Fatih Altaylı depolamalı RES/GES ön lisans başvurularında yapılan 6 milyar dolarlık vurgunu yazdı.
Ben de bu yazıdan hareketle bu lisanslar için geçerli olan tarife ile 4 Kasım 2024 tarihinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) ilana çıktığı RES/GES ihalelerindeki tarifeleri karşılaştırdım.
Depolamalı ön lisanslardaki 30 yıl boyunca yapılacak ödemenin 56,7 milyar dolar daha yüksek olduğunu yazdım.
Altaylı kendisinin YouTube programına davet etti ve bunu orada da söyledim. (7/12/2024)
Ertesinde depolamalı ön lisans tahsisatında EPDK’nın yetki aşımında bulunduğunu yazdım. (8/12/2024)
Akabinde EPDK hakaretler içeren bir basın açıklaması yaptı ve hakkımızda hukuki bir süreç başlatacaklarını söyledi. (9/12/2024)
“Değerli okur hatırlatmak isterim 9 Aralık Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Günüdür.” Manidar değil mi?
EPDK başkanı bir kısım gazeteciyle yaptığı toplantıda da konu hakkında konuşmuş ve yine hakaret. (16/12/2024)
Başkan demiş ki “verdiğimiz cevaplarla ilgili tek bir cümle edemediler.”
Oysa EPDK’nın basın açıklamasından sonra 15 Aralık, 2024 tarihli “çantacı” başlıklı yazımda elektrik piyasasında lisans ticaretinin nasıl yapıldığını, önceki EPDK başkanının ve Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanının bu çantacılarla nasıl mücadele ettiklerini, ancak mevcut başkanının “çantacılarla pek ilgilenmediğini” söylediğini yazdım.
Ayrıca konu hakkında söyleyeceklerim de henüz bitmedi.
Nasıl mı?
Devam edelim.
SANSÜR
EPDK’nın basın açıklaması kendi açılarından başarıyla sonuçlandı aslında.
Basın açıklamasının yapıldığı 9 Aralık Pazartesi günü HALK TV’den aradılar ve dediler ki “hocam bu konuyu gündemde tutmak istiyoruz, bu akşam üzeri 17.20’de programa katılır mısınız?”
Kabul ettim tabii ki.
Programın başında basın açıklamasından ve hakkımızda duyurulan suç duyurusundan bahsettim. Sonunda da “bende para yok bilgi var, bilgimin zekâtını veriyorum” dedi.
Konuyu gündemde tutmak istediklerini söyleyen HALK TV yetkilileri bir daha da beni aramadı.
Buna örtülü sansür de diyebilirsiniz.
Açık sansür ise SÖZCÜ TV’den geldi.
Pazar günü arayıp, konuyla ilgili açıklama yapmam için çarşamba sabahı programa davet ettiler.
Kabul ettim.
SÖZCÜ TV yetkilileri EPDK’nın basın açıklamasını yaptığı pazartesi gününün akşamında “çarşamba günü katılacağım programda depolamalı ön lisans tahsisindeki usulsüzlükleri anlatmamamı, sadece Türkiye ekonomisindeki genel sıkıntılar hakkında konuşmamı” istediler.
Tabii ki bu açık SANSÜRÜ kabul etmedim ve program davetini reddettim. Başka bir TV kanalından da davet almadım.
EPDK’nın basın açıklaması kendileri açısından başarılı oldu dememin gerekçesi bu gelişmelerdir.
Yani görsel medyanın konu hakkındaki sessizliğidir.
Hadi bunları olası RTÜK korkusuyla baş başa bırakalım ve biz işimize bakalım.
Nasıl mı?
Devam edelim.
YETKİ
8 Aralık, 2024 tarihli “Enerjide politikalarının belirlenmesinde yetki aşımı mı var?” başlıklı yazımda EPDK’nın depolamalı ön lisans operasyonunda yetkisi olmadığı halde kurulu gücü artırdığını yazmıştım.
Basın açıklamasında “elektrikte kurulu güç ile tüketim arasında mukayese yapılması kötü niyetli bir çabadır ve enerji alanındaki cehaleti de ortaya koymaktadır” denilmektedir.
Bu cümle sadece hakarettir.
Devam ediyorlar.
“Kurulu gücü arttırmaya karar verildiği iddia edilen kaynaklar ‘yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızdır’ ve bu kaynaklar enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılmasına katkı sağlamaktadır.”
Buna da hamaset diyoruz.
Devam ediyorlar.
“Hatırlatmak isteriz kurulu gücün arttırılması veya bağlantı kapasitesinin oluşturulması yetkisi Kurumumuzda değildir.”
Değerli okur basın açıklamasındaki tek doğru nokta budur.
Basın açıklamasında da belirtildiği gibi Türkiye’de Kurulu gücün artırılması, enerji arz güvenliğinin sağlanması ETKB’nın sorumluluğundadır.
Enerji üretim tesislerinin şebekeye bağlanabilir kapasitesi ise ülkemizin sistem operatörü TEİAŞ tarafından hesaplanmakta ve planlanmaktadır.
EPDK basın açıklamasında “bu kapsamda alınan ve alınacak her türlü kararın destekçisi olduğumuz da bilinmelidir” diyor.
Bakın bu dedikleri doğru değil.
Altaylı’nın EPDK bir gece ansızın depolamalı RES/GES ön lisansı yönetmelik değişikliği yapıldı ve bu değişikliği önceden bilip hazırlık yapanların başvuru yaptıklarını söylediği tarih 19 Kasım, 2022’dir.
Bu operasyonda EPDK 32 bin megavat ön lisans dağıtmış oldu.
Altaylı yazısında 30 bin megavat ön lisans tahsis edildiğini yazmıştı.
Yani gerçekte tahsis edilen ön lisansların tutarı Altaylı’nın yazdığından iki bin megavat daha fazla.
Altaylı bu lisansların çoğunun çantacılar tarafından alındığını ve çantacıların da bunları megavatı 200 bin dolardan sattıklarını söylemişti.
Altaylı’nın hesabıyla iki bin megavat kurulu gücüne sahiplerinin de aynı fiyattan ön lisanlarını 200 bin dolara satacaklarını varsayarsak; yaratılan rant 6 milyar dolar değil, 6 milyar 400 milyon dolardır.
Şimdi de gelelim heybedeki büyük turpa.
Değerli okur enerji üretim tesislerinin şebekeye bağlanabilir kapasitesinin TEİAŞ tarafından hesaplandığını söylemiştim.
EPDK da bu hesaplama ve planlamanın arkasında olduklarını açıklamıştı.
Şimdi de TEİAŞ’ın tanıklığına başvuralım.
TEİAŞ, EPDK’nın 19 Kasım, 2022 tarihinde yaptığı operasyondan 6 ay önce Mayıs 2022 tarihinde bir rapor yayımladı.
“5 ve 10 Yıllık Bağlanabilir Bölgesel Üretim Tesisi Kapasiteleri Raporu.”
TEİAŞ bu raporunda 2023-2027 ve 2028-2032 yılları için enerji üretim tesislerinin şebekeye bağlanabilir kapasitesini hesaplamaktadır.
TEİAŞ’ın birinci beş yıl için öngördüğü ilave bölgesel bağlanabilir kapasite 18 bin 986 m megavattır.
TEİAŞ’ın ikinci beş yıl için öngördüğü ilave kapasite 7 bin 134 megavattır.
Yani 10 yıl için öngörülen ilave bölgesel bağlanabilir kapasite 26 bin 120 megavattır.
Sizler de kimin cahil ve kötü niyetli olduğuna karar verin.
TEİAŞ 10 yıl için ilave yaklaşık ilave 26 bin bölgesel kapasite öngörüyorken; EPDK hangi yetkisine istinaden bir gecede bu öngörüden 6 bin megavat daha fazla 32 bin megavat kurulu güç ön lisansı verdi.
Hangi yetkiyle?
Ha diyebilirsiniz ki “biz sadece bölge bazında değil de il bazında da kapasite tahsis ettik.”
Ben de tekrar sorayım.
Sanayiciye düşman mısınız? Onlara neden kapasite bırakmadınız?
Ülkenin kaynak çeşitliliğini neden sadece depolamalı RES/GES santrallerine bağladınız.
Bakın EPDK’nın basın açıklamasında kullandığız sektör derneğinin yönetmelik değişikliğiyle ilgili görüşü neymiş.
“Yatırımcıya kapasite verilmiş olsa da depolamalı santrallerin yapımının bir süre devam edeceğinden ortada dağıtılacak kapasite kalmadığının altını çizen GENSED Başkanı Özdemir, Burada EPDK'nın öncelik belirleyip, normal santrallere yatırım için kapasite dağıtımı yapması gerekiyordu fakat EPDK önceliğini iyi belirleyemedi.” (Dünya, 25/9/2023)
Devam edelim.
İLAVE KAPASİTE
Bir başka bir sorum da şöyle olsun.
Siz ön lisans dağıtırken neden 32 bir megavatta kaldınız?
Yönetmeliğe göre EPDK ön lisans başvurularını 90 gün içerisinde cevaplamak zorundadır.
Lehte veya aleyhte.
Sayın EPDK’nın halihazırda cevapsız bıraktığınız ön lisans başvuruları bulunmakta mıdır?
Bulunmaktaysa bu başvurulara lehte veya aleyhte neden cevap vermediniz.
Neden?
Bunların akıbeti ne olacak?
Konuyla ilgili bir görüşünüz bulunmakta mıdır?
Devam edelim.
2035 YENİLENEBİLİR ENERJİ HEDEFİ
Son olarak bir şey söyleyeyim.
Aşağıdaki resim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına ait.
Bakanlık 2035 yılına yönelik RES/GES kurulu güç hedefini açıklamış.
Hedefte EPDK’nın depolamalı RES/GES santralleri yer almıyor.
Değerli okur son soruyu da size sorayım.
Bakanlık, EPDK’nın depolamalı elektrik ön lisanslarının yok hükmünde olduğunu mu kabul ediyor acaba?
Devam edeceğim.
İyi pazarlar.