İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Gara'da 13 şehit verilen operasyondan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutmasına cevap verdi: Sorumlunun sayın Cumhurbaşkanımız olduğunu söylemesi PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan, bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline dönüştürmekten başka bir şey değildir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gara'da şehit edilen 13 kişiyle ilgili yeni açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, Ankara'da 107. Dönem Kaymakamlık Kursu Açılış Programı'nda konuştu. TBMM'de geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Soylu, alıkonulan vatandaşlarımız için HDP'li Pervin Buldan'a ulaştıklarını, Buldan'ın ise kendilerine dönüp "Çocukları biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar" dediğini söylemişti.
"İŞKENCE ETTİLER SONRA DA ÖLDÜRDÜLER"
Bugün terör örgütü PKK'nın şehit ettiği 13 vatandaşımıza ve Gara operasyonuna da değinen Soylu, "Hesabı herkes açık açık konuşsun. Bize karşı farklı bir davranışları olur ölçüsüyle hareket ediyor. Herkesi yakar. bu dünyada da öteki dünyada da. Geçen hafta Gara'da 13 masum insanın kafasına kurşun sıktılar. 6 yıldır ellerinde işkence ettiler. Birilerinin dediği gibi misafir etmediler. Doğrudan işkence ettiler, sonunda da öldürdüler. Üniversitelerde slogan atan devrim devrim diye kafa ütüleyen bayatlamış sol örgütlerden bir tane kınama var mı? yoktur. Olmaz da olamayacak da." dedi.
Soylu, konuşmasına şu ifadelerle devam etti:
"Teröriste terörist diyoruz. Dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar. Öcalan için özgürlük yapan, eylem yapan insana biz ne diyelim. Geçenlerde sırf yalakalık olsun diye yine vekiller sözde tecrit kalksın özgürlük gelsin diye açıklama yapmaya kalktılar. Yapabilirler mi? Yaptırır mıyız? Buna müsaade eder miyiz? O siyasi partiye tepki verdiğimizde bunu diyemezsiniz, 6 milyon insanı temsil ediyor diyorlar. O temsil ettiğin insandan bazıları 537 gündür kapında bekliyor. Hakaret edeceğinize ilgilenseydiniz.
"ENAYİLİK DEVLET ADABI DEĞİLDİR"
Lafa geldi mi dil pabuç, bizim itiraz ettiğimiz konu şudur. Terör örgütü olduğu açık, suç açık. Terörist olmak suçtur. Ama kabahatli biziz. -Mış gibi yapılacak, söylenmeyecek, siyasi nezaketi beklenecek, yok efendim devlet adabı beklenecek. Kimse kusura bakmasın enayilik bir devlet adabı değildir. Hele bu devletin adabı hiç değildir. Biz olayın hemen ardından sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla iki sayın genel başkana gittik. Olayı tüm çerçevesiyle kendimize ait hususları tüm samimiyetimizle, tüm olan bitenin ayrıntısıyla kaçırıldıkları andan katledildikleri ana kadar olan süreci namusumuzla, onurumuzla, devlet adabıyla ifade ettik.
Ortak kaderde, tasada, kıvançta birlikte olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ortaya koyduğumuz bir sorumluluktur. Bu sorunluluk hakikaten olayların çerçevesi içerisinde. Ne kadar nezaket ortaya koymuşsak beklediğimiz de odur. Biz bu dönemin gereklerini yerine getiriyor değiliz, geleceğimize miras bırakıyoruz. Doğru alışkanlıklar, doğru gelenekler. Bu tip dönemlerde polemikleri bir tarafa bırakıp yarına ait bizden sonra geleceklere doğru davranış anlayışını emanet etmek. Hepimiz insanız. Sözümüzde, lafımızda muhakkak eksiğimiz vardır.
"CUMHURBAŞKANI'NI SUÇLAMAK PKK'YI AKLAMAKTIR"
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bizim ardımızdan sanki bu detayları anlatmamışız gibi görüşmeden çıkar çıkmaz grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi, sorumlunun sayın Cumhurbaşkanımızı olduğunu söylemesi PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan, bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline dönüştürmekten başka bir şey değildir. Çok üzüldüğümüzü, yaralandığımızı, anlattıktan sonra metnin bir parçasının bile değişmemiş olduğunu dinlerken üzülerek müşahade ettik. Yaşın büyük olması hata yapılmayacağı anlamını taşımaz. Gelmişiz, anlatmışız, ne kadar sorunuz varsa buyurun cevaplamaya hazırız demişiz. Ondan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak PKK'yı aklamaktır."