Dün öyleydi bugün de böyle politikası…
AK Parti, Suriyeli sığınmacılarla ilgili olarak, Avrupa ülkelerine, dünyaya, hatta ülkemizdeki mülteci karşıtlarına, 2011 Nisan ayından bu yana “kapılarımızı açtık, kapatmayacağız” meydanı okuyor.
Ancak Türkiye’nin 2011’de açtığı “kapı” ile gelinen süreçte açtığı “kapı” aynı değil. Değişmeyen tek şey kapıların “açık” olması.
***
Biliyorsunuz AK Parti Suriye’de daha insanlıkdışı dram başlar başlamaz, coğrafi yakınlık, inanç ve kültür yakınlığı gibi nedenlerle “Açık Kapı Politikası” uygulayacağını ilan etti.
Nitekim iç savaşın birinci ayında, 29 Nisan 2011 tarihinde 252 Suriyeli sığınmacı Türkiye’ye giriş yaptı.
Hakkını teslim etmek gerekir ki Türkiye’nin Suriye’de yaşanan insanlık dışı drama yönelik ortaya koyduğu en anlamlı yaklaşımdı “açık kapı” politikası. Bu insani ve vicdanı tavır dünyanın karşısında Türkiye’yi daha ilk günden itibaren apayrı bir yere koymuştu.
Tabii AK Parti iktidarının Nisan 2011’de uygulamaya başladığı “açık kapı politikası” 12 Haziran genel seçimlerinin en önemli iki propaganda argümanından biriydi. Hem muhalefet partileri hem de AK Parti için. Hatırlayacaksınız 2011 seçimlerinde AK Parti için bir diğer güçlü propaganda da “Mavi Marmara’ya biz izin verdik” söylemiydi.
Dönemin başbakanı Erdoğan Hatay Mitingi’nde şöyle demişti:
“Suriye’den göç etmek durumunda kalan kardeşlerimize kapılarımızı açtık, burada Hatay’da kucak açtık, onlara yardım elimizi uzattık… Kapılarımızı açmaya, kardeşlerimizi bağrımıza basmaya devam edeceğiz.” (28 Mayıs 2011)
Bir ay içerisinde sınırdan geçenlerin sayıları bini bulmuş, ortaya çıkan tablo bu sayının en kısa sürede on binleri bulacağını gösteriyordu.
Kapılar kapanmayacak mıydı peki? Bir gazeteci bu konuyu, “160 kişilik bir grup daha Türkiye’ye sığındı, ne olacak?” sorusu eşliğinde gündeme getirdi. Bir gece önce sınırdan 160 kişilik bir grubun geçtiği bilgisini doğrulayan Sayın Erdoğan şöyle dedi:
“Bu noktada bizim kapıları kapama gibi bir durumumuz söz konusu değil. Kapılarımız açık kalacak. Suriye’deki gelişmeler, üzüntü vericidir, endişeyle kaygıyla izliyoruz.” (8 Haziran 2011)
***
Artan ve artmaya başlayan sığınmacı sayısı ile yavaş yavaş AK Parti’nin açık kapı politikası ve mülteci tartışmaları gündemde daha fazla yer tutmaya başladı.
Sayın Erdoğan şöyle dedi:
“Suriye’de zulme seyirci kalamayız. Hatay’da misafir olarak ağırladığımız Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 7500 oldu. Yakın zamanda kampı ziyaret edeceğim. Adım atmaya kapılarımızı açmaya mecburuz, seyirci kalamayız.” (25 Eylül 2011)
***
2012 yılının ortalarında geldiğimizde Suriyeli mültecilerin sayısı 40 bin sınırını aştı, kamuoyunun bir bölümünde “Suriyeliler gitsin” söylemi yükselmeye başladı. Kilis’te Suriyelilerin kaldığı Öncüpınar konteyner kentini ziyaret eden Erdoğan sığınmacılara şöyle seslendi:
“Sizler şu anda kardeşlerinizin yurdunda, kendi evinizdesiniz. Suriye’de güvenlik sağlanıncaya kadar, sizler kendiniz gönüllü olarak dönmek isteyinceye kadar başımızın ve gözümüzün üstündesiniz. Kapılarımız size sonuna kadar açık kalacak.” (6 Mayıs 2012)
5 Eylül 2012 tarihinde AK Parti Genel Merkez’indeki toplantıda konuşan Erdoğan şöyle dedi:
“Batılının yapmadığını biz yaptık. Osmanlı’nın çatısı altına sığınan mültecilere bizim ecdadımız kapısını açmış, onlarla ekmeğini paylaşmıştır. İşte biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Bizim ecdadımız nasıl ki mazlumlara kucak açmanın gururunu yüzyıllar boyu yaşadığıysa biz de kardeşlerimize kucak açmanın gururunu yaşayacağız.”
Şimdi sıkın durun. Bu konuşmada Erdoğan başka bir şey daha söyledi. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’na mal edilen meşhur “Emevi Camii” meselesi işte bu konuşmada gündeme geldi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi hedef alan Erdoğan şöyle dedi:
“CHP yarın Şam’a gidecek yüz bulamayacak, göreceksiniz. Ama inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle kucaklaşacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız.”
***
Hızlıca hatırlamaya devam edelim:
22 Nisan 2014 yılında AK Parti Grup toplantısında Suriyeli mültecilerin sayısının 1 milyona yaklaştığını açıklayan Erdoğan şöyle dedi:
“Şimdi biz Suriye’den bizi sığınan kardeşlerimize kapılarımızı kapatıp, ‘Suriye’de ölün mü’ diyeceğiz. Bunu diyebilir miyiz?”
8 Ekim 2014 tarihinde Gaziantep’te mültecilere seslendi:
“Dikkatinizi çekiyorum Avrupa şu ana kadar sadece 130 bin mülteci kabul etti şimdi de kapılarını kapattı. Ama bizim kapılarımız açık. Sizler Muhacir oldunuz, bizler de Ensar olduk sizin için.”
AFAD lojistik depolarının açılış töreninde yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Suriyeli kardeşlerimizi zorla geri göndermekten, zorla kapı dışarı etmekten bahsediyorlar. Onların ne söylediğine bakmayın onlar Ensar, Muhacir ne demektir bilmezler. Bunları bilmedikleri için de asla başbakan olamazlar, hiçbir şey olamazlar ve asla sizleri siz gönüllü olarak istemediğiniz müddetçe geri gönderemezler.” (18 Şubat 2015)
Son bir hatırlama daha yapalım. 21 Ekim 2018 tarihinde Sayın Erdoğan şöyle söyledi:
“Türkiye’deki Suriyeli kardeşlerimizi ülkelerine geri göndermekten söz ediyorlar. Bunların insanlıktan nasibi var mı? Bunlar Muhacir, biz ise Ensarız. Kimse kapı dışarı edemez Suriyeli kardeşlerimizi.”
***
Esad’ın zulmünden kaçanlara kapılarımızı açarak bütün dünyaya insanlık dersi verdik. Evet, bir mülteci politikamız olmadı, Suriye politikalarımızda yanlışlıklar vardı. Bunların hepsi ayrı bir tartışma konusu ancak artısı eksileri bir kenara, tekrar söylemeliyim ki AK Parti iktidarları dönemindeki en gurur duyulacak politikalardan birisiydi “açık kapı” politikası.
Geçen haftaya kadar yani İdlip’de 36 askerimiz şehit edildiği geceye kadar böyleydi. AK Parti hükümeti o gece olağanüstü toplandı. Biz oradan 36 canımızı şehit edenlere karşı bir kınama bir tepki beklerken o toplantıdan çıka çıka “Ey Avrupa kapıları açıyoruz” kararı çıktı.
Ve akabinde de insanlık adına utanç verici o görüntüler…
Daha düne kadar Batı’nın acımazsızlığına, merhametsizliğine Aylan bebek aynasını tutan Türkiye bugün başka Aylan bebekleri botlara bindiren durumda. Hem de kameralar eşliğinde… Dün Avrupa’ya “Siz yardım etmeseniz de biz ekmeğimizi, ocağımızı paylaşırız” diyorduk bugün “Mültecilere bakmak zorunda değiliz” diyoruz.
***
Politikadır dönemin şartlarına göre değişkenlik gösterebilir. Politikadır dünün ihtiyacına göre hazırlanır bugünün ihtiyacına göre revize edilir. Devlettir dünkü sert politikasını bugünün konjonktürüne göre esnetebilir, yumuşatabilir. Ancak bir devlet politikasında dün ve bugün arasında böylesi uçurumlar olmaz. Bir devletin dış politikasında dün ve bugün arasında uçurumların ortaya çıkması devletlerarası ilişkilerdeki en önemli unsur olan güven duygusunu zedeler. Bu aynı zamanda o devletin ‘a’, ‘b’, ‘c’ meselesindeki politikasızlığının da bir göstergesidir. Daha da önemlisi aynı siyasi parti kendi iktidarları döneminde dün ‘a’ dediğine bugün ‘b’ dememelidir. Çelişkiler yumağına dönmemelidir. Ensar Muhacir diye çıktığı yolda, geldiği yer bu olmamalıdır.















Allah sizi ıslah etsin. Suriyeliler için çözüm bulunmalı diyenler ülkelerine dönsün diyenler bugün acılan sınırlara laf ediyor. Batının yuzsuzlugunu görmeden hemde.
Yanıtla (0) (0)Avrupa Birliğinden para koparmak için gariban Suriyeliler ve askerliğini bedelli olarak yapmayan çocuklarımız kullanılıyor.
Yanıtla (0) (0)09.23, Demirel kaç kere savaşın eşiğine getirdi memleketi? TV’lere çıkar, “sorunları kaşımayın, çok üzülürsünüz” derdi. Tüm siyasi parti genel başkanlarıyla açık oturum yapılır, her politik lider devlet TV, dan konuşabilirdi. Nitekim, sorunlar kaşıya kaşıya bu hale getirildi, hem içte hem de dışta. Suriye ile böyle kanlı-bıçaklı mıydık onun döneminde? Arada bir su krizi çıkardı o da Baba Esad’a “Palandöken’e yağan kardan hissen mi var?” der, ortalık sakinleşirdi.
Yanıtla (0) (0)@12.31,Davutoğlu’nun stratejisi derin olmayabilir, eleştirilebilir. Ancak, memleketi Davutoğlu idare etmiyordu. Kendi politikasını mı hükümet politikalarını mı izledi ona bakmak lazım. Emevi Camiinde namaz kılmak isteyen Davutoğlu değildi.
Yanıtla (0) (0)İran, Afganistan, Bangladeş,Tacikistan,Irak,Pakistan, Suriye ve çok sayıda Afrika ülkesinden 10 milyona yakın sığınmacıyı barındırıyoruz.Resmi rakamlara göre T.C. vatandaşlarından yaklaşık 5 milyonu işsiz.Sürdürülebilir bir tablo değil.
Yanıtla (0) (0)isteyen gidebilir! Yoruma bak.Adam aya giden otabanda. Kaza yapacak ama Gaza baslyor.
Yanıtla (0) (0)İran, Afganistan, Bangladeş,Tacikistan,Irak,Pakistan, Suriye ve çok sayıda Afrika ülkesinden 10 milyona yakın sığınmacıyı barındırıyoruz.Türkiyenin varlıklı ailelerinden bu devasa göçmen kitlesine sempati duyanlar ikişer üçer göçmeni alsın baksın.Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Yanıtla (0) (0)Türkiye toplama kampına döndü sizin gibilerin sayesinde.Zengin Kuveyt, Katar, Bahreyn, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan bir tane sığınmacı kabul etmezken bütün mülteci yükünü Türk vergi mükelleflerinin sırtına yıktınız.
Yanıtla (0) (0)Yazınızın sonuç paragrafı sorunlu... Bu söylenenler sadece politika sözleri değil, aynı zamanda din temelli sözler. Bu şekliyle kabul edersek, dini siyasete alet etmek olur ki, siz de yumuşatarak bu duruma işaret ediyorsunuz. Aslında din konusunda daha korumacı olmalıyız!
Yanıtla (0) (0)Mültecileri sınır dışı etmiyoruz ki gitmek isteyene kapıyı açıyoruz. Avrupa ile yapılan anlaşmalar gereği daha önce gitmek isteyene kapıları açmıyorduk. Avrupa anlaşmaya uymadı biz de gitmek isteyene kapıları açtık. Farkında mısınız?
Yanıtla (0) (0)Durum böyleyken Yunanistan'a ve diğer ülkelere laf etmeyip yine adaletsiz davranmışsınız kendi devletinize, hükümetinize ve devleti temsil eden cumhurbaşkanına. Siz ki düne kadar uçakta yanıbaşında oturup seyahatler ediyordunuz. İslami bir tavır mı diye vefasızlığınızı gözden geçirin.
Yanıtla (0) (0)Senelerdir sınırlarımızdan bu insanları zorla yakalayıp Avrupa'ya gitmelerini engelliyorduk. Ama insanlar ısrarla gitmek istiyorlardı. Şİmdi yapılan karadan gitmek isteyenlerin önündeki engellemeyi kaldırmak. Ne var bunda. İnsanların özgür davranmasına fırsat veriliyor. İnsanlar burda kalmak istemiyorlar ve gitmek istiyorlar. Göçmenlerin gitmek isteyecekleri seçme hakları var. Zaten geçemeyenlere insani yardım yapılıyor. Geçmek istedikleri taraf öldiriyor, yaralıyor, paralarını, eşyalarını, hatta yalnayak bırakarak ayakkabılarını cep telefonlarını zorla gasbediyor. Türkiye sahip çıkıyor.
Yanıtla (0) (0)Güzel bir yazı olmuş. Özellikle de geçmiş demeçlerden derlemeler yapmanız çok yerinde olmuş.Teşekkürler.
Yanıtla (0) (0)Amaçlarının gerçekten zorda olanlara yardım olmadığı apaçık ortada.bunlarin amacı krizle ülke yönetmek ve iktidarda kalmak.ulkenin ve insanların umurlarında olduğunu sanmiyorum
Yanıtla (0) (0)herşeye iktidar gözlüğü ile bakanlar gerçeği göremezler göç anlaşması davutoğlu zamanında imzalandı o zamanda yanlış buldum ancak davutoğlu iktidardan uzaklaştırıldıgında 1.5 milyon sıgınmacı vardı bugün 3.5 milyon gitmek isteyeni tutup zorla geri getiriyorduk maden avrupa anlaşmaya sadık kalmadı beş yıldır neyi bekledik daha önceden en azından tutup geri getirmek yerine görmezden gelip geçişleri zamana yayabilirdik şu anda ise sınırlarda bir trajedi yaşanıyor.bu görüntü bizi haklı cıkarmaz aksine zaman geçtikce ve yıgılma arttıkca alehimize işler
Yanıtla (0) (0)Erdoğan onu dedi bunu dedi şunu yaptı diyorsunuzda dönemin Dışişleri bakanı ve Başbakanı olan DAVUTOĞLU nun söylediklerini ve yaptıklarını STRATEJİK DERİNLİĞİ ile Emevi Camisinde namaz kılacağızdan itibaren söyledikleri ve yaptıklarına da değinseydiniz inandırıcı olabilirdiniz
Yanıtla (0) (0)Her şey berbat oldu maalesef...
Yanıtla (0) (0)Her şey berbat oldu maalesef...
Yanıtla (0) (0)Sırf muhalif olacağız diye utanmadan algı faliyetinizi unutmayacağız.
Yanıtla (0) (0)1- 1917 komünizmle beraber ruslara da kapı açtık.İstanbul en zor günlerde sınırsız fuhuş ve içkiyle tanıştı.Yeşilay kurulmak zorunda kaldı. 2- 1989 da komünizm yıkılınca ruslara kapımızı yine açtık.Yine kitlesel fuhuş ve içkiyle vurulduk. 3- 1970 de 1.Fıravun Esadtan bugüne yine ruslar bizi vuruyor.Uçaklarıyla ve ve ezdiği çeçen şehir savaşçılarıyla.Kadirovun mankurtları Serakıpta koçbaşı görevi yapıyor!..
Yanıtla (0) (0)Sayın Çakır, siz gerçekten bir politika gereği mi Suriye'den ülkemize gelenlere böyle yapıldığını sanıyorsunuz. Bana göre ülkemize alırken de ülkemizden ayrılmalarına müsaade ederken de politik bir yönünün olmadığı çok açık. Bir değişiklik yapalım bakalım ne olur düşüncesinden öte bir şey değil.
Yanıtla (0) (0)Bu trenden inen zatlar bazı odakların ağzıyla konuşmasın.Gün Hükümetin arkasında durma günüdür.
Yanıtla (0) (0)Suriyeli sığınmacı politikası, dün öyleydi bugün böyle siyasetine örnek olacak bir konu değil.. Dün de bugün de ülke olarak aynı çizgideyiz. Avrupa kapılarını açmak bize sığınmış insanları zorla ülkeden çıkartmak değildir. Başka konulardan gidiniz. Örnek vereceğiniz çok konu bulursunuz. Ama o örnek bu konu değil. Başlığınız ve yazdıklarınız zaten kendi içinde çelişiyor.
Yanıtla (0) (0)Kapı açmak marifet değil(!), İnsanların bulunduğu topraklarda hür yaşamlarını sağlamak esas gaye olmalı.
Yanıtla (0) (0)Erdoğan hangi konuda 180 derecelik dönüş yapmadı ki? Süleyman Demirel’e rahmet okutuyor. Dün dündür bu gün bu gündür anlayışı. Anlayacağınız Erdoğan da tipik bir Türk siyasetçisidir.
Yanıtla (0) (0)"Ne var bunda" diyenleri Allah o duruma düşürmesin...
Yanıtla (0) (0)Ne yapalım yani akılcı olan neyse onu yapacağız artık. Yani ensarcilik oynamaya devam mı etseydiler. Eleştiri yapalım tamam ama artik Neo ensarcıliginda alemi yok sayan yazar.
Yanıtla (0) (0)Bu iktidarın dün kara dediğine bugün ak demediği ne kaldiki
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar kendinizi boşuna yormayın. Artık gün gibi görünüyor ki bizim muhafazakar camiada ilkeli duruş aramak nafile. Liderin her yaptığını alkışlayan böyle bir kitle olduğu sürece biz gecenin bir yarısında mültecileri zoraki otobüslere doldurup sınıra bırakırız. Sonra da resmî ağızla kendileri gitmek istiyorum diye beyanat veririz.
Yanıtla (0) (0)Dış politika hamaset ile yürütülmez.Akılla yürütülür. Dün muhacir denilenlere bugün beslemek zorunda değiliz deniyor. Zaten avrupaya geçmek isteyenlerde Suriyeli oranı çok düşük. Yunanistan sınırındaki facia da bize fatura edilecektir. Neticede bu ülke milyonlarca Suriyeliyi ağırlamaya ve beslemeye devam edecektir. Esad da Sünni suriyeli nüfustan kurtulmuş olarak. Kendine göre sorunsuz bir ülkeyi yönetmeye devam edecek. Rusya çarlık rüyası sıcak denizlere suriyedeki üsler sayesinde ulaşacak. Bizim payımıza da milyonlarca Suriyeli mülteci Ve sınırımızdaki binlerce terörist ile uğraşmak düşer
Yanıtla (0) (0)Hanımefendi bir insanı gitmek istediği yere gitmekten engellemek çok mu insani. Bu İnsanların büyük bir kısmı Türkiye Avrupanın kapısı diye düşünerek buraya geldi. Kimse onları zorla göndermitır. Suriyeden gelenlere kapıları açmak insani oluyor da Avrupaya gitmek isteyenlere açmak neden gayri insani? Hükümeti eleştirebilirsiniz ama el insaf. Bu kadar öntargılı ve tarafgir olmak doğrusu size yakışmadı.
Yanıtla (0) (0)Akp nin hiçbir politikası güvenilir değil.
Yanıtla (0) (0)Biz emevi camisine gidemeyeceğiz siz Avrupa’ya gidin deniyor
Yanıtla (0) (0)siyasetçi siyasetçidir dünyanın her yerinde menfaati ve çıkarı İçin Yaşar bunu daha anlamadıysak surun bizde hiçbir siyasetçi Suriyeliler için koltuğunu tehlikeye atmaz hele hele bizimkiler asla atmaz
Yanıtla (0) (0)Bir taraftan İdlib'te siviller tehlike altında onları yüzüstü bırakamayız, diğer taraftan İdlib'ten kaçanları sizi içeri alamayız denmesi de ayrı bir çelişki.
Yanıtla (0) (0)sığınmacılar ölümü göze alıp neden avrupaya gitmeye çalışıyor. Türkiyede rahat değiller mi. Müslüman ülkeyi terkedip hırıstiyana sığınma ne Allah aşkına
Yanıtla (0) (0)Neymiş o uçurum hanımefendi anlayamadık. Mülteciler botlara zorla mı bindiriliyor. Burada kalmak isteyenler kulaklarından tutulup sınıra mı götürülüyor. Suriye sınırına jiletli tel mi çekiliyor. Sadece burada kalmak zorunda değilsiniz deniliyor. Daha önce yapılması gereken şey şimdi yapılıyor.
Yanıtla (0) (0)Türkiye kimseyi zorla kapı dışarı etmiyor. İsteyen gidebilir diyor. Ne var bunda?
Yanıtla (0) (0)