Birleşik Krallık’taki ‘AB’den çıkalım mı?’ oylamasında ‘Evet’çiler yüzde 52’yle galip geldi

Birleşik Krallık’taki ‘AB’den çıkalım mı?’ oylamasında ‘Evet’çiler yüzde 52’yle galip geldi

AB, İngiltere’nin referandumla ayrılma kararı vermesinin ardından yeni bir krizle karşı karşıya. Kıtada 60 yıldır devam eden birleşme süreci ‘Brexit’le tersine döndü. AB’de kalma yanlısı Başbakan Cameron istifasını duyurdu, Avrupa genelinde aşırı sağ zafer ilan etti.

Birleşik Krallık’ı oluşturan İngiltere, Kuzey İrlanda, Galler ve İskoçya perşembe günü hem kendi ülkelerinin, hem de Avrupa Birliği’nin (AB) kaderini belirleyecek oylama için sandık başına gitti. Yerel saatle akşam 10’da sandıkların kapanmasının ardından ülkedeki atmosfer, İngiltere’nin AB’de kalacağı yönündeydi.

CAMERON’IN SESİ TİTREDİ

“Brexit” kampında ise umutsuzluk gözleniyordu. Ancak günün ağarmasıyla gelen sonuçlar tam tersi yönde oldu. Yaklaşık 45 milyon seçmenden 32 milyonunun sandığa gittiği referandumdan yüzde 52 oranında AB’den ayrılma sonucu çıktı.

İngiltere Başbakanı David Cameron, ilk açıklamasını çalışma ofisinin bulunduğu Downing Caddesi’nde yaptı. Yeni süreci yeni bir başbakanın yürütmesi gerektiğini söyleyerek Ekim ayındaki kurultayda istifa edeceğini duyuran Cemaron, “Halkın kararına saygı duyulmalı” diye konuştu. Cameron’ın, konuşmasının sonunda sesinin titrediği görüldü. İktidardaki Muhafazakar Partili Milletvekili ve Dışişleri Bakanı Philip Hammond da seçmenin talebini açıkça dile getirdiğini söyleyerek, hükümetin işinin bu kararla ilerlemek olduğunu bildirdi. Hammond ayrıca, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın, Brexit halinde başbakanlık görevini sürdüreceğini söylediğini hatırlattı. Avrupa Birliği ise ayrılma sürecinin vakit kaybetmeden başlamasını talep etti.

KIRILMA NOKTASI

Referandum sonucu, yaklaşık 60 yıldır sınırları ortadan kaldırarak birleşme yolunda ilerleyen Avrupa için bir kırılma noktasını teşkil ediyor. Son yıllarda Yunanistan’daki ekonomik kriz ve göç kriziyle tarihinin en zor zamanlarını yaşayan AB, şimdi de İngiltere’nin ayrılma süreciyle başetmeye çalışacak.  Avrupa’nın en büyük ikinci ekonomisine sahip olan, G7 ülkeleri arasında yer alan ve nükleer silahları bulunan bir güç olan Birleşik Krallık artık AB’de yer almayacak. Böyle güçlü bir ortağını kaybetmek, kaçınılmaz olarak AB’nin dünya politikasındaki ağırlığının azalmasını da beraberinde getirecek. Birliğin en büyük üyelerinden birinin ayrılması, Avrupa genelinde yükselmekte olan aşırı sağ, yabancı düşmanı ve AB karşıtı hareketlere de güç verecek.

16-06/25/cvhgfc.jpg

Öte yandan anket şirketleri  2014’ten bu yana 3. büyük yenilgilerini aldı. İngiltere’de şubat ayında başlayan referandum sürecinde anketler uzun süre ibreyi küçük bir farkla AB’de kalınmasından yana gösterdi. Anketlerde yaşanan ender kırılmalarda ise AB’de kalınmasından yana olanların farkı yüzde 20’nin üzerine kadar çıkarabildiği görülüyordu.

BİRLEŞİK KRALLIK ‘BÖLÜNMÜŞ KRALLIK’ MI OLACAK?

Ada’da halk AB’ye hayır dese de Birleşik Krallık’a bağlı İskoçya ve Kuzey İrlanda’da açık ara AB yanlıları kazandı. Bu durum, 2014’te bağımsızlık referandumunda ‘hayır’ diyen İskoçya’da konuyu yeniden tartışmaya açtı. İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, ülkesinin AB’de kalmak istediğini ve bunun için gereken her şeyi yapacaklarını söyledi.

Muhalefetteki İskoç Ulusal Partisi’nin lideri Alex Salmond’un sözleri ise daha açıktı: “Sonuç bizi ikinci bir ayrılık referandumuna götürebilir.” Bağımsızlığın tartışıldığı ikinci yerse başkent Londra. Londralıların, ülkelerinden çok şehirlerine yönelik bir aidiyet duygusuna sahip olduğu biliniyor. 2014’te yapılan bir anket, Londralıların yüzde 20’sinin bağımsızlığa olumlu baktığını gösteriyor. Dünkü sonuçlardan sonra da sosyal medyada bağımsızlık konusu gündem oldu. Londra’nın bağımsızlığı için yapılan imza kampanyasına 27 bin kişi katıldı. ‘ Başkan olaraksa geçen ay İşçi Partisi’nden seçilen Müslüman Belediye Başkanı Sadık Han önerildi. ‘Bağımsız Londra’nın kraliyet mi, cumhuriyet mi olacağı konusu ise belirsizliğini koruyor(!)

‘BİZ DE AYRILALIM’ SESLERİ

Brexit rüzgarı, Avrupa’da yükselişte olan aşırı sağ ve AB karşıtı oluşumların da yelkenini doldurdu. Almanya için Alternatif (AfD) hareketi ise AP Başkanı Martin Schulz ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in istifa etmesi gerektiğini savundu. AfD lideri Frauke Petry “Mutluluktan ağladım” dedi. Fransa’daki Ulusal Cephe’nin (FN) genel başkan yardımcısı Florian Philippot, Brexit’i Twitter’dan paylaştığı “İnsanların özgürlüğü sonunda kazanıyor! İngiltere’ye bravo. Şimdi bizim sıramız” mesajıyla kutladı. Hollanda’daki Özgürlük Partisi’nin lideri Geer Wilders ise “Ülkemizin, paramızın, sınırlarımızın ve göçmen politikamızın bizim sorumluluğumuzda olmasını istiyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.

BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?

İngiltere’nin AB’den ayrılma macerası, geçen yıl yapılan genel seçimlerle birlikte başladı. Seçim öncesi yapılan anketler, Başbakan Cameron ve Muhafazakar Parti’nin oylarının azaldığını gösteriyordu. Buna karşın 1993’te kurulan aşırı sağcı Birleşik Krallık Bağımsız Partisi’nin oyları artıyor, parti AB karşıtı söylemiyle anaakım siyasete yerleşiyordu. Hem dışarıdan, hem de Muhafazakar Parti tabanından gelen baskı karşısında Başbakan Cameron, seçimi kazanması halinde ülkenin AB üyeliğini referanduma götürme vaadinde bulundu. Başbakan, ana muhalefet partisi, AB ülkeleri ve hemen hemen bütün iş dünyası AB’de kalma yanlısı olmasına rağmen referandumdan AB’den ayrılma sonucu çıktı.

ŞİMDİ NE OLACAK? ÇIKMAK O KADAR DA KOLAY DEĞİL

Referandumdaki karar İngiliz hükümeti için bağlayıcı olmasa da AB’den çıkış prosedürünün hızla başlatılması bekleniyor. Süreç, üye ülkelerin AB’den çıkışını düzenleyen Lizbon Anlaşması’nın 50’nci maddesine göre işleyecek. Buna göre İngiltere ayrılmak istediğini Avrupa Konseyi’ne bildirecek ve taraflar bir çıkış anlaşması yapacak. AB’den ayrılan İngiltere’nin ortak pazara ya da serbest dolaşıma dahil olup olmayacağı bu anlaşma ile belirlenecek. İngiltere AB’den ayrılacağını bildirdikten iki yıl sonra AB anlaşmalarının ülkeye uygulanması sona erecek. Bu süre, AB üyelerinin oybirliğiyle 10 yıla kadar uzatılabiliryor. Bu süre içinde ayrılık anlaşması tamamlanamazsa sıkıntılı bir süreç ortaya çıkabilir.

‘BU ELİTLERE KARŞI BİR AYAKLANMA’

İngiliz Kraliyeti’ne bağlı düşünce kuruluşu Chatham House’tan Matthew Goodwin, Financial Times gazetesine yazdığı yazıda Brexit hareketini “Elitlere karşı ayaklanmada kimlik ekonominin önüne geçti” sözleriyle özetledi. Ekonomik göstergelerin kalmaktan yana olmasına rağmen, Brexit’e desteğin genellikle daha yoksul kesimlerden geldiğine dikkat çeken Goodwin şu ifadeleri kullandı: “Yoksul bölgelerdeki seçmenler Cameron’a açık bir mesaj verdi: AB’den ayrılmayı ve göç seviyesinin düşmesini istiyorlar. Elitlerin kendilerine söz verdiği küçük reformların yapılmasını istiyorlar. Kimlik ekonominin önüne geçti.” Goodwin AB’de kalma yanlılarınınsa genellikle orta sınıf sol kesimler olduğunu ve bu kesimlerin yoksulları anlayamadığını söyledi.

İngiltere’nin yeni kültür savaşlarının “Organik ürün alanlarla marketlerin kendi ürünlerini alanlar” arasında olduğunu ifade eden Goodwin, Brexit’i destekleyenlerin hem Muhafzakar, hem de İşçi Partisi seçmenleri olduğuna dikkat çekti. Goodwin, İşçi Partisi’ni bu durumu anlayamamakla eleştirdi.

GENÇLER ‘KALALIM’, YAŞLILAR ‘ÇIKALIM’ DEDİ

Yapılan anketlere göre Ada’da 18-24 yaş arasındaki seçmenlerin yüzde 75’i AB’de kalınması adına oy verirken, 50-64 yaş grubunun yüze 59’u “Brexit” dedi. Gençler, sosyal medyadan yaşlılara tepki göstererek “Yaşlılar bizim geleceğimize ve kariyerimize karar verememeli” dedi. Sonuçların ardından İngilizlerin arama motoru Google’da en çok aradığı ifadenin “İrlanda pasaportu” olması dikkat çekti.

16-06/25/25krr10-ingil_dekyapildi.jpg

‘TEREDDÜT ETMEYİN AVRUPA’YI TERK EDİN!’

İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı, dünya basınında da geniş yer buldu. Amerika’da Washington Post gazetesi “AB önemli bir askeri ve diplomatik gücü kaybedecek” derken, New York Times “Popülist duygusallıkla verilen bu karar Avrupa ve Batı dünyasında taşları yerinden oynatacak” değerlendirmesinde bulundu. Alman Der Spiegel’in Berlin şefi Rene Pfister, İngiltere’nin ayrılık sürecinde Angela Merkel’in başrolde olacağını ve “Bunun AB’nin sonu olmadığını göstereceğini” savundu. Fransa’daki La République des Pyrénées gazetesi ise “Sevgili İngiliz dostlar, tereddüt etmeyin, Avrupa’yı terk edin! Uzun yıllar boyunca ‘muhteşem izolasyon’u Avrupa idealine tercih ettiniz” yazdı.

İNGİLİZ  BASINI  ŞOKTA

16-06/25/aa.jpg‘GÖRÜŞMEK ÜZERE AVRUPA BİRLİĞİ!’

Brexit yanlısı Bulvar gazetelerinden Sun, referandum sonucunu birinci sayfasından “Görüşmek üzere AB” şeklinde alaycı bir başlıkla duyurdu.

16-06/25/metro.jpg

‘BRİTANYA BÖLÜNDÜ’

İngiltere’de ücretsiz olarak dağıtılan Metro gazetesi, referandum sürecinin ülkede yarattığı kutuplaşmaya dikkat çekerek “Britanya bölündü” manşetiyle okuyucunun karşısına çıktı.

16-06/25/miror.jpg

‘DIŞARIDAYIZ’

Bulvar gazetelerinden Daily Mirror, AB’den ayrılma referandumundan çıkan sonucu sabah 5 baskısıyla “Dışarıdayız” başlığıyla verdi. Gazete, sonucu ‘şok’ olarak niteledi.

‘TEK KURŞUNLA’ KAZANDILAR

Brexit kampanyasının en önde gelen isimlerinden biri, aşırı sağcı Birleşik Krallık Bağımsız Partisi’nin lideri Nigel Farage’dı. Farage’ın, sonuçların ardından yaptığı açıklamada kullandığı “Tek kurşun atmadan kazandık” ifadesi büyük tepki çekti. Zira AB yanlısı İşçi Partili milletvekili Jo Cox, UKIP’li olmamakla birlikte partiyle aynı görüşleri savunan Thomas Mair tarafından uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştü. Katil, saldırmadan önce “Önce Britanya” diye bağırmıştı.

CAMERON’IN YERİNE ‘OSMANLI TORUNU’

Brexit kampanyasının bir başka önde gelen ismi ise eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson’dı. Dün sabah evinden çıkarken AB yanlıları tarafından yuhalanan Johnson, ilk açıklamasında “Avrupa Birliği İngiltere için artık doğru bir seçim değil” dedi, Cameron’ın istifasının üzücü olduğunu söyledi. Osmanlı’nın son döneminde Dahiliye Nazırı olan Ali Kemal’in büyük torunu olan Johnson’ın adı, AB’den çıkış sürecini yürütmek için kurulacak “Brexit hükümeti”nin başbakanları arasında geçiyor. Öte yandan muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn de çıkış sürecinin bir en önce başlatılması gerektiğini belirtti.

AB’DEN ÖFKE VE GÖZDAĞI

Britanya halkının referandumda verdiği kararın ardından AB’nin üç Alman liderinde hayal kırıklığı ve öfke hakimdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, karar üzerine yaptığı basın toplantısında üzgün olduklarını ancak referandumun sonuçlarına saygı duyduklarını söyledi. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ise karara saygı duyduklarını söylemekle beraber “İngiltere’nin gelecekte üçüncü ülke muamelesi göreceğini” belirtti.

‘AB VAZGEÇİLMEZ ORTAĞIMIZDIR’

ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararını değerlendirdi. “AB, bizim vazgeçilmez ortaklarımızdan biri olmaya devam edecek” dedi. İngiltere Başbakanı David Cameron ile bir telefon görüşmesi yaptığını aktaran Obama, iki ülke arasındaki ilişkilerin bugüne kadar olduğu gibi devam edeceğinin vurgulandığını bildirdi.

16-06/25/25krr10-binali.jpg

‘İNGİLİZLER CAMERON’A VADE BİÇMİŞTİR’

İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı Türkiye’de geniş yankı buldu. ‘’Ümit ederim doğru ve hayırlı bir karardır’’ diyen Başbakan Yıldırım, AB’yi ve İngiltere Başbakanı David Cameron’ı eleştirdi.

Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Söğütözü’ndeki Başyazıcıoğlu Camisi’nde kıldığı cuma namazı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. İngiltere’nin AB’den ayrılma kararına (Brexit) ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, “Alınan bu karar, İngiltere halkı için ümit ederim doğru ve hayırlı bir karardır, bunun üzerine söz söylememiz çok bir anlam ifade etmez” değerlendirmesinde bulundu.

AB’nin gelişmeyi iyi okuması gerektiğine işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu: “Biz, birliğin güçlenerek gelecekte devamından yanayız. Bu, Avrupa’nın barışı, bölgenin istikrarı için önemli bir konudur. Ancak bu konuda AB’nin kendisini, bölge ülkelerinden soyutlayan anlayışı terk etmesi gerekir, daha kucaklayıcı bir vizyon ve gelecek arayışında olmalıdır.  Yıldırım, İngiltere Başbakanı Cameron’ı da eleştirdi: “Sayın Cameron, İngiltere’nin birlikte kalması için kampanyasını Türkiye üzerine oturtmasına rağmen, Türkiye üzerinden bazı acayip, garip laflar etmesine rağmen İngiliz seçmeni bu sözlere itibar etmemiş, Türkiye hakkındaki düşüncelerinin doğru olmadığını Sayın Cameron’a bildirmiştir. Türkiye’ye vade biçen Cameron’a İngiliz halkı vade biçmiştir” sözleriyle eleştirdi.

AYRILIK KITA İÇİN İYİ OLMADI

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik: Aşırı sağın söylemlerine itibar edildi. Türkiye karşıtlığı, İslamafobi kolkola girdi. Türkiye, bir Avrupa devletidir. AB’nin temsil ettiği değerler insanların ortak değerleridir. Biz Avrupa adına, Avrupa içinden konuşan bir ülkeyiz. Bundan sonra nasıl bir Avrupa olacağımız ile ilgili sözlerimiz var. Avrupa’nın vizyoner yaklaşımlara ihtiyacı var. Avrupa’yı meydana getiren değerler doğru değerlerdir. Türkiye’nin AB’ye tam üye olması gerekir. İngiltere’nin ayrılması kıta için ve dünya için iyi olmamıştır.

AB ÇÖZÜMDE YETERSİZ KALDI

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Avrupa Birliği, sorunları çözmede yetersiz kaldı. Birçok ülkede radikal partiler AB’den ayrılmasını ya da sınırlı bir şekilde kalmasını istedi. Biz AB’nin eşit ve onurlu bir üyesi oluruz. Üye olmadığımız halde AB’ye katkılar sağlıyoruz. AB’nin daha fazla Türkiye’ye ihtiyacı olacak. Siyasi engeller, müzakerelerin uzun sürmesi, Kıbrıs konusunda itirazlarımız oldu. AB’nin kendi politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor.

TÜRKİYE KAALE ALINMIYOR

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: İngiltere’nin ardından Avrupa’daki aşırı milliyetçi, muhafazakar, faşist partiler de AB’den çıkmak yönünde açıklamalarda bulunuyor. Türkiye’de ‘gerekirse referandum yaparız, AB ile ilişkiler tıkanırsa halka sorar bu işi bitiririz’ diyen Sayın Cumhurbaşkanıydı.Türkiye, AB açısından önemli ve özlenen, müzakereler sonucunda birlikte olunmak istenen ülke noktasından, kaale alınmayan bir ülke noktasına geldi.

16-06/25/25krr10-ozgur_ozel.jpg

‘TÜRKİYE İÇİN AB BİTMİŞTİR’

Prof. Dr. Hasan Köni / Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi: İngiltere’nin AB’den çıkacak olması topluluğun dağılması demektir. Türkiye için de AB süreci bitmiştir. Çünkü Avrupa ülkelerinin 80 milyonluk Türk nüfusunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’nin bu noktadan sonra kendi yolunu araması lazım.

Prof. Dr. Ayhan Kaya / Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi: İngiltere’deki şirketlerin yüzde 30’u doğrudan Avrupa Birliği’yle çalışan şirketler. Dolayısıyla İngiltere ve AB arasındaki ticaret hacmi çok yüksek. Türkiye’de gümrük birliği bağlamında Avrupa ekonomisiyle çok yakından bağlantılı. Bu yüzden bu ayrılma Türkiye ekonomisini de doğrudan etkileyecektir.

Can Baydarol / Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı: “Büyük ihtimalle İngiltere’ye karşı bir yıldırma savaşı başlatacaklar. İskoçya ve İrlanda, ‘Biz AB’de kalmak istiyoruz. O zaman biz de kendi referandumumuzu yapıp İngiltere’den ayralım’a işi getirebilir. O kadar çok ihtimal var ki, bu iş öyle  ‘İstemiyoruz, çıkalım’ demekle olmuyor. Çünkü bütün ekonomik çıkarlar birbirine girmiş vaziyette” diye konuştu.

Cihangir Aksakal / SASAM uzmanı: “İngiltere hiçbir zaman AB’nin bir parçası olmadı. Mesela euro birliğine girmedi. Schengen vize birliğine girmedi. Amerika’ya AB arasında bir ülkeydi. İngiltere’nin girişi de sorun olmuştu. Çıkışı da şimdi sorun oldu ama ne girişinde birlik çok şey kazandı ne gidişinde çok şey kaybeder” dedi.

PİYASALAR TEPETAKLAK

İngiliz milletvekilinin öldürüldüğü 16 Haziran’dan bu yana Brexit kararı çıkmaz öngörüsüyle bahar havası yaşayan piyasalar referandum sonucu ile çalkalandı. Avrupa borsaları sert düştü, dolar 3 liranın, gram altın ise tarihi zirvesi olan 130 liranın üzerine çıktı.

16-06/25/untitled-1.jpg

irleşik Krallık'ta gerçekleştirilen referandumda Avrupa Birliği’nden çıkış (Brexit) kararı alması ile dünya ticaretinde yeni bir dönem başlarken, piyasalar bu değişikliği şok düşüş ve yükseliş dalgaları ile karşıladı. Referandumun ardından sterlin/dolar paritesi yüzde 10'un üzerinde değer kaybederek 1985 yılından bu yana gördüğü en düşük seviye olan 1,3230'u görürken, brent petrolün varil fiyatı yüzde 5 geriledi, altının ons fiyatı ise yaklaşık yüzde 7 yükselerek 1.350 doları aştı. Yatırımcıların hızlı bir şekilde risksiz varlıklara yönelmesiyle ABD 10 yıllık tahvillerinin faizi 4 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 1,44 seviyelerine kadar geriledi.

BORSALAR ÇAKILDI

Referandumun ilk etkilerinin görüldüğü Japonya borsası yüzde 8 değer kaybederken bu oran, Çin'de yüzde 5, Hindistan'da ise  yüzde 3,5 oldu. Avrupa’da da günün ilk saatleri ile birlikte düşüşler sert oldu. Almanya’da yüzde 7, Fransa’da yüzde 8,3, İtalya’da yüzde 10, İspanya’da yüzde 11,15 düşüş yaşandı.

ALTIN ZİRVEDE

Brexit kararı iç piyasada da dengelerin alt üst olmasına neden oldu. Brexit karşıtı İngiliz milletvekili Jo Cox’un öldürüldüğü 16 Haziran tarihinden itibaren Brexit kararının çıkmayacağı öngörüsüyle bahar havasının estiği Türkiye’de piyasaların açılmasıyla fırtına koptu.       

Dolar Türk Lirası karşısında güne yüzde 5 değer kazanarak başladı ve 3 liranın üzerine tırmandı. Günün ilerleyen saatlerinde düşüşe geçen dolar günü 2,918 liradan kapattı.       Brexit kararının altın fiyatlarına etkisi de oldukça sert oldu. Kararın açıklamasıyla yüzde 7 değer kazanarak 28 ayın zirvesine çıkan ons fiyatının etkisiyle gram altın 130 lirayı aşarak tarihi zirvesini yaşamış oldu. Ons fiyatı günün ilerleyen saatlerinde ise 122 liraya kadar geriledi.

‘GEREKENİ YAPACAĞIZ’

İngiltere Merkez Bankası (BoE) Birleşik Krallık'ta seçmenlerin Avrupa Birliği (AB) referandumunda birlikten ayrılma kararı vermesinin ardından, parasal ve mali istikrarın sağlanması için gerekli tüm adımların atılacağını açıkladı. Bankadan yapılan yazılı açıklamada, “İngiltere Merkez Bankası gelişmeleri yakından izlemektedir. Banka kapsamlı acil durum planlamasını yapmış, Hazine Bakanlığı, diğer yerel birimler ve merkez bankaları ile yakın bir şekilde çalışmaktadır. İngiltere Merkez Bankası, parasal ve mali istikrarın sağlanması  amacıyla sorumluluklarını yerine getirmek için gerekli olan tüm adımları atacaktır” ifadeleri kullanıldı.   

AVRUPA BİRLİĞİ EKONOMİSİNİN YÜZDE 17’Sİ GİTTİ

Avrupa Birliği, referandum sonunda en büyük ticaret ortaklarından birini kaybetmiş oldu. Bugüne kadar gümrüksüz şekilde AB ile ticaret yapan İngiltere, ‘Brexit’ kararı ile Avrupa ticaret hayatını yeni bir döneme sokmuş oldu. Londra merkezli araştırma şirketi Global Counsel'ın raporuna göre, İngiltere Avrupa ekonomisinin altıda birlik kısmını oluşturuyor. AB'nin toplam ihracatının onda biri İngiltere'ye gidiyor. İngiltere'nin Birlikten ayrılmasının farklı gümrük ücretleri nedeniyle sadece İngiliz ekonomisini değil aynı zamanda mal ve ürün ihraç eden AB ülkelerini de etkilemesi bekleniyor.   Avrupa, İngiliz ihracatçılar için pastadaki payın azaldığı bir pazar haline geliyor. 2000 yılında İngiltere'nin toplam ihracatının yüzde 60'ı AB ülkelerine yapılırken, bu oran 2010'da yüzde 54'e ve 2015 yılında yüzde 47'ye geriledi. İngiltere'nin AB'den ithalatı 2000-2015 döneminde yüzde 54 seviyesinde seyretti. ( GÜVEN ADALI)

İNGİLTERE’NİN ÇIKIŞI TÜRK TİCARETİNE SINIRLI ETKİ EDER

İngiltere’nin Brexit kararı sonrası piyasalar altüst oldu. Türk iş adamları, referandumun küresel riskleri tetikleyebileceği görüşünde birleşerek, bu durumun Türk ticaretine de sınırlı etkileri olabileceğini öngördü.

PARANIN PATRONLARI BREXİT'İ YORUMLADI

TÜSİAD, Birleşik Krallık'ın AB  üyeliğinden ayrılma kararına ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Ayrılma görüşmelerinin birkaç yıl sürmesi beklenen bu gelişmenin yönetilmesinde tarafların uzun dönemli refah politikalarını dikkate alan bilinçli ve sorumlu bir şekilde hareket etmesi en büyük beklentidir” denildi.

ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, "İngiltere ile yaptığımız ticaretin etkileneceğini düşünmüyoruz. Ticaret karşılıklı menfaatler meselesidir. Bunun AB ile çok ciddi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu açıdan Türkiye için tedirginliğe gerek olduğunu düşünmüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

TGSD Başkanı Şeref Fayat, İngiltere'nin Gümrük Birliğinin dışına çıkması ve ihracatımızın vergiye tabi olmasının Türk sanayisine olumsuz yansımalarını görürüz. Eğer Türkiye ile serbest ticaret anlaşması yapılmazsa ihraç ürünlerimiz yüzde 30 vergiye tabi olabilir" açıklamasını yaptı.

DURUM NORMALLEŞİR

DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, "Karar, Türkiye’de kısa vadede ciddi bir etki oluşturacaktır. Ancak İngiltere, AB sisteminin ekonomik açıdan en liberal ülkelerinden biri. Ortak para birimi ve ortak sınır birliği politikalarında kendi sistemini uyguluyordu. Orta vadede durumun normalleşmesini bekliyorum" diye konuştu.

OLUMLU OLABİLİR

İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi: “Ocak-Mayıs döneminde ihracatımızı 2015'e göre %2,2 artışla 860 milyon dolara yükselttik. Karar sonrası, İngiltere ile ticaretimize olumsuz yansımaları olacak. Bununla birlikte İngiltere’nin AB’den ayrılık süreci, ihracatçımız açısından yeni fırsatlara da kapı açabilir. Olumlu gelişmelere de tanıklık edebiliriz.’’

SPESİFİK ETKİ OLMAZ

YASED Başkanı Ahmet Erdem, kararın Türkiye’ye olan doğrudan yatırımlara spesifik bir etkisinin olmayacağını söyleyerek, ‘’Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım yapan birçok Avrupa bazlı şirket var. Bu işin uluslararası doğrudan yatırımlara etkisi olursa Türkiye’de yaptıkları yatırımlara da yansıyabilir’’ diye konuştu.

ÖNLEMLER ALINMALI

BMD Başkanı Sami Kariyo, İngiltere ile çalışan firmaların gelirlerinde ciddi bir kaybın söz konusu olacağını söyleyerek, firmaları gerekli önlemleri almaları konusunda uyardı. Kariyo, Gümrük Birliği anlaşmasından kaynaklanan kazanımlar olduğunu, bunun devam etmesini istediklerini belirtti.

DUVARLAR YÜKSELİR

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Brexit’in ihracatımıza kısa vadede etkisinin sınırlı olacağını gördük. İngiltere’nin AB’den ayrılması ile birlikte İngiltere’nin Gümrük Birliği’nden çıkarılması sonucunda iki ülke arasındaki gümrük duvarları yeniden yükselebilir. Bu da ikili ticaretimizi ilk bakışta olumsuz etkileyecektir’’ dedi.

TL EN AZ KAYBEDENLER ARASINDA

Brexit kararının dünya para birimlerine etkilerini yorumlayan TD Securities Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Cristian Maggio, TL'nin, Brexit sonrası dolar karşısında, gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en az değer kaybedenlerden biri olduğunu belirtti. Asya piyasalarında daha fazla değer kaybı görülebileceğinin altını çizen Maggio, Latin Amerika piyasalarının diğer gelişmekte olan piyasalara göre daha iyi performans göstereceği öngörüsünde bulundu. Maggio, Güney Afrika randı, Polonya zlotisi ve Macar forintinin en fazla değer kaybeden para birimleri olduğunu ifade etti. 

VERGİ VE KESİNTİLER YOLDA

ALB Forex Araştırma Müdürü Kenan Çınar, Brexit küresel ekonomiye etkilerini şöyle özetledi:

* İngiltere’de devlet harcamalarında kısıntıya gidilecek ve vergiler artırılacak.

* İngiltere ve Avrupa’da büyüme daralacak.

* Sürecin bir yol haritası olmayışı yatırım ortamını ve tüketici güvenini olumsuz etkileyecek.

* Ticari şirketlerin hukuksal durumlarında belirsizlikler oluşacaktır.

* İngiltere’nin, birlikle yeni bir ticaret anlaşması yapması elzem gözükmekte.

* Ticaret anlaşmasının AB ile hayata geçirmesi, birliğin dağınık yapısı ve üye ülkelerin kendi ajandaları nedeniyle kolay olmayacaktır.

TOPARLANMAK HİÇ DE KOLAY OLMAYACAK

Birleşik Krallık’taki referandum sonucunun piyasalara etkilerini değerlendiren İntegral Menkul Değerler A.Ş. Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu, şunları söyledi:  “Sterlin 30 yılın dibine geriledi. Ons altın 28 ayın zirvesine dayandı. Gram Altın ise 130 TL’yi görerek rekor kırdı. Önümüzdeki günlerde sterlin ve euroda yaşanabilecek olası toparlanmalar güçlü olmayabilir ve tekrar kayıplar yaşanabilir. Sterlinde 1.34, ons altında ise 1.330 dolar seviyelerinde dengelenmeler görülebilir. USDTRY kurunda 3 seviyesi yine önemli bir direnç oldu. 2.90'da sınırlı dalgalanmalar devam edebilir.”

PREMİER LİG'E BOMBA DÜŞTÜ

İngiltere’de yapılan referandumdan ‘Avrupa Birliği’nden ayrılalım’ sonucunun çıkması, futbolu da vurdu. Olay bir anda Bosman kurallarının ardından yaşanan en büyük futbol krizine dönüştü.

'Yabancı' durumuna düşen 332 oyuncu ve Milli Takım ile ilgili şartları karşılamadığı için çalışma izni alamayan Dimitri Payet, N’Golo Kante gibi futbolcular Premier Lig’de forma giyemeyebilir.

irleşik Krallık’ta önceki gün “Avrupa Birliği’ndan ayrılalım mı?” referandumu yapıldı, sonuç “evet” çıktı. Bu sonuçlar sadece İngiltere ve dünya siyasetini değil futbolu da etkiledi. 1995 yılında yürürlüğe konan ve AB vatandaşlarını yerli sayan Bosman kurallarından sonra en büyük futbol krizi yaşanıyor. Artık önümüzdeki günlerde hem kulüpler, hem de oyuncular farklı şartlara göre hareket etmek zorunda kalacak. Mevcut Premier Lig kurallarına göre Avrupa Birliği üyesi ülkelerin futbolcuları, ligde forma giymek için çalışma iznine ihtiyaç duymuyor. Ancak krallığın AB’den ayrılması, hem İskoçya’da hem de İngiltere’de bu durumda olan 332 oyuncunun mağdur olması anlamına geliyor.

Çalışma izni alabilmek için ikinci şart ise futbolcuların ülkesindeki durumu ile belirleniyordu. ‘İşçi’ statüsünde olan futbolcuların ülkelerin dünya sıralamasındaki yerine paralel olarak milli olma sayılarına bakılıyordu. Şimdi hem AB vatandaşı olmayan, hem de ikinci ‘milli’ şarta uymayan oyuncuları zor günler bekliyor.

DİMİTRİ PAYET DIŞARI

Bu aşamadan sonra ise ‘kazanılmış hak’ durumunun göze alınması ve 2-3 yıl içinde yeni bir anlaşma yapılarak düzenlenmeler yapılması bekleniyor. Ancak bu düzenlemelerin UEFA tarafından nasıl ve ne zaman yapılacağı belirsizliğini koruyor.

West Ham United’da müthiş bir sezonu geride bırakan Dimitri Payet, mağdur olan futbolcular arasında başı çekiyor. Fransız futbolcunun yanında iki vatandaşı da durumdan etkileniyor. Leicester City’nin orta sahası N’Golo Kante ve Manchester United’ın forveti Antony Martial yeni sezon öncesi ‘çalışma izni’ alamama tahlikesi ile karşı karşıya kaldı. Bu futbolculara ek olarak Francis Coquelin, David de Gea ve Juan Mata’nın da çalışma izni için sıkıntı yaşaması gündemde. Kulüp bazında ise Arsenal’da 8, Aston Villa, Newcastle United ve Watford’da 11, Charlton Athletic’te ise 13 futbolcu bu durumdan etkileniyor.

İSKOÇYA’NIN TAMAMI...

İngiltere Premier Lig, Championship ve İskoçya Birinci Ligi’nde kriterleri karşılayamayan AB üyesi ülkelerden toplam 332 futbolcu var. İngiltere Championship’te mücadele eden 180 futbolcudan sadece 23’ü çalışma vizesi alabilecek durumda bulunurken, İskoçya’da ise 50’den fazla futbolcunun tamamı kriterlere takılıyor. Bilindiği üzere Galler ve Kuzey İrlanda’da ligler gelişmediği için bir sıkıntıları bulunmuyor. Galler’in iki güçlü takımından Swansea Premier Lig'de, Cardiff ise Champinship'te mücadele ediyor.

GARETH BALE DE MAĞDUR

Referandum sonucu, sadece Ada’da oynayan oyuncuları değil Avrupa’nın diğer ülkelerinde oynayan İngiliz oyuncuları da etkiledi. Bunlardan en dikkat çekeni ise Real Madrid’de forma giyen Galli oyuncu Gareth Bale. Bale, İspanya’daki kuralların “Avrupa Birliği pasaportu olmayan 3 oyuncu oynayabilir” şeklinde olması nedeniyle kontenjan dışında kaldı. Bilindiği üzere Eflatun-Beyazlılarda Casemiro, Danilo ve James Rodriguez bu kontenjandan yararlanıyor.

16-06/25/25krr19kante.jpg

STATÜ NASIL İŞLİYOR?

İngiltere’de 1995'te çıkan Bosman kurallarının ardından Avrupa Birliği vatandaşı futbolcular yerli statüsünde sayılıyordu. Milli Takım şartı ise değişiklik gösteriyor. FIFA sıralamasında ilk 10’da yer alan ülkelerden birinin futbolcusu, maçların yüzde 30’unda, 11 ile 20 arasındakilerin yüzde 45, 21 ile 30 sıra arasındakilerin yüzde 60, 31 ile 50 sıra arasındakilerin ise karşılaşmaların yüzde 75’inde forma giymesi isteniyor. Bunlardan birini sağlayanlar çalışma izni alabiliyor.

İNGİLİZ FUTBOLCULARIN ÖNÜ AÇILACAK

Referandumdan sonra İngiltere’nin AB’den çıkışı birkaç ayda olup bitecek bir şey değil. Birçok alanda soru işaretleri var, futbolda bunlardan bir tanesi. Hepsinde bir geçiş süreci yaşanacak. AB vatandaşlarına da hemen bu sezon ilgili kriterleri (milli maç sayısının belli bir yüzdesini oynama) uygulayacaklarını düşünmüyorum ama kısa vadede poundun değer kaybı transferleri güçleştirecektir. Orta ve uzun vadede de İngiliz futbolcuların önü açılırken, özellikle akademilere 18 yaşından küçük oyuncu transferleri çok zorlaşacaktır.

PREMİER LİG’E BÜYÜK DARBE OLUR

Bir sorunun ortaya çıkacağı kesin. Yeni bir düzenleme olacak ama İngiltere Futbol Federasyonu ve İngiliz hükümeti bir yasa çıkaracak ve bu sorunu ortadan kaldıracak.  Aynı şekilde Avrupa Birliği’nden gelen oyunculara da kısıtlama yoktur diye madde koyarlar ve bu durum hallolur. Diğer ülkelerdeki yabancı serbestliğinin, İngilizlerin diğer ülkelere transferinde herhangi bir etkisi olmaz.

AYRICALIK GEREKİYOR

Avrupa Birliği’ne ayrıcalık tanıması gerekiyor yoksa çok büyük sıkıntı çeker Premier Lig. Bu paralar yabancı futbolcular için verildi. Avrupa Birliği pasaportlu futbolculara yasak getirmek Premier Lig’e büyük darbe olur.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN