Usta gazeteci Fatih Altaylı kişisel internet sayfasında yazdı. (24/9/2024)
Bu yazıdan öğrendik ki bir gecede 6 milyar dolarlık rant yaratılmış.
Rantı yaratan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 19 Kasım, 2022 tarihli yönetmelik değişikliği.
Değerli okur bu yazıda Sayın Altaylı’nın haberinin fikri takibini yapacağız.
Nasıl mı?
Gelin başlayalım.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ
19 Kasım, 2022 Cumartesi günü resmi gazetede Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde değişiklik yapan bir düzenleme yayımlandı.
Değişiklikle 30 bin megavat (MW) kapasiteye sahip rüzgâr ve güneş enerjisi santrali lisanslarının tahsisine karar verildi.
Lisans tahsisi yöntemi olarak EGO yöntemi benimsendi. EGO, yani “erken gelen oturur” sistemi.
Başvuru koşullarından birisi harç ödenmesiydi.
İkincisi de arazi tahsisiydi.
Yönetmelik değişikliği eşe dosta önceden duyuruldu.
Cumartesi resmi tatil günü olduğundan, bu iki koşulu yerine getirmek mümkün değildi.
Eşler ve dostlar yönetmelik değişikliği öncesi bankalara harçlarını yatırdılar. Hazine arazilerinden de tahsisat izinlerini aldılar.
Normal vatandaşların konudan haberleri olduğunda, eşler ve dostlar sisteme evraklarını çoktan girmişlerdi.
Ülkenin meraları güneş enerjisi santrallerine ve ormanları da rüzgâr enerjisi santrallerine tahsis edildi.
Şoku atlatan iş insanları bu lisansların şeffaf ve rekabete açık biçimde yapılması gerektiğini ve bu nedenle de verilen lisansların iptal edilmesini istediler.
Lobicilik yaptılar.
Tabii ki büyüklerimiz kurulan rant düzeninin bozulmasına izin vermediler.
Değerli okur planlama, fizibilite, ihale, rekabet, şeffaflık ve etki analizleri gibi kavramları aklınıza getirmeyin.
Tarım, çevre ve vahşi yaşamın sürdürülebilirliği gibi kavramlara da önem vermeyin.
Çünkü devlet büyüklerimiz bu tahsisatı yaparken bu kavramlara hiç önem vermiyorlar.
Hâlihazırdaki 105 bin MW Kurulu gücün ancak yarısı kullanılabilirken, ilave bir 30 bin MW kapasiteye sahip lisans daha tahsis ettiler.
Peki, eşlerin ve dostların tamamı bu lisanslara istinaden santral kuracak mı?
Ne gezer.
Evet, bazı kodaman şirketler bu santralleri kuracaklar.
Ancak, geri kalanların önemli bir kısmı çantacıdır.
Yani bunlar kapkaçla ele geçirdikleri lisansları ikinci el piyasada satacaklar.
Altaylı lisansların ikinci el piyasa değerinin megavat başına 200 bin ABD doları olduğunu belirtiyor.
Böylece “yaratılan rantın büyüklüğünün 6 milyar ABD doları” olduğunu ileri sürüyor.
Değerli okur, biz bu yazıda el artıracağız ve turpun büyüğünü heybeden çıkaracağız.
Nasıl mı?
Devam edelim.
GARANTİ
Değerli okur sizler de çok iyi biliyorsunuz ki AK Parti iktidarlarının bürokratları garantili işleri pek bir severler.
Biricik şirketlerinin risk almasını hiç istemezler.
Şehir hastanelerinde hasta, demiryolları ve havalimanlarında yolcu ve köprülerde/otoyollarda da araç garantisi veriyorlar.
Bu kardeşinizin mesaisi de bu garantileri hesaplamakla geçiyor.
Ne yani şehir hastanelerine, köprülere, otoyollara ve havalimanlarına gelir garantisi verilir de elektrik santrallerine verilmez mi?
Devlet büyüklerimiz o kadar insafsız değiller.
Tabii ki verirler.
Bir hesaba göre elektrikte kurulu gücün neredeyse %75’i alım garantili.
Bir gecede eşe dosta dağıtılan 30 bin megavat kurulu güce de gelir garantisi veriliyor.
Kabaca bir hesap yaptım.
Rüzgâr ve güneş santrallerinin kapasite faktörünün ortalamasını aldım.
10 yıllık bir işletme süresi için 43 milyar 200 milyon dolar gelir garantisi hesapladım.
Değerli okur eşin ve dostun tahsil edeceği bu gelirleri siz ve biz ödeyeceğiz.
Bu santrallerin 30 yıl işletileceğini ve garantili işletme süresinden sonraki 20 yılda da piyasa takas fiyatının minimum 6/kWh sent olacağını kabul ettiğimizde, toplam gelir 129 milyar 600 milyon dolar oluyor.
Ancak bu geliri tahsil etmenin önünde bir sıkıntı var.
Ufacık.
Nasıl mı?
Devam edelim.
DEPOLAMALI ELEKTRİK ÜRETİM TESİSİ
Değerli okur yönetmelik değişikliğiyle verilen lisansların ön koşulu üretilen elektriğin bataryalarda depolanmasıdır.
İşte sorunumuz da burada başlıyor.
Bu kapasiteye uygun batarya kapasitesi bu ülkede mevcut değil.
Bu nedenle rantiyeciler “lisanslardaki batarya koşulunun kaldırılmasını” istiyorlar.
Bu konuda uzunca bir süredir ilgili makamlar nezdinde lobicilik yapıyorlardı.
Bu konudaki işaret fişeği TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank tarafından 6 Kasım, 2024 tarihinde atıldı.
Komisyon Başkanı TÜREK 2024 açılışında yaptığı konuşmada “depolamalı yatırımların TEİAŞ’a devredilebileceğini” söyledi.
Bakın Başkan lisans sahiplerini nasıl da güzel kolluyor: “Özellikle depolamalı yatırımlarla ilgili kararlarımızı verip sektörün önünü açmamız gerekiyor. Burada herkesin depolamalı yatırım yapması mı yoksa ihtiyacı olmayan yerlerde bir lisans bedeliyle bu depolama yatırımlarını TEİAŞ’a bırakmak mı bir çözüm önerisi olabilir. Bu manada ben bakanımızla da gerekli görüşmeleri yaparak inşallah sektörün önünü açacak bir çözümü geliştirebileceğimize inanıyorum.”
Kıyamam.
Değerli okur depolamalı lisans sahipleri depolama masrafından kaçınacaklarmış ve bu yatırımların maliyetini yine sizler ve bizler karşılayacakmışız.
Hayırlı, uğurlu olsun.
İyi pazarlar.
Not: Devam edeceğim.