"Starbucks'tan her gün bir kahveye 10 lira veren ama takip ettiği yayın organına 1 lira vermek ismeyen kitle bağımsız/özgür medya istiyor. Nasıl olacak bu iş?"
Doğan Medya'nın Nisan 2018'de kesinleşen satışıyla beraber zirveye çıkan medyadaki "tek seslilik" eleştirilerinden biraz önce Twitter'dan paylaşılan bu mesaj bir farkındalığı da beraberinde getirdi.
Mesajın sahibi Kerim Karakaya.
Kendisi de bir basın çalışanı olan Karakaya'nın bu paylaşımı üç bin üç yüz elli altı beğeni ve dokuz yüz otuz altı paylaşım aldı. RT diyeyim gençler anlayacaklar.
Tepkiler de endişeler de haksız değil. Giderek tektipleşen yayın kuşakları, günde sadece bir saat gündem ile yetinip, prime time'da izleyiciye kakalayabildikleri kadar dizi kakalayıp, televizyon başında hem gerçek hem de mecaz anlamlarıyla izleyici uyutma niyetindeler.
Bu işten yaka silkenler 90'ların Televizyonunu Öldür kampanyalarını hatırlatacak şekilde, televizyonlarını öldürmeseler de power off moduna almayı seçiyorlar. Evlenme arifesindeki pek çok gencin televizyon aletini çeyiz kaleminden saymadıklarını, evlerine dahi sokmadıklarını görüyorum. İsabet.
Fark şu ki Televizyonunu Öldür tepkileri "aptal kutusunun" yerine sosyal yardımlaşmayı ve aktiviteyi koyuyordu, bugün ise sosyal medya ile yeni medya ile ikâme ediyoruz.
Ne ki bu yeni medya?
Günümüz teknolojilerinin tüm olanaklarını kullanan bir yayıncılık türü. Geleneksel medyanın kısıtlı olan etkileşiminin, çağın küçük ama fevkalade yetenekli cihaz ve teknolojileri ile arttığı yepyeni bir mecra.
Periscope, Youtube, Twitch...
Bu sayede 10 yaşında küçük bir kız çocuğu, Janna Jihad, bile "Amacım ileride gazeteci olmaktı. Arkadaşım Mustafa öldürüldü, amcam Rüştü öldürüldü, diğer arkadaşlarım yaralandı. Bütün bunlar olurken burada hiç gazeteci yoktu. Olan onca şey haberleştirilmiyordu. Ben de kendi kendime neden şimdi gazeteci olup bütün dünyaya Filistinli bir çocuk olarak mesajımı göndermiyorum ki diye düşündüm." diyerek sessizlik perdesini yırtabiliyor.
Bu işin en güzel tarafı, medya kartelleri kendileri çalıp söylerken çoğunlukla işine son verilen gazetecilerin bu yol ile kendilerine bir soluk borusu açabilmeleri.
Örneğin Ruşen Çakır. 2014'ten 2016 yılına dek yazdığı Habertürk'den çıkartıldığında Medyascope'u kurdu. İyi de etti. Kendi özgün çizgisi ile yayınlarına devam eden Çakır Medyascope'da her gün gündemi yorumlamaya devam ediyor. Ben şahsen keyifle izliyorum.
2017 yılında Medyascope.tv Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Fransız televizyon kanalı TV5 – Monde tarafından verilen Basın Özgürlüğü Ödülü’nün medya kategorisinde sahibi oldu. Neden mi? Haydi Medyascope'un dilinden söyleyelim "Çünkü özgür..."
Yine Doğan Medya'da işten çıkartılan gazetecilerden biri olan İrfan Değirmenci. Periscope ve Youtube üzerinden haftaiçi her akşam 21'de "Akşam Baskısı" ile gündemi yorumlamaya devam ediyor. Mesai bitimlerinin 18.00 - 18.30 arasında değiştiği, evden işe işten eve gidiş gelişlerin en az bir buçuk saat sürdüğü İstanbul gibi bir metropolde yayın saati gayet makul. Belli ki severek takip eden sadece ben değilim, beğeni sayısı 7 milyon, takipçisi sayısı 124 binlere ulaşmış.
Peki bu gazeteciler ne yer ne içer? Geçimlerini nasıl sağlarlar?
İşte şimdi 2013 yılında kurulan Patreon'dan söz etme zamanı.
Patreon, patron demek, içerik üreticilerini fonlamaya imkân veren çevrimiçi bir platform. Beğendiğiniz blog yazarını, Youtuber'ı, podcasterı, sunucuyu platform üzerinden fonlayabilir, böylece sevdiğiniz yayıncıların, sanatçıların, yazarların çalışmalarının devamlılığını sağlayabilirsiniz.
Sevdiğiniz içerik üreticilerini fonlamanız için Patreon size iki opsiyon sunuyor. İlk seçenekte her yeni üretilen içerik için belirttiğiniz miktar tutarınca bağışta bulunabiliyorsunuz. Örneğin sevdiğim Youtuber'ın her yeni yayınında helalinden 1 dolar bağışlamak istiyorum, diyebilirsiniz. Yahut nelere para vermiyoruz ki, basın özgürlüğü için her ay 5 dolarım feda olsun diyebilirsiniz. Böylece içerik üreticisine her ay düzenli olarak, belirttiğiniz kredi kartı ya da Paypal hesabından 5 dolarlık bir ödeme yapılacak.
Bu rakamları arttırabilmeniz mümkün. Gönlünüzden ne koparsa.
Maalesef ödemeleri dolar ile yapıyorsunuz. Üstelik Patreon'un Türkçe dil desteği de yok.
İyi haber, Patreon'da aylık bağış hedefini 5 bin dolar olarak belirleyen Medyascope şimdiden bu hedefini yarılamış gözüküyor. Aylık iki bin beş yüz altmış altı dolar ile bugünkü kur üzerinden 16 bin küsür TL kazanıyor diyebiliriz. Emeklerinin yanında belki esamesi okunmaz ama akmasa da damlar.
İrfan Değirmenci'nin Patreon hesabı ise üç yüz küsür izleyici tarafından bağışlarla desteklenmiş.
Bob Marley üstad, sıra sende:
"Ne kadar güçlü olduğunu asla bilemezsin, ta ki tek çaren güçlü kalmak olana kadar. Daha oraya gelmemişizdir bir ihtimal."