Türkiye yakın çevresinde artan çatışmalarla önemi daha da artan hava savunma sisteminin güçlendirilmesi için önemli bir adım attı. Beştepe’deki kritik toplantıda ‘Çelik Kubbe Projesi’nin hayata geçirilmesine karar verildi. Ancak açıklanan projede aynı amaçla alınan S-400’lerinin adının geçmemesi dikkat çekti. Ülkeye 10 milyar dolardan fazla maliyeti olan Rus füze sistemlerinin savunma mekanizmasına dahil edilmemesi ‘bunlar en pahalı hurdalık mı’ eleştirisine yol açtı.
YERLİ SİSTEMLER ENTEGRE EDİLECEK
Rusya-Ukrayna savaşı, İran-İsrail gerginliği hava savunmasının önemini artırdı. Türkiye de bölgesel çatışma riskinin artması üzerine önemli bir hamle yaptı. Savunma Sanayii İcra Komitesi ‘Çelik Kubbe Projesi’nin hayata geçirilmesine karar verdi. Projeye yerli Korkut, Hisar-A+ ile O+, Gökdemir, Göker, Gökberg ve Siper sistemleri entegre edilecek. Sistem gerçek zamanlı harekat merkezlerine bilgi ulaştıracak ve tehlike ortadan kaldırılacak. Ancak Çelik Kubbe’ye, doğrudan ve dolaylı 10 milyar dolardan fazla maliyeti olan Rus S-400 sistemlerinin dahil edilmemesi dikkat çekti.
BUNCA SIKINTI BOŞUNA MI YAŞANDI
Rus sisteminin Çelik Kubbe’ye dahil edilmemesi kamuoyunda eleştirilere neden oldu. ‘Bu konuda eksikliğimizi giderecek’ denilerek alınan S-400’lerin Türkiye’nin 5’inci nesil savaş uçağı F-35’ten çıkarılmasına ABD’nin CAATSA yaptırımlarına maruz kalmasına neden olduğuna dikkat çekildi. Milyarlarca dolarlık silahların depolarda çürümeye bırakıldığı ifade edilerek ‘Hava savunmada kullanılmayacaksa bunca sıkıntı boşuna mı yaşandı’ tepkisi dile getirildi. “Türkiye’nin ilk hava savunma projesi Çelik Kubbe’de kullanılmayacaksa S400’leri ne yapacağız?” sorusu yöneltildi.
Uzmanlara göre Türkiye, maliyeti 2.5 milyar dolar olan S-400’leri kullanmazsa ve 9 milyar dolar gelir beklediği F-35’e de dönemezse zararı yaklaşık 12 milyar doları bulacak.
RUS S-400 SİSTEMİ ÇELİK KUBBE’DE YOK
Savunma Sanayii İcra Komitesi, hava savunma sistemlerini entegre edecek “Çelik Kubbe Projesi”nin hayata geçirilmesi yönünde karar aldı. Sistemin geliştirme faaliyetleri devam ederken testler de başlatıldı. Aynı amaçla Rusya’dan alınan, uğruna F-35 programından çıkılan, NATO ile krize yol açan S-400’lerin durumu merak konusu oldu.
Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısı, salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Külliye’de toplandı. Toplantıda dikkat çeken en kritik karar, “Çelik Kubbe Projesi”nin devreye alınmasıydı. Projeyle; Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen KORKUT, HİSAR-A+, GÖKDEMİR, GÖKER, GÖKBERK, HİSAR-O+ ve SİPER gibi hava savunma sistemleri birbirine entegre bir şekilde çalışabilecek. Planlanan hedefe ulaşıldığında içerisinde birçok hava savunma silah sistemini, radarı, elektro-optik sistemi, haberleşme modüllerini, komuta kontrol istasyonlarını ve yapay zekayı barındıran “Çelik Kubbe”, Türkiye’nin hava savunma alanındaki beyni olacak.
Çelik Kubbe ile eldeki bütün yerli savunma ürünlerini eşzamanlı çalıştıracak yapay zeka destekli bir sistem tasarlanıyor.
TOP ASELSAN’DA
Milli hava savunma sisteminin geliştirme faaliyetleri devam ediyor. Sistemi, İsrail’in ‘Demir Kubbe’si gibi bir güvenlik şemsiyesi şeklinde düşünmek mümkün. Temel amaç; çok alçak irtifadan başlayıp en yükseğe varana kadarki tehditleri bir yelpaze içinde karşılayabilmek. TRT Haber’in haberine göre; önce hedef tespit edilecek. Ardından teşhis ve değerlendirme gelecek. Karar verildikten sonra hedef yok edilecek. Bu denklem ne kadar hızlı ve koordineli işlerse korumak istediğiniz bölge o kadar güvende olacak. Çelik Kubbe için işin aslan payını Aselsan üstleniyor. Sistemin tam olarak ne zaman tamamlanacağı net değil. Fakat Türkiye’nin yerli imkanlarla geliştirdiği ilk uzun menzilli hava savunma sistemi olan SİPER’in bu yıl envantere girmesi bekleniyor. İlk aşamada 100 kilometre menzilli SİPER Ürün-1 sahaya inecek. Zamanla SİPER-2 ve SİPER-3 hayata geçirilecek. Geliştirilen sistemler, çok farklı noktalardaki radar ağlarına entegre edilecek.
“SIKINTI BOŞUNA MI ÇEKİLDİ?”
Ankara’nın gayesi, başkasına muhtaç olmadan, en az maliyetle en etkin çözümü üreterek olası saldırılara karşı koymak. Ancak bu noktada akıllara 2019’da Rusya’dan 2,5 milyar dolar ödenerek alınan S-400 hava savunma sistemi geliyor. ABD’nin Türkiye’nin Patriot füze savunma sistemi talebine olumlu yanıt vermemesi üzerine Rusya’nın teklifi kabul edilerek sistem, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine alınmıştı. Bunun üzerine Türkiye, F-35 savaş uçağı projesinden çıkarılmış, ABD’nin CAATSA yaptırımlarına maruz kalmıştı. Uzmanlar, önceki gün açıklanan “Çelik Kubbe Projesi”nde S-400’ün yerini sorarken “Bunca sıkıntı boşuna mı yaşandı?” eleştirileri yükseldi. Yetkililerden konuya dair bir izahat gelmedi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçen sene TBMM’de katıldığı Plan ve Bütçe Komisyonu’nda CHP milletvekili Veli Ağbaba’nın ‘’S400’leri niye kullanmıyorsunuz?’’ sorusuna “Bu çamaşır makinesi mi? Alıp bir fabrikanın köşesine teslim edemeyiz. Böyle bir şey yok. İhtiyaç duyduğumuz anda düğmeye basarız” cevabını vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Bize F-35 vermiyorlar. Aldığımız savunma sistemlerine tepki gösteriyorlar, saçma sapan konulara kadar varan ambargolar uyguluyorlar. Açıkçası hiçbiri umurumuzda değil” demişti.
FINANCIAL TIMES: YENİ YAPTIRIMLAR GELEBİLİR
The Financial Times (FT) gazetesi, Washington’ın Türkiye’yi Amerikan bağlantılı askerî donanımın Rusya’ya ihracatı konusunda uyardığını yazdı. Habere göre; ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Matthew Axelrod, geçtiğimiz günlerde Ankara ve İstanbul’da Türk yetkililerle bir araya geldi. Axelrod’un muhataplarına “Ankara’nın işlemciler, hafıza kartları ve amplifikatörler de dahil olmak üzere Batı yapımı elektronik cihazların yaptırımlara aykırı olarak Rus füzeleri ve hava araçlarına aktarıldığı bir merkez haline gelmesinden endişe duyuyoruz. Bu konuda yardımınıza ihtiyacımız var. Ticaretin durdurulmaması halinde yaptırımdan başka bir seçenek kalmayacak” dediği öne sürüldü. Financial Times “Washington’un uyarısı, Türkiye’nin Rusya ile güçlü ticari bağlarını sürdürme kararının iki NATO müttefiki arasındaki ilişkileri nasıl zedelediğinin son işareti” yorumunda bulundu. Gazete, Ankara ve Moskova’nın savaşın patlak vermesinden bu yana ticaretini artırdığını da işaret etti.