Karantinada Sekiz Gün

Ziyahan Albeniz

Dünyamız zor günlerden geçiyor. Afrika'da kanat çırpan bir kelebeğin batıda fırtına yarattığı; Asya'da yarasa yiyen bir Çinli'nin bütün bir insanlığın metabolizmasında yarattığı anomaliyi hissettiğimiz bir çağdayız.

Dünyamız zor günlerden geçiyor. Afrika'da kanat çırpan bir kelebeğin batıda fırtına yarattığı; Asya'da yarasa yiyen bir Çinli'nin bütün bir insanlığın metabolizmasında yarattığı anomaliyi hissettiğimiz bir çağdayız.

Maalesef ben bu tuhaf günleri memleketten uzakta, Akdeniz'in ortasında bir balık biçemiyle serilen küçük bir adada ailemle birlikte geçiyorum; üstelik karantina altında.

Çok şükür bu bir ev karantinası. Fakat 14 günlük, zaruri bir karantina. Üstelik karantina kurallarına uymazsak deport edilme, çalışma iznimizin iptal edilmesi ve kişi başına günlük 3 bin euroluk bir de para cezası söz konusu.

Malta bu kararı öncelikle vakaların yoğun olarak seyrettiği İspanya, Fransa, İtalya, Almanya ve İsviçre olmak üzere 5 ülkeden yapılan girişler için uyguladı. 13 Mart'dan itibaren de bu karar tüm ülkeleri kapsayacak şekilde genişletildi. Aslında bu karara Türkiye halkı çok da yabancı değil, zira ilk günden bu yana sağlık bakanı Koca'nın da belirttiği gibi 14 gün evde self-karantinada kalmak epey önem arz ediyor.

Türkiye'de öyle sanıyorum ki karantinayı delmenin yani bu zaruri self karantinayı delmenin bir müeyyidesi yok; yahut yeni yeni uygulamanın para cezası mevcut. Malta'da ise yukarıda da arz ettiğim gibi epey ağır sonuçları olabiliyor.

Çalıştığım şirket uzaktan çalışma kararı aldığı için iş konusunda bir sıkıntı yaşamadım. Öte yandan 4 yıl uzaktan yani remote çalışmış biri olarak da bu süreç için epey antremanlı sayılırım.

Malta'da self karantina için bir yardım hattı kurulmuş durumda. Evden çıkması yasaklanmış birinin ilk aklına yaşamın idamesi için zaruri ihtiyaçların karşılanması geliyor. Bu destek hattını arayarak yemek ve diğer tüketim maddelerinin evinize getirilmesini talep edebiliyorsunuz. Keza karantinada iken Allah muhafaza, bir sağlık problemi yaşanırsa yine aynı yardım hattı üzerinden eve sağlık hizmeti talep edebiliyorsunuz.

Bu virüs dünyada pek çok alışkanlığı değiştirecek; olmaz denilenleri olduracak gibi.

Eğitim mesela. Son 500 yılda her şey değiştiği halde eğitim modelimiz değişmedi. En devrimci olması gereken eğitim alanı, değişime en fazla direnç gösteren alan oldu. Fakat bugünlerde herkes uzaktan eğitimi konşuyor. Ne kadar hızlı adapte olduğumuzu görebiliyor musunuz? Aslında sürpriz değil; çünkü bu devrim için gerekli bütün altyapı hizmetleri çok uzun bir süredir aktif olarak kullanılıyor. Bu konuyu daha önce yine bu köşede, Dünya Okulu başlıklı yazımda Khan Akademi örneği üzerinden dile getirmiştim.

Bürokrasi ve yönetim kademelerindeki sertlik de bu vesile ile buhar olacak gibi. Malta'nın turizm bakanı karantina altında. Fakat evinden de olsa internetin sunduğu imkânlarla görevine devam edebiliyor. Almanya şansölyesi Merkel Hanım da ev karantinasına girdiği göre çevrimiçi kabine toplantıları, meclis oturumlarının eli kulağındadır.

Bugün Malta'nın en önemli gazetelerinden biri olan Times of Malta'ya verdiği mülakatta sağlık bakanı Fierna şu itirafta bulundu: Bakanlar olarak ayda birkaç kez Brüksel'da toplanıyorduk. Bu hem zaman hem de maddi kayıp anlamına geliyor. Fakat korona virüs salgını dolayısıyla bu oturumları telekonferanslar şeklinde yapıyoruz. Epey de iyi oluyor. Hem zamandan hem de paradan tasarruf sağlayacağız.

Malta'da okullar ikinci bir emre kadar tatil edildi. Bizdeki Fatih Projesi'ne benzer şekilde (o işin akıbeti ne oldu maalesef bilmiyorum.) çocuklara verilen tabletler üzerinden eğitim aksamadan devam ediyor. Karantina günlerinde bu tarz olayları inceleyerek ben de yeni şeyler öğreniyorum.

Malta'da bu salgın dolayısıyla insanoğlu olarak bizim iş tempomuz bozulsa da hayatın ritmi normale dönmüş gibi. Sadece bir ay içerisinde hava kirliliği yüzde 70 azalmış durumda. Keza İtalya'dan da benzer haberler geliyor.

Bu felakat hepimize çok şeyler öğretecek.

Dünya yepyeni şeylere gebe! Geçen gün tevafuk oldu, Avrupa'daki tüm radyoların spontane bir biçimde You will never walk alone şarkısını çaldıklarını öğrendim. Asla yalnız yürümeyeceksin şarkısı. Tam da bu dönemdeki ruh halimizi yansıtıyor.

İnsanlık bu beladan tek başına kurtulamayacak. Zenginler, gelişmiş ülkeler herkes elindeki imkânları diğerleri ile paylaşacak ve bu büyük belayı inşaallah başımızdan savacağız.

Toptan yok olmak istemiyorsak büyük bir aile olduğumuzun farkına varıp imkanlarımızı paylaşacağız ve dayanışacağız.

Minimal yaşamayı, büyük bir aile olduğumuzu ve mutlaka ve mutlaka elimizdeki imkânları başkalarıyla paylaşmadan gerçekten tekrar kurtuluşa erişemeyeceğimizi anlıyoruz.

Karantina günlerinde gençken çok duyduğum hatta haykırdığım bir slogan da kulaklarımda, kalbimde çınlıyor:

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.