Grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, Gelecek Partili Selçuk Özdağ ve gazetecilere düzenlenen peş peşe saldırıların faili olarak gösterilmelerini 'ucuz bir provokasyon taktiği' olarak nitelendirdi. Bahçeli, "Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Bahçeli'nin gündeminde geçtiğimiz haftalarda Ankara'da Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve iki gazeteciye düzenlenen saldırılar vardı.
'HİÇ KİMSE ŞİDDET İHALESİNİ ÜSTÜMÜZE YIKMAYA ÇALIŞMASIN'
Bahçeli, bu saldırıların faili olarak nitelendirilmelerine 'ucuz bir provokasyon taktiği' derken şu sözleri kaydetti:
"Bazı gazeteci ve siyasetçilere yönelik son zamanlarda vasat bulan saldırılarla Milliyetçi-Ülkücü Hareket arasında bağ kurmak zorba ve zorlama bir isnattır. Türk milleti uğruna gözümüzü daldan budaktan esirgemeyiz, bunu da mertçe sahipleniriz. Tarafı olmadığımız bir saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyon taktiğidir. Biz bu tip basit ve bayağı taktiklerin iç yüzünü, arka plandaki sinsi kurguları, masa başında yapılan kanlı planların sahaya taşıma arayışlarını ta 12 Eylül öncesinden beri tanır ve hafızalarımızda saklı tutarız. Hiç kimse şiddet ihalesini üstümüze yıkmaya çalışmasın, aklından dahi geçirmesin."
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bizim siyasetimiz hasbidir, hadimdir, hakidir, havidir, Hakk’ın izinde, hakikatin içindedir. Bizi arayan; çarpık kulislerde, çıkar lobilerinde, çürük mahfillerde, çorak ortamlarda değil Türk milletinin bizatihi varlığında ve vakarında bulacaktır. Nitekim bariz farkımız da budur. Sevdamız millet sesimiz devlettir. Sancağımız Türklük, sedamız vatandır. Geldiğimiz yer belli, varacağımız yer bellidir. Yattığımız toprak belli, üzerinde yükseldiğimiz tarih bellidir. Soyumuz belli, tuttuğumuz bayrak bellidir. Türkoğlu Türk’üz biz, şanımız bellidir.
'KENDİNİ BİLMEZ DENSİZLER NEDENİYLE YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ'
Üç beş kendini bilmezin, beş on densizin karalamasıyla yolumuzdan dönecek değiliz. Kem gözler, kötü sözler, ölü özler boşuna heveslenmesin, Allah’ın inayetiyle surumuzda delik, şuurumuzda gedik açtırmayız. Açarız diyen varsa alnını karışlar, hesabını sorarız. Karanlık emellerini bizim üzerimizden ibra ve icra etmek üzere emre amade şekilde bekleşenler çölde gemi yolu gözleyenler kadar alık, kutupta deve kervanı bekleyenler kadar da ahmaktırlar. Bunlarda akıl ve zeka kepenk indirmiştir. Fazilet ve feraset kontak kapatmıştır.
'BİZ BU OYUNA GELMEYİZ'
Milliyetçi Hareket Partisi’ni şiddet yanlısı göstermek, sokak diline saplanıp kaldığını iddia ve hatta bu yolla ilzam etmek ayıplı ve ahlaksız bir suçlamadır. İnsan sevgimizin sadakasını versek yedi sülalelerine yetecek olan çevrelerin partimizi kavga ve karışıklıkla bir gösterme çabası hayasız bir tuzaktır.
Biz bu tuzağa düşmeyiz, bu oyuna gelmeyiz. Alçakça tezgâhlanmış kara kampanyalara asla teslim olmayız. Hele hele önüne gelenin vurup güç denemesi yapacağı bir kum torbası hiç değiliz. Yumuşak başlı isek de uysal koyun görülemeyiz. Çakallık yapana bozkurt gibi dikiliriz. Bir adım yaklaşana on adımla koşarız. Bir el uzatanı koca bir yürekle kucaklarız. Ancak ülkemize ve ülkülerimize kefen biçen olursa da, o kefeni başlarına geçiririz.
'UCUZ BİR PROVOKASYON TAKTİĞİ'
Bazı gazeteci ve siyasetçilere yönelik son zamanlarda vasat bulan saldırılarla Milliyetçi-Ülkücü Hareket arasında bağ kurmak zorba ve zorlama bir isnattır. Türk milleti uğruna gözümüzü daldan budaktan esirgemeyiz, bunu da mertçe sahipleniriz. Tarafı olmadığımız bir saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyon taktiğidir. Biz bu tip basit ve bayağı taktiklerin iç yüzünü, arka plandaki sinsi kurguları, masa başında yapılan kanlı planların sahaya taşıma arayışlarını ta 12 Eylül öncesinden beri tanır ve hafızalarımızda saklı tutarız. Hiç kimse şiddet ihalesini üstümüze yıkmaya çalışmasın. aklından dahi geçirmesin. Millet nam ve hesabına bir tehdit olursa değil kavga ölümü bile göze alırız.
'GÜNDEME GELMEK İÇİN KENDİLERİNE SALDIRI ORGANİZE EDENLER...'
Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler veya sudan sebeplerle ve kişisel anlaşmazlıklarla husumet çemberine sıkışanlar, tavsiyem odur ki, suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması, sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip “Bana saldırdılar” çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır. Film setlerinde görülebilecek bu numaralar eskimiş, alıcısı da kalmamıştır.
ABD’deki Başkanlık makamının devir-teslim dönemine isabet eden bir süreçte Serok Ahmet’in telaşla harekete geçmesi, bu şahsın propaganda makinesi haline gelen sözde gazetenin istismarla yoğrulmuş haberleri, üstelik malum saldırıların gerçekleşme zamanlaması dikkatle analiz edilmesi gereken bir kurguya delalettir.
'BOĞAZİÇİ'NDEKİ EYLEMLER BİR PROVO NİTELİĞİNDE'
Erken seçim zorlamasıyla birlikte CHP ve İP’in “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmalarında son aşamaya gelmeleri, kaldı ki, dış tazyikin momentiyle en son Rusya’daki gibi bir krizin doğması yönünde hazırlıkların ikmal ve ihtimali hafife alınmaması gereken tehlike sinyalleri arasındadır.
Bu kapsamda, Boğaziçi Üniversite’sinde 24 gündür süregelen eylemler bize göre bir prova niteliği taşımaktadır. Salgınla kıyasıya mücadele edilen, mecburiyetten sokağa çıkma kısıtlamasına gerek duyulan ülkemizde, özellikle konjoktürel ekonomik sorunlardan sokak hareketi çıkarmak için çırpınan işbirlikçilerin varlığı da bilinen bir gerçektir.
DAVUTOĞLU'NA SERT SÖZLER
Devri iktidarı bereketsizliğin ve belaların kol gezdiği bir döneme tekabül eden Kobani müdavimi, canlı bombaların cirit atmasına Başbakan sıfatıyla göz yumduğu sabit olan Serok Ahmet’in MHP düşmanlığı rastlantı değildir. Her karışıklığın altında parmak izi bulunan Serokun konuşmaya ne hakkı ne de haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Şayet koalisyon hükümeti kurmak amacıyla bize geldiğinde söylediklerini açıklamış olsaydık insan içine çıkacak yüzü olmaz, hali kalmazdı. Serok Ahmet sufleyi aldığı yerlerle bağlantısını ve menfaat ilişkisini derhal gözden geçirmelidir. Kimlerin dolduruşuna geldiği, kimlere teşrifatçılık yaptığı malumumuzdur. Rüyasında Hegel ile sohbet edeceğine, bir an önce ayağa kalkıp icazetli siyasetini sonlandırmalı, kendine çeki düzen vermelidir. Gelecekte küçük bir ayrıntı olarak hatırlanacağını da aklından çıkarmamalıdır.
'TUHAF BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ'
Şaka bir yana, tuhaf bir dönemden geçiyoruz: Tuşsuz telefonlar, kulpsuz kapılar, duygusuz ilişkiler, vicdansız insanlar yaygınlaşıyor.
HDP'NİN KAPATILMASI TARTIŞMALARI
CHP Genel Başkanı, şiddetten rahatsızsa, İP’in başındaki kişi de şiddetle arasına mesafe koymuş ise öncelikle katile katil, caniye cani, teröriste terörist demesini öğrenmelidirler. HDP’yle ittifak kuranların, terörist Demirtaş’a güzellemeler yapan gafillerin şiddetten rahatsızlıkları hem tutarsızlık hem de garip bir çelişkidir.
HDP’nin Esenyurt ilçe binasındaki dehşet verici görüntüler bize göre malumun bir kez daha ilanı ve ifşasıdır. Aynısıyla hücre evi olan parti binası PKK’nın şehirdeki sığınağı, teröristlerin barınağı haline dönüştürülmüştür. HDP, bir siyasi parti dışında ne varsa odur. Nitekim HDP’nin ön kapısından giren arka kapısından Kandil’e çıkmaktadır. İstanbul’un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? YPG’nin iğrenç afişlerini asmak, PKK’nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır?
'HDP DEMEK KUNDAĞA SARILI BEBEKLERİMİZE ÖLÜM DEMEK'
HDP’yi savunmak Türkiye’nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır. Asıl demokrasi düşmanı, asıl özgürlük düşmanı, asıl insanlık düşmanı Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kolkola girenler, polislerimize pusu kuranlarla yanak yanağa verenlerdir. HDP demek PKK demektir. HDP demek ihanet demektir. HDP demek kundağa sarılı bebeklerimize ölüm demektir. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame tahlil ve tetkik edildiğinde, HDP’nin kapatılması hususunda somut delil ve belgeler bütünüyle görülebilecektir. Sırf bu iddianameye bakan bir hukuk insanı bile HDP’nin kapatılmasıyla ilgili akut bir ihtiyaç olan soruşturmayı açabilecektir. Bizim parti kapatılmasıyla ilgili görüşlerimiz esasen çok açıktır.
'TERÖRİSTLERE CİCİ ÇOCUK MUAMELESİ YAPACAK KADAR...'
CHP, HDP, İP ve diğerlerinin bu saldırganlığa refakat ettiği, hatta yardım ve yataklıkta bulunduğu hazin ve hüsran verici bir gerçektir. CHP’ye göre terörist Demirtaş serbest bırakılmalıdır. İYİ Parti’ye göre de terörist Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır. Kanaatimiz odur ki, teröriste terörist diyemeyen işlenmiş suçlara potansiyel ortaktır. MHP’ye şiddet yaftası vurmak için kuyruğa girenler, teröristlere cici çocuk muamelesi yapacak kadar gayri milliliğe savrulmuşlardır.
ABD KONGRESİNE BASKIN
Bize göre, ABD Kongresi’ne yapılan 6 Ocak baskını tökezleyen hegemonyanın deşifresi, bir dönemin bitişinin resmi, yeni bir dönemin miladının remzidir. Göreve gelen ABD yönetiminin stratejik, diplomatik ve siyasi maksatları ne olursa olsun, hiçbir şey eskisi olmayacaktır. Türkiye’ye sözde stratejik ortak diyen müstakbel dışişleri bakanının açıkladığı görüşlerinin bizim nazarımızda herhangi bir kıymeti harbiyesi yoktur. B
izimle sözde ortak olanların, terör örgütleriyle özde dostluk kurması insanlık vicdanının, on yıllarca devam edegelen müttefiklik hukukunun esasen ne kadar içi boş ve ham bir hayal olduğunu göstermektedir. Devletler arasında kalıcı dostluk veya düşmanlıktan bahsetmek mantıksızlıktır. Hiçbir ülkeye ille de bizi sevin demiyoruz, en azından çıkarlarımıza ve egemenlik haklarımıza hürmet etmelerini bekliyoruz.
Yeni ABD Başkanı’nın akıl sağlığını yitiren Trump’ın hatalarını tekrar etmemesi, iki devlet arasında ittifak hukukuna, yapıcı ve iyi niyetli ilişkilere destek vermesi samimi dileğimizdir."