkiye'nin konumunu değerlendirdi. İç politikaya dair da açıklamalar yapan Davutoğlu, devletin işleyişi gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan'la temas kurmanın doğal olduğunu ancak Suriye konusunda 'özel temsilcisi' olarak görevlendirilmesinin söz konusu olmadığını açıkladı. t24'te yayımlanan röportaja göre Gelecek Partisi lideri, Suriye'deki demokratikleşme hareketinin Türkiye'deki otoriter yönetim anlayışını da değiştireceğini söyledi.
'DÜNYANIN EN BÜYÜK KÜRT ŞEHRİ İSTANBUL'
Türkiye'de üniter devleti savunmanın mantığıyla Irak ve Suriye'de savunmanın mantığı farklı olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Suriye ve Irak’taki Kürt'ün psikolojisiyle bizim Diyarbakır'daki bir Kürt'ün psikolojisini aynı göremezsiniz üniter devlet bağlamında. Ben bunu dediğimde yanlış anlaşılıyor ama dünyadaki en büyük Kürt şehri İstanbul. Diyarbakır değil, Musul değil, Erbil değil, Haseke değil. Ben bunu dediğimde yanlış anlaşılıyor." şeklinde konuştu.
'OTONOM DEMEK AYRI ORDU DEMEK DEĞİL'
"Suriye'de terör örgütlerinin yapılanmasına izin vermeyeceğiz." diyen Davutoğlu, oradakilerin tümüyle silahsızlanarak Suriye ordusunun parçası haline geleceğini öne sürdü:
"Otonom olması demek ayrı bir ordu yapılanması anlamına gelmez. Halkın büyük çoğunluğu PYD'den rahatsız zaten. 2013’te Salih Müslim ile görüşüldüğünde ona iletilen mesaj da buydu."
'PYD İLE TEMAS OLABİLİR'
Bahçeli'nin İmralı'ya seslenerek öne çıkardığı çözüm süreci tartışmalarında ilerlemeler olursa paralel olarak PYD ile temas kurulabileceğini söyleyen Gelecek Partisi lideri, "Amerika'ya da çok net şu mesaj verilmeli; buradaki milis yapısı dağılacak, diğerleri Suriye'nin milli ordusuna katılacak ya da polis olabilirler. Yerel polis olabilirler ama bunların Türkiye'yi tehdit oluşturmayacak şekilde yapılandırılması lazım." vurgusunu yaptı.
"Sayın Bahçeli’nin aldığı inisiyatifi çok önemsiyorum." diyen Davutoğlu, "Benim bu anlattığım stratejinin en fazla karşısında duracak kesim açısından Sayın Bahçeli önemlidir. Bizim panikle davranmamamız lazım. Şu anda Şam, Türkiye’ye müzahir bir yönetimin elinde. Eğer doğru davranılsa kontrolünde olur." dedi.
'TÜRKİYE İÇİN KORKACAK BİR ŞEY YOK'
Davutoğlu, görevde olsa vereceği tavsiyenin, Suriye'de üniter devlet olmasının tercih edildiği ama Suriyeliler kendi aralarında otonomiye dayalı bir çeşit federatif yapıda anlaşırsa bunun Türkiye için korkulacak bir şey olmadığı yönünde olacağını söyledi.
'ŞAM'A ÖNCE ERDOĞAN GİTMELİ'
Suriye'ye gitme konusunda acele etmediğini ifade eden Davutoğlu, başkent Şam'ı önce Erdoğan'ın ziyaret etmesinin daha doğru olacağını savundu:
"Hemen hemen her şehirden davetler alıyorum. Diğer yakın şehirlere kısa ziyaretlerim olabilir ama Şam’a öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında resmi bir üst düzey ziyaretin olması daha uygun olur.
SURİYE'NİN TÜRKİYE'YE OLUMLU ETKİSİ
Suriye'nin Afganistan gibi bir toplum olmadığının altını çizen Davutoğlu, HTŞ lideri Colani’nin toplumun gerçekliğini fark ettiği için değişim yoluna gittiğini söyledi, "Yoksa nasıl yönetecek?" diye sordu, "Türkiye'nin otoriter görüntüsü Türkiye'nin dışarıdaki itibarını çok zayıflattı. Suriye'deki yapılanma aynı zamanda Türkiye'deki demokratikleşmeyi de teşvik edip ilmek atabilir." öngörüsünde bulundu.
'HÂLÂ AK PARTİ'NİN KURUCU İLKELERİNE SAHİBİM'
Son günlerde AK Parti'yle ilişkisine dair tartışmalara değinen Gelecek Partisi lideri, şöyle konuştu:
"Ben hala AK Parti'nin kurucu ilkeleri olan yasaklarla, yolsuzluklarla ve yoksullukla mücadele ilkelerinin sahibiyim.
Muhalefet çevreleri benim mektuplarım üzerine yok ‘dönek’ yok şu bu diyor. Ben hiçbir zaman sizin cephenizde yer almak gibi bir konum olmadı ki. Ben AK Parti'ye ve Sayın Erdoğan'a muhalefet etmeyi göze aldım. Ben bedel ödedim, siz hiç bedel ödemediniz.
Ben eski Başbakan olarak ve Kemal Kılıçdaroğlu'yla sert siyasi mücadele yapmış birisi olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek verdim diye camilerde protesto edildim. Ben bunu göze aldım. Ama özellikle yerel seçimlerden sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki kanatlar artık cumhurbaşkanının Cumhuriyet Halk Partisi'nden seçilme şansı arttı diye neredeyse bu bağların tümünü kopardılar. Ve bizi sanki asalak gibi gibi yansıttılar. Yapılabilecek en büyük fedakarlığı yaptım ben. Şahsiyetimi, kimliğimi ortaya koydum.
Suriye konusunda iktidara destek verdim. Gazze konusunda ise en ağır eleştirileri biz yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Çünkü Gazze soykırımı devam ederken İsrail ile örtülü ya da açık ticaret yapmak, soykırıma destek vermek anlamına gelir.
Büyük bir toparlanma hareketine ihtiyaç var. Ben o harekete destek vermeye hazırım diyorum. Bu AK Parti içinde toparlanma olur, AK Parti dışında alternatif toparlanma olur. İkisine de varım."