Tunus, 6 Ekim’de yapılan seçimlerde Kays Said’in yüzde 91 oyla yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, iyice diktatörlüğe dönüşme evresine girdi. Ülkede kısa süren demokrasi denemesi hüsrana dönüştü. Said, Tunus’u uzun yıllar yöneten Bin Ali’den daha otoriter bir yapı kurdu.
Tunus’ta 2019 yılında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı seçilen Said, daha sonra başbakanı görevden alıp, kendi yazdığı anayasa ile yetkilerini neredeyse sınırsız hale getirdi. Ekim ayında yeniden cumhurbaşkanı seçilen Sadi, kendisinin de iktidar olmasına katkı sağlayan ekonomik krizi çözemedi ancak tesis ettiği otoriter yapı ile muhaliflere göz açtırmıyor.
Ekim’de yapılan seçimleri muhalefetin protesto etmesiyle katılım yüzde 28 düzeyinde oldu. Said’in demokratik meşruiyeti bu yönüyle tartışmalı. Ekonomik ve siyasi olarak da başarılı olamayan Said’in imdadına 1 yıldır İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırı yetişti. Halkın bu konudaki tepkisini gayet iyi kullanmayı beceren Said şimdilik ekonomik krizi, yolsuzluk ve belirsiz gelecek sorunların unutturmuş durumda.
İsrail’in saldırıların ilk gününden beri bu saldırıları ‘’İsrail soykırımı’’ olarak niteleyen Said Tunus’un “Siyonistlerle savaş durumunda’’ olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı İsrail’le diyaloğun ‘’yüksek ihanet’’ anlamına geleceğini sürekli dile getirerek, halkın tepkilerine de tercüman oluyor. Said, İsrail silahı ile iç politikada saygınlık tesis etmeye çalışıyor ve muhalifleri de sert bir şekilde cezalandırıyor.
RAKİPLER HAPSE ATILDI
Ekimdeki seçimler öncesinde Said’in rakiplerinden Ayachi Zammel 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapisler muhalifler, gazeteciler, avukatla ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile dolu durumda. Arap Baharı sonrası ülkede hakim olan çok sesli, renki ve canlı siyaset ortamı yerini tek tonlu Sait vesayetine terk etti.
Tunus’ta muhaliflere baskının en sembolik örneklerinden birisi özel kuvvetlerin kameralar önünde televizyon sunucusu ve avukat Sonia Dahmani’yi göz altına alması oldu. Dahmani bir televizyon programında bir izleyicinin ‘’Gizli güçler Tunus’a göçmenleri gönderiyor. Bunlar Arap kimliğini yok edecek’’ şeklindeki sözlerine kızarak ‘’Hangi harika ülkeden bahsediyorsunuz. Gençlerimizin yarısı burdan göç etmek istiyor’’ demişti. Dahmani’nin bu çıkış kameralar önünde tutuklanma ve 8 ay hapis cezası ile son buldu.
Son seçimle birlikte Said’in muhalifler üzerindeki baskıları daha da arttırmasından endişe ediliyor. Tunusli siyaset bilimci Nadia Morzouki, ‘’Said seçim sonuçlarından sonra kendisini Peygamber olarak görüyor. Devrimin gerçek hedeflerine ulaşmak için kendisin özel seçilmiş kişi olarak kabul ediyor’’ dedi.
İNTERNET YASASI MUHALİFLERİ SUSTURUYOR
İnternet suçları ile mücadele maskesi altında yeni bir yasa yanlış bilgi yayanlara on yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ancak bu yasa muhaliflere karşı kullanılıyor. Bu yasa yanlış bilgiler yapma, devlet güvenliğine karşı komplo kurma ve kurumlara hakaret etme gibi çok geniş ve yoruma açık bir alanı kapsıyor.
Arap baharı ile başlayan demokrasi ümitleri tükenmiş durumda. Said öncesi ülkenin en büyük partisi olan Al Nahda’nın yöneticiler ya hapiste ya da yurtdışında. Diğer büyük muhalefet partisinin lideri Abir Moussi bir yıldır hapiste. İşin dramatik yönü bu partilerin uğradığı muamele halkta ciddi bir tepkiye yol açmıyor. Çünkü halk büyük partilerin yolsuzluklara bulaştığını ve hak ettiği cezayı çektiğini düşünüyor.
Tunus’un komşularında durum pek farklı değil. Cezayir’de aşağı yukarı aynı yöntemlerle Eylül ayında yüzde 84 oy alarak seçilen Devlet Başkanı Abdelmecit Tebboune iktidarda. Tebboune, Said’in hamisi olarak tanınıyor. Cezayirde de seçime katılım yüzde 50’nin altında olmuştu. Mısır Devlet Başkanı Sisi de yüzde 90 oyla seçildi. Her iki ülkede de tıpkı Tunus’ta olduğu gibi tek adam rejim var ve sesini çıkaran muhalefet kendisini hapiste buluyor.