Taliban’ın ilerleyişiyle birlikte Afganistan’dan kaçarak İran üzerinden kaçak yollarla Türkiye’ye giren mülteciler yeniden gündeme geldi.
Yeniden çünkü savaştan ve istikrarsızlıktan kaçan Afgan gençlerin Batı’ya yürüyüşü uzun yıllardır sürüyor.
Öylesine bir laf değil “Batı’ya yürüyüş”. Sahiden yürüyorlar. Dağları aşıyorlar. Pek çoğu yollarda ölüyor. O çok merak edilen “neden kadınlar, çocuklar değil sadece genç Afgan erkekler Taliban’dan kaçıp Türkiye’ye geliyor” sorusunun cevabı da bu kadar basit: Bu tehlikeli maceraya sadece onların nefesi yettiği için...
Üç yıl önce bu köşede Ağrı Dağı’nı aşıp Türkiye’ye giren, sonra yol kenarlarından yürüyerek Türkiye’ye dağılan Afgan mültecileri yazmıştık.
https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/bir-fotograf-karesinin-hikayesi-6564
Ama bu kez öfke büyük. “Türkiye yol geçen hanına döndü” diyenler, birkaç kriminal olayı hatırlatanlar...
Tepkileri artıran görüntülerden biri Ankara-Niğde otobanında bir sürücü tarafından çekildi.
Görüntülerde yol ortasında duran bir tırın dorsesinden inen 100’e yakın göçmen kıraç arazide tepeye doğru tırmanırken görünüyor.
https://twitter.com/srkntnyldz/status/1416312630478790660?s=20
Otobüs durağa gelmiş de inmişler gibi sakinler.
Eğer videoya çekilmese kimsenin haber olmayacak, bu olaya gelen tepkiler üzerine Niğde Valiliği, göçmenlerin bir kısmının yakalandığını duyurdu.
Valilik açıklaması şöyle:
“16.07.2021 günü ilimiz Ankara -Niğde Otoyolu Hasaköy Mevkii civarında yaklaşık “100” düzensiz göçmenin bulunduğu ihbarı üzerine ilimiz Jandarma Komutanlığı görevlilerince söz konusu şahıslara yönelik yakalama çalışmalarına başlanılmıştır.
Şu ana kadar “74” düzensiz göçmen yakalanmış ve işlemleri İl Göç İdaresi Müdürlüğümüzce sürdürülmektedir.
Arazide ve çevre köylerde olduğu değerlendirilen geri kalan düzensiz göçmenleri yakalama çalışmaları devam etmektedir.”
Peki, Afgan asıllı oldukları tespit edilen yaklaşık yüz göçmenin Niğde’de ne işi vardı?
Eğer bir vatandaş tarafından görüntülenmeseydi kimsenin ruhu duymayacak tır neden orada durmuştu ve sanki inecekleri durağa gelmiş gibi mülteciler neden telaşa kapılmadan sakin sakin tepeyi tırmanmaya başlamışlardı?
Açıklamada bu soruların cevabı şu cümlede saklı:
“Arazide ve çevre köylerde olduğu değerlendirilen geri kalan düzensiz göçmenleri yakalama çalışmaları devam etmektedir.”
Afganistan’dan Niğde’ye gelmiş genç erkek mülteciler nasıl olup da çevre köylerde olabilirler?
Bu sorunun cevabı için Google’a tırın durduğu yerin adını yazıyoruz: Hasaköy.
Tır şoförünün göçmenleri indirdiği nokta burası.
Hasaköy, Niğde merkeze bağlı 1800 nüfuslu büyük bir köy.
Köyün eski adı Sasima. Çok da eski adı değil, bu yüzyılın başına kadar burası bir Rum köyüymüş. Köyde 150 yıllık sapasağlam Azize Makrina Kilisesi, ruhban okulu ve Rum mezarlığı var.
Daha sonra köye çoğu mübadele sırasında olmak üzere Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan’dan muhacirler yerleştirilmiş. Köyün adı da Hasaköy olmuş. Civardaki köylerin hikayesi de aynı.
Yani bu bölgeye savaştan kaçıp gelen ilk göçmenler Afganlar değil.
Ama herhalde bu tarihi bildikleri için bu mevkide tırdan inmediler.
Hasaköy diye internette aratınca karşınıza hayvan çiftlikleri çıkıyor.
https://www.instagram.com/hocaogullari_ciftligi/
Yakınlarda çok sayıda süt ürünü tesisi var.
Yani burası hayvancılık yapılan bir yer.
Ama Türkiye’de hayvancılık yapanların uzun süredir büyük bir sıkıntısı var: Çoban bulamıyorlar.
Gelin bunu 270 bin üyesi olan Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik’ten dinleyelim.
Çelik, geçen yıl Niğde’ye gelerek Niğde İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şuayip Demirkol’u makamında ziyaret etmiş, hayvancıların bu derdini ve bu derdin çözümünü şöyle anlatmış:
‘‘Bu sektörün şaha kaldırabilmek için çoban eksikliğini gidermemiz gerekiyor. Çoban sorunu çözülürse yasal sınırlar çerçevesinde Afgan çobanlarda çalıştırılması konusunda çalışmasına izin ve olanak sağlanırsa çobanlık sıkıntısı çözülecektir. Türkiye’de hayal edemediğin kadar insan da hayvan yetiştiriciliği yapacaktır.”
https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/yerli-coban-sikintisi-afganlara-istihdam-sagladi-349060.html
Türkiye’deki küçükbaş hayvancılık sektörünün başındaki Nihat Çelik, aslında uzun süredir bunu söylüyor. Daha önce de “150 bin çoban açığımız var, Afgan çoban ithal istiyoruz” demişti.
“İçişleri Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı Türkiye'nin çoban açığını kapatmak için 'Afgan çoban' formülü üzerinde çalışıyor. Türkiye'de çoban sorunu çözülmeden, küçükbaş hayvan sektörünün sorunları çözülemez. İnsanlar hayvancılık yapmak istiyor ama çoban konusunda dertli. Meralarımız, coğrafyamız ve iklim şartlarımız yeterli olmasına karşın çoban bulamadığımız için hayvancılık yapamıyoruz. Hali hazırda 150 bin çoban açığımız var. Bunun için Afgan çoban ithal etmek istiyoruz."
https://www.nihatcelik.com.tr/haberler.835.50-BIN-COBAN-ACI%C4%9EINA-AFGAN-COZ%C3%9CM%C3%9C
Ama bu açıklama iki sene önceye ait.
2021 yılının Mart ayında yaptığı bir açıklamada çoban sayısını düşürmüş, çünkü bu iki yılda çok sayıda Afgan göçmen çoban olarak istihdam edildiler:
“Türkiye’nin küçükbaş varlığı 54 milyona ulaştı. Şu an 270 bin çobanımız var. Kısa vadede 50 bin çoban istihdamı daha sağlanmalı. Soruna kısa vadede çözüm olması bakımından Afgan çobanlardan yararlanmak gerekir. Ancak yetiştiricilerin, Afgan çobanlara ilişkin izin taleplerinin yanı sıra çekinceleri de var. Bu izin sadece çobanlıkla sınırlandırılmalı. Çobanlık dışında başka bir iş yapmamalılar çünkü yüzlerce işsiz gencimiz bulunuyor.”
Küçükbaş hayvancılık birliği başkanının Afgan göçmenler hakkında konuşurken ki dili neredeyse 18. yüzyılda Kaliforniyalı bir plantasyon sahibi kadar rahat.
Onları “ithal etmekten” bahsediyor ama ucuz işçilik konusunda da biraz kıskanç. Afgan işçilerin sadece çoban olmasını istiyor. Garson, kaportacı, tekstil işçisi olmalarına karşı.
Çünkü Afganlardan herkes çok memnun.
Bunu da 2018 yılında Niğde’nin komşusu Aksaray’da yapılmış bir haberden okuyalım:
“Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’da yerli çoban bulamayan üreticiler, Afganistanlı çobanlarla çalışıyor. 3 ile 5 bin TL arasında maaş artı sigorta, ayrıca yiyecek, içecek ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına rağmen yerli çoban bulamayan üreticiler, kapılarını Afganistanlılara açtı. Çobanlık mesleğinin hayvancılık sektörünün olmazsa olmazı, vazgeçilmezi olduğuna dikkat çeken Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, "Hem ilimizde hem ülkemizde gerçekten ciddi bir çoban sıkıntısı yaşanıyor. Yeni nesil çobanlık yapmak istemiyor. Şu anda kendi milletimizden çobanlık yapanlar 60-70 yaşlarında. Onlar da bu işi bıraktıktan sonra gerçekten yerli vatandaşlarımızdan çoban bulamayacağız. Onun yerine Afganistan’dan göçen Özbek kardeşlerimiz bu işe soyundular. Özellikle büyükbaş işletmelerinde yoğun olarak çalışıyorlardı. Şimdi küçükbaş işletmelerde de hayvanlarımızı meralarda otlatmak için Afganlı kardeşlerimizi kullanıyoruz. Türk insanının ekonomik seviyesinin iyileşmesi ve köylerde yaşamamak istememesi, şehirlere göçün artması bu sektörün yapılmamasının en önemli etkenlerinden bir tanesi. 3-4 bin lira maaş almasına rağmen bu işi yapmak istemiyorlar. Herkes çocuğunu okutmak, mühendis olsun, avukat olsun, doktor olsun istiyor. Eğer okutamazsa da ‘meslek sahibi olsun’ diyor. Ama hiç kimse çocuğunun çoban olmasını istemiyor" dedi.
Afganistanlıların severek, isteyerek ve özverili bir şekilde çobanlık mesleğini icra ettiklerine değinen Aktürk, "Afganistan’dan göç eden Özbek kardeşlerimiz, Afgan diyoruz ama bunlar Özbek kökenli, çok daha uyumlu, çok daha mütevazi. Bu işi de biliyorlar, yapıyorlar. Çünkü Türk milletinin genlerinde çobanlık var. Biz Anadolu’nun düzlüklerine Orta Asya’dan koyunlarla, keçilerle geldik. Bunlar da Orta Asya’dan geldiler. Bu işi zaten orada da yapıyorlardı. Severek, isteyerek yapıyorlar, uyumlu da çalışıyorlar. Bizim insanımız da misafirperverdir. Hem maaşlarını düzgün ödüyorlar. Barınmalarını temin ediyorlar, yiyecek içeceklerini veriyorlar. Herkes memnun" diye konuştu.” Afganistanlı işçilerin çalışma problemi olduğunun altını çizen Aktürk, bu sorunun sektör için giderilmesi ve bir çözüm üretilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu kardeşlerimizin çalışma izinleri noktasında sıkıntılar var. Bunların giderilmesi lazım. Eğer çalışma izinleri noktasında sıkıntılar çözülmezse bu iş bizi de etkileyecek. Özellikle küçükbaş hayvan yetiştiricisini çok ciddi anlamda etkileyecek. Suriye’den gelen misafirlerimiz de var. Onlardan da ufak tefek olsa çobanlık mesleğine başlayanlar oldu. Bir şekilde bu işi sürdürmek istiyoruz. Çobanlık mesleğinin devamı için de inşallah bu kardeşlerimizin önü açılır diye düşünüyorum" dedi.”
https://www.posta.com.tr/aksaray-da-4-bin-lira-maasla-coban-bulamiyorlar-1378545
Aksaray damızlık birliği başkanının bu duası kabul olmuş gözüküyor.
Afganların önü açıldı.
Bugün Türkiye’nin her yerinde Afgan gençler çobanlık yapıyor.
Hatta çoban arayanların tercih nedeni Afganlık.
Bunu görmek için Ziraat sitelerinde, Sahibinden.com gibi adreslerde biraz gezmek yeterli.
Sahibinden.com’da çoban arayanların verdiği son 162 ilandan bazı örnekler şöyle:
“Silivri: Merada inek otlatacak Afganistan, Türkmenistan eleman arıyorum 1500 tl yeme içme bide ait sigara özel eşyalar ona aittir.”
“Çanakkale Ezine: Afgan veya Türkmenistanlı çoban aranıyor.”
“Kahramanmaraş Nurhak: Sürü küçükbaş hayvanlardan oluşmaktadır. Yabancı uyruklu Afgan vs. tercihimizdir ama zorunlu değildir.”
“Edirne Havza: Yabancı çoban aranıyor 3000 tl maaş.”
“Şile: 50 büyükbaş hayvan olan çiftliğe Afganistan ve Türkmen yabancı aranmaktadır.”
“Çorum İskilip: Afganistanlı işçi alınacaktır.”
“Kırıkkale Keskin: işten anlayan bekar eleman aranıyor. Afganlı veya Türk fark etmez.”
“İzmir Karaburun: Çoban aranıyor tercihen afgan.”
“Kahramanmaraş Göksun: 2 kişi ile birlikte güdecek küçükbaş Afgan çoban arıyoruz.”
“Ankara Gölbaşı: 150 koyun güdecek Afgan çoban aranıyor.”
“Konya: Kalacak yer yeme içme dahil Özbek Afgan 100 koyuna bakacak acil çoban arıyorum.”
“Slm arkadaşlar 28 dana ve 120 koyun koç kapalı besi için çoban aranıyor, Türkçe bilmesi önemli değil. İstanbul Büyükçekmece.”
Afganların neden tercih edildiğini, sadece Afgan çoban ilanları için kurulmuş bir forumdan okuyalım:
“Afgan göçmenlerin ülkemize gelmesi ile birlikte ise çoban arıyorum ama nasıl bulurum sorunu kesinlik ile ortadan kalkmıştır. Gerçi sınır kapıların açılması ile birlikte bir kısmı ülke dışına çıkmak istedi ama şuan halen ülkemizde hayvancılık için çobanlık yapacak kadar ciddi sayıda Afgan sığınmacı vardır. Peki Afgan yada diğer Suriyeli ile Özbek çoban arıyorum diyenler için maliyet oranları ne kadar? İşte sizler için Afgan çobanların sizlere olan maliyet miktarı.
-Afganların çoğu sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları yoktur. Dolayısı ile diğer çobanlara yapacağınız sigara masraflarını Afgan çobanlar için yapmazsınız.
-Afgan çobanlar sizlere herhangi bir ulaşım masrafı çıkarmaz. Belirleyeceğiniz herhangi bir göz odada kesinlik ile sıkıntısız bir şekilde konaklama yapacaktır.
-Maaşlarını çoğunluk ile aylık alırlar. Aylık ise büyük yada küçükbaş hiç fark etmeksizin 2.000 TL den başlamaktadır. Bu sürü sahibin inisiyatifine ve Afgan çobanın işe olan ilgisine göre 4.000 TL kadar çıktığı görülmüştür.
-Bu masrafların haricinde size en fazla bir ayda 100 kontur masrafı olacaktır. Bence koyun yada büyükbaş için Afgan çoban arıyorsanız kesinlik ile en doğrusunu yapıyorsunuz. Afgan çoban bulmak için ise yapmanız gereken tek şey bize ilan bırakmanız olacaktır. Gün içerisinde bıraktığınız ilanı yayına alacağımızdan hiç şüpheniz olmasın.”
İşte bu yüzden tır Ankara-Niğde otobanında o noktada durdu, Afganlar işe gelmiş gibi tırdan indiler ve bu yüzden bazı Afgan mülteciler hızlıca köylere dağıldı.
Bugünlerde Türkiye’ye kaçak yollardan giren diğer Afgan gençleri de benzer bir akıbet bekliyor.
Türkiye’ye kaçak yoldan girişleri milliyetçi öfke nöbetlerine neden olacak ama bir süre sonra ilanlarda aranan elamana dönüşecekler.
Sadece artık kimsenin yapmadığı çobanlıkta değil, artık kimsenin yapmak istemediği ya da yapmak için en azından asgari ücret istediği başka pek çok iş kolunda da...
Görmediğimiz lokantaların mutfaklarında, alışveriş yaptığımız dükkanların depolarında çalışacaklar.
Ama ne tuhaf ki anketlere bakılırsa parti ayrımsız, halkımız göçmenlerin ülkelerine gönderilmesini istiyor.
Bu anketleri gören siyasiler de basıyor göçmen düşmanlığının gazına...
Artık pek çoğu 10 yıldır Türkiye’de yaşayan, çocuklukları, ilk gençlikleri Türkiye’de geçmiş, iş güç sahibi olmuş beş milyon insanı ülkelerine geri gönderme sözü veriyorlar.
Bu kadar büyük bir insan kitlesini harap olmuş, düşman olarak görüldükleri bir ülkeye geri dönmeye nasıl razı edebileceklerinin bir açıklaması da yok.
Rızaları dışında geri göndereceklerse tarihte bunun pek iyi hatırlanan bir örneği olmadığının herhalde farkındadırlar.
Stalin’in Kırım Tatarları sürgünü, İdi Amin’in Uganda’dan Hintlileri kovmasıyla aynı sayfalarda anılacak bir insanlık trajedisi olur bu.
Ama galiba halkımız da siyaseten mültecilere karşı ama işlerine yarayan mültecilerin ülkelerine geri dönmesine herhalde izin vermez.
Hayvanlarını otlatan Afgan çobanların, lokantalarında, tekstil atölyelerinde, sanayi sitelerinde, evde bakım işyerlerinde başkasının çalışmayacağı koşullarda ve ücrete çalışan Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmesini kim ister?
Neyse ki Afganlar, Suriyeliler bu ikiyüzlülüğün farkına varacak kadar Türkçe bilmiyor.
Fark etseler bile bütün bunları dert etmeyecek kadar çaresizler...