Babacan: Türkiye, 'her şey bir lira' mağazasına döndü

DEVA Partisi lideri Babacan partisinin il başkanları toplantısında konuştu. Türk Lirası'nın döviz kurları karşısında sürekli değer kaybetmesiyle komşu ülkelerden alışverişe gelen turistleri işaret eden Babacan, "Türkiye, komşu ülkelerin 'her şey bir lira' mağazasına döndü" ifadelerini kaydetti.

Partisinin il başkanları toplantısına konuşan DEVA Partisi lideri Babacan, Türk Lirası'nın değer kaybetmesiyle komşu ülkelerin alışveriş ziyaretlerinden ülkedeki güveni sağlamaya, yeni ekonomi modelinden stok cezalarına, insan haklarından yoksulluğa olmak üzere birçok konuya değindi.

Türkiye'yi çökerttiler diyerek kendilerinin sona erdireceğini vurgulayan Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

''Son 4 haftada 81 ilde programlar yaptık. Çarşıda, pazarda vatandaşlarımızın dertlerini dinledik. Her geçen ay, partimize olan ilgi artıyor. Kurumuş toprağın hasret kaldığı suyla buluştuğu gibi vatandaşımızla buluşuyoruz. Ziyaret ettiğimiz her yerde vatandaşımızın feryadıyla karşı karşıya kalıyoruz. Emeklilerimiz hayat pahalılığı karşısında çaresiz kalmış, ay sonunu getiremez durumda. İşçilerimiz, sabit gelirli vatandaşlarımız büyük sıkıntılarla karşı karşıya. Kredi kartlarının limitleri vatandaşlarımız için hızla dolmakta. İşsizlik ise almış başını gidiyor. Gençlerimiz hem işsiz hem de mutsuz. Liselisi, üniversitelisi iş bulamayacağım diyerek umutsuz ve hayal kırıklığı yaşıyor. Esnafımız malını kaça satacağını şaşırmış durumda. Maliyetler almış başını gitmiş durumda. Vergi borcu bir yanda, kredi borcu bir yanda. Çiftçimiz çaresiz; ya gübresiz yapıyor ya da baş edemiyorum deyip işi bırakıyor.

Yakın tarihimizin en büyük krizinin ortasındayız şu anda. Tarihi bir sorumluluğu üstlenmiş durumdayız. Yepyeni bir döneme girdik, hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak.

TÜRKİYE, KOMŞU ÜLKELERİN 'HER ŞEY BİR LİRA' MAĞAZASINA DÖNDÜ

Ülkemiz, sınır komşularımızın 'ucuz pazarı' oldu. Paramızın, karşısında değer kaybetmediği para neredeyse kalmadı. Sınır ülkelere baktığımızda yıllardır savaş içinde olan Suriye ile paramız mukayese edilebilir durumda. Onun dışında tamamının parası bizden çok daha kıymetli. Azerbaycan, Gürcistan, Yunanistan için adeta bedava bir ülkeye döndük. Komşularımızla elbette ticaret ilişkilerimizin iyi olmasını isteriz, ülkemize rahatlıkla gidip gelmelerini isteriz. Bizim vatandaşlarımızın da komşularımıza rahat gitsin gelsin isteriz. Ticaretimizle, sanayimizle bir cazibe merkezi olmak isteriz ama bu o değil. Koskoca Türkiye, komşu ülkelerin 'her şey bir lira' mağazasına döndük. Pazarlarda kullanılan bir tabir vardır; 'batan geminin malları bunlar' diye, şu anda Türkiye'ye alışverişe gelenler, batan Türkiye'nin malları bunlar diye kapış kapış alışveriş ediyorlar. Ülkemiz buna layık değil.''

'FİYATI ARTMAYAN BİR ŞEY VAR: İŞÇİLİK'

Emeğin sömürüldüğü, alın terinin değersizleştiği bir ülke olduk diye belirten Babacan sözlerine şöyle devam etti:

Bunun için yabancılar için ucuz ürün cennetine döndük. Kur arttığında bütün hammadde fiyatları artıyor. Sanayideki bütün hammadde girdilerinin fiyatı artıyor. Artmayan bir ne var? İşçilik var işçilik. Hani rekabetçi kur dedikleri, Çin modeli dedikleri, döviz kurunu artıralım daha çok ihracat yapalım dedikleri özünde bu ülkenin işçisinin alın terini, bilek gücünü daha ucuza yurt dışına pazarlamaktan ibaret, başka bir şey değil. Yeni model dedikleri bundan başka bir şey değil. Yediden yetmişe ülkemizin hiçbir ferdi bu değersizliği hak etmiyor.

DEĞER MEĞER KALMADI

Meşhur bir lafları vardı, değil mi? Değerli yalnızlık diye. Değer meğer kalmadı. Sadece yalnızlık kaldı. Dünyadan kopmuş, dünyada itibarsızlaşmış, ne yapacağı belli olmayan, aklını yitirmiş bir ülke görüntüsü var şimdi. Türkiye böyle oldu. Daha 1 ay önce doların paramız karşısında 10 lira olduğundan bahsetmiştik. Dün 14'ü geçti, satın alma gücümüz daha da düştü. 10 sene önce takvim aralık sonunu gösterince, ülkenin parlak zamanlarını konuşalım; insanlarda yeni yıl geliyor diye tatlı bir heyecanı olurdu, alışverişi olurdu. Şimdi ise ülkenin bütününü sarmış geçim kaygısı var. İnsanlar yarınlarından korkuyor, gelecek haftasından korkuyor. Maaşlar yetmiyor. Cebimizdeki para durduğu yerde eriyor. Hatırlayın, 200 liranın değeri 23 dolara düşmüştü, şimdi 14 dolara düştü. İlk çıktığında 123 dolar eden banknotumuz şimdi 14 dolar. Biz altı sıfırı attık, bunlar geldiler en az 1 sıfır eklediler. Nereye kadar bilinmez.

Yatırım danışmanı edasında bir Cumhurbaşkanının engin öngörüsüne şöyle bir şahit olalım, çünkü bu hafızadakileri, basın kayıtlarındakileri göstermediğimiz zaman, unutulabiliyor. Geçmiş hiç yokmuş gibi davranabiliyorlar. Her güne kilometreyi sıfırlayarak başlayabileceklerini düşünüyorlar. Öyle değil; hani alanı da ekonomi ya, Ekonomistim diyor. Şöyle döviz kuruyla ilgili neler demiş, videodan izleyelim. Sol alttaki tarihe ve sağ üstteki kura dikkatinizi çekmek isterim.

Yayınlanan videoda Erdoğan'ın açıklaması ve kronolojik sıraya göre yükselen dolar kuru yer alıyor. Tarih 6 mart 2015'i, dolar ise 2,61 gösteriyor. 2 aralık 2016'da dolar, 3,52. Erdoğan, 'Yastığının altında döviz olanlar gelsin parasını TL'ye dönüştürsün' diyor. 3 Aralık 2016'da ise kendisi için 'Benim de alanım Ekonomi, biraz bilirim; dem bu dem, zaman bu zaman, zarar edersek ne olur? Bu millidir, bereketlidir; bunda zarar etmezsin merak etme diyerek dövizi olan kişileri TL'ye çevirmesini söylerken 26 Mayıs 2018'de dolar 4,74'ü göstermiş ve süre vererek TL'ye çevrilmesi gerektiğini yineleyen Erdoğan, ülkenin kaderini belirleyecek olan şeyin dolar olduğunu vurguladı. Hemen 3 ay sonrasında ise dolar 5,96 oranı ile yükselişe devam ederken Erdoğan, 'Dolar molar bizim yolumuzu kesmez, hiç endişe etmeyin' dedi. Hemen ertesi ay, dolar 6,09'dan işlem görürken Erdoğan'ın, 'dövizleri bozdurma' çağrısı devam etti. Çağrıya uyan vatandaş, elindeki dövizi 3,50'den bozdururken dolar, 24 Mart 2021'de 7,99'a yükseldi. Dolar karşısında Erdoğan, 'kendinizi güvende hissetmek adına dövizi bozdurun' demiş ve hemen 5 gün sonrasında 8,13'e yükselip ve 8 Aralık 2021'de de 13,67 ile rekor seviyeye ulaştığında Cumhurbaşkanı, 'win-win (kazan-kazan)' esasına göre döviz bozdurma çağrısını tekrarlamaya devam ederken hükümete güvenmelerini ve sabırlı olmalarını istemişti. Eğer vatandaş, elindeki dövizi ve altını bozarsa ülkemiz dünyada ilk 10 ekonomiye girecek dedi.

Videoda Erdoğan'ın, 'TL için millidir, bereketlidir, buna yatırın' sözlerini vurgulayarak Babacan, istismar dedi.

'İTİBARIMIZI MAALESEF BEŞ PARALIK ETTİLER'

Türkiye'nin, dünya ekonomisinde 5 sıra gerilediğinin altını çizen Babacan, Erdoğan'a güvenip yatırım kararı almış vatandaşların şu an pişman olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

''Biz 16. sıradaydık şimdi ise 21. sıradanın bile altına düştük. Kaç yıldır aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz. Takılmış plak gibi... Erdoğan'a güvenip yatırım yapanlar, yaya kalıyor. 'Bozdurun' diyor ya hani, elinde 3 kuruşu olan yarına yok olmasın diye sırf o parasının değerini korusun diye mecburen döviz alıyor, mecburen. Gidiyor 100-200 dolar alıyor, ay sonuna maaşım erimesin diyor. Çünkü her şeyin fiyatı hızla artıyor diyor; bu da 'git, bozdur' diyor. Daha kur 3 lirayken başlamış sat demeye, bugün geldi 14 liraya dayandı, geçti. Bankalarımızda şu anda tarihin en yüksek yabancı para mevduatı oranı var. En son baktığımızda yüzde 65'deydi.

2002'de bile biz ekonomi yönetiminin başına geldiğimizde yüzde 55 civarındaydı. 2001 krizini yaşamış ülke, kur fırlamış gitmiş. 20 tane banka batmış, o günlerde yüzde 55'di. Biz bunu yüzde 35'e kadar indirmiştik. Yani yüzde 65'i TL oldu. Niye? Milli paramıza güven geldi de onun için. Kendisi, 'para, milletin itibarıdır' diyordu. İtibarımızı maalesef beş paralık ettiler.

'VATANDAŞ, PARASINA GÜVENİNİ KAYBETTİ; FAKİRLEŞİYORUZ'

Vatandaşlarımız ilk kez bu oranda kendi parasına güvenini yitirdi. Fakirleşiyoruz. Unu, yağı, ekmeği, yumurtayı alırken gramaj hesabını yapıyoruz. Ekmek kuyruğu var; insanlarımız kasada parası yetmeyince aldıklarını iade ediyor, pazarda tane ile meyve ve sebze insanlar, yarısını almaya başladı. Çanakkale'de bir vatandaşımız, pazara gitmiş; elindeki poşette sadece 3 tane biber var ve verdiği para 10 lira. Bu biber hem de Çanakkale'de üretiliyor.

'TÜRKİYE'NİN ÇÖKÜŞÜNÜN KİTABINI BİRİLERİNİN YAZMASI LAZIM'

İktidarın büyük ortağına bakıyoruz; genel başkanı da, Beştepe'dekiler de inanın şaşkınlık veren bir kopukluk içerisindeler. Sanki bu ükede yaşamıyorlar. Öyle şeyler anlatıyorlar ki sanki başka ülkeyi tarif ediyorlar. Hayret ediyorum. Bir zamanların en güçlü halk hareketinin başında olan biri nasıl olur da böyle bir aymazlık içerisinde olur, gerçekten ibretlik. Çevreyi merkeze taşımayı başaran bir ekibin başındaki nasıl olur da o çevreden kopabilir. 'Kitabını yazdım' diyor ya, aslında bu Türkiye'nin çöküşünün kitabını birilerinin yazması lazım. Kötü yönetimin, ehliyet ve liyakatın, istişareyi bırakmanın nasıl bir ülkeyi çökerttiğinin kitabını birilerinin yazması lazım. Çevresindekiler halkın derdini, tasasını anlamıyor, öyle bir çevre oluşturdu kendisine. Diyorlar ya, çevresi kötü diye, çevresini kendi yarattı. Kendisine doğruyu söyleyecek insanları çağıramıyor mu?

'FAİL BEŞTEPE'DE'

Ne diyor? TL'yi dövize çevirmek ahlaksızlıktır diyorlar. İsmi lazım değil onlardan birisi söyledi. Bu seviyeye iniyorlar. Hiçkimse kendi kötü yönetiminin bedeli altında ezilen bu ülkenin haysiyetli vatandaşlarına hakaret etmeye falan kalkmasın.

Dün yine apar topar, stokçuluğun cezasını artıyoruz diye büyük haberler yaptırararak faturayı yine başkalarına kesmeye çalışıyorlar. Öyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar ki, Cumhurbaşkanı'nın hiçbir suçu, günahı yok. Hayat pahalılığının tek sebebi stokçular; sabah stokçu, akşam stokçu... Hedef gösteriyorlar, ya sizin o 'stokçu' dediğiniz insanlar, bugün sattığını yarın yerine koyamayan, sattığı malın fiyatını öğrenmek için telefonda çırpınan gariban esnaf. Ayakta kalmaya çalışan esnafa siz stokçu diyorsunuz. Piyasadaki tüm bu sorunların faturasını, üretene, tacire, esnafa kesemezsiniz. Bu cezalarla vatandaşa, halka dönüp fiyat artışının sebebi şunlardır deyip başka failler uyduramazsınız, bu dürüst bir yönetim anlayışı değil.

Ben buradan iktidardakilere tekrar seslenmek istiyorum. Eser sizin eseriniz, fail de sizin failiniz; başkasının değil. Hiç sağı, solu işaret etmeyin, haksız yere cezalar yağdırmayın insanlara. Fail, Beştepe'de. Başka bir yerde değil.

'ARTIK YOLDAN ÇIKTI'

Bakanların biri gidiyor biri geliyor. Yeni Bakan 'bize güvenselerdi, bu iş biter' demiş. Ha şunu anlasaydınız ama güven nasıl kazanılır, bilmiyorlar. Biz zamanında güveni, nasıl inşa etmiştik anlamamışlar, anlamıyorlar. Tekrar tekrar anlatmamız gerekiyor ki belki kulaklarına girer, kafalarına girer. Basit.

Dünyanın her yerinde 'Ben nasıl güven kazanırım? Nasıl ekonomi düzeltirim?' diye sorsan cevabı aynıdır. 8 maddede özetleyeyim; doğruyu söyleyeceksin, söz verince tutacaksın, emanete ihanet etmeyeceksin, her daim adaletle ve hukukla hareket edeceksin, dürüst ve ehil kadrolarla çalışacaksın, istişareyi asla bırakmayacaksın, şeffaf olacaksın, hesap verebilir olacaksın, planlı ve programlı çalışacaksın. Bu kadar basit. Bunlar yapmazlar, yapamazlar. O eşiği çoktan geçtiler. Kırk yıl doğruyu söyleyen birisi ilk yalanını söylediğinde herkes inanır, ikincisine de herkes inanır ama üçüncü, dördüncü derken 'bu bozuldu, artık yoldan çıktı' derler, inandıramazsınız ve güveni bir kere yitirdiniz mi bir daha yerine koyamazsınız.

'İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜKLER DİYECEKSİN'

Ağızlarıyla kuş tutsalar yapamayacaklar. Bu kafayla gittikleri süre boyunca bu ülkenin ekonomisini düzeltemezler. Ekonomiyi düzeltmek için hukuk ve adalet zeminini güçlendireceksin, başka çaresi yok. İnsan hakları diyeceksiniz, demokrasi diyeceksiniz, özgürlükler diyeceksiniz; ekonomi o zemine oturur. Siz her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu yapın; bu kadar insana zulmedin, AİHM'in kararına saygı duymuyorum, uymuyorum deyin, altına imza attığınız sözleşmelere sadık kalmayın, tanımıyorum deyin; ondan sonra da güveni oluşturmaya çalışın, beyhude. Hiç hiç uğraşmasınlar. Biz dersimizi vermeye devam edeceğiz.

'E-DEVLET'LERİNİZİ KONTROL EDİN'

Vatandaşlarımıza bir çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen e-Devlet'ten bir parti üyeliğinizi sorgulayın. Çünkü biz Türkiye'nin dört bir yanında aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Üye kaydetmeye başladıkça hayretlere düşüyoruz. Şunu gördük ki, binlerce vatandaşımız rızası dışında iktidar partisine üye yapılmış durumda, haberi yok. Gidip üyeliklerini sildiriyorlar, gelene kadar tekrar üye yapıyorlar. Yapışıyorlar, bırakmıyorlar. Böyle parti üyeliğiyle, siyasi anlayışıyla ülkeyi yönetmeye çalışanların gitme zamanı geldi. Kimse zorla, habersizce, çaktırmadan bir partiye üye yapılamaz, bu suçtur. Bir siyasi parti rıza olmadan kimseyi üye kaydedemez. Gün gelir tüm bu yanlışların denetimi yapılır. Hiç kimse ilelebet bu iktidar devam edecek deyip bir vurdumduymazlık, pervasızlık yapmasın.

'BU BASKI GÜNLERİNİ SONA ERDİRECEĞİZ'

Biz bu demokratik gerilemeyi durduracağız. Bu baskı günlerini sona erdireceğiz. Bu karabasandan, bu kabustan hızla refaha geçeceğiz. Kararlı adımlarla, emaneti teslim almaya geliyoruz. Nasıl ki kötü bir rüyadan, kabustan uyandığımızda bir bardak su içip ‘oh’ diyerek rahatlıyorsak, işte DEVA iktidarı o huzur dolu nefes olacak.''

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN