Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın görevden ayrılması ya da alınması sürpriz oldu mu?
Hakkında çıkan yıpratıcı haberleri biliyorsunuz. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan ona sahip çıkmış, İran Cumhurbaşkanı’nı karşılayan üst düzey protokole de dahil etmişti.
Gaye Erkan, bilinen olaylar sebebiyle ve “daha bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladını” gözeterek “görevden affını” istediğini açıkladı. Annelik duygusu elbette en yüksek saygıya layıktır. Fakat göreve gelirken de genç bir anne idi…
Bir başka husus, Cumhurbaşkanı kararnamesinde “görevden alındı” kavramının kullanılmış olmasıdır. Daha öncekİ bakanlar ve Merkez Bankası başkanları hakkında “görevden affını istedi, kabul edildi” kalıbı kullanılmıştı. Erkan için niye bu nezaket kalıbı kullanılmadı da “görevden alındı” denildi?..
YENİ BAŞKAN
Bakan Mehmet Şimşek açıklamasında, Erkan’a hizmetleri için usulen teşekkür ederken, “Önerim doğrultusunda yeni atanacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı” ifadesini kullandı.
Şimşek, Erkan’la çalışmaya devam etmek istiyor muydu, göreve devam etmesi için Erkan’a bir telkini olmuş muydu, bilmiyoruz. Medyada ve iş âleminde yeni başkan olarak öne çıkan isim Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay’dı. Ekonomist Özgür Demirtaş, “(Cevdet Akçay) Merkez Bankası Başkanı olursa, MB politikası kaldığı yerden çok daha iyi şekilde yoluna devam eder. Ülkem için gerçekten umarım Cevdet Hocayı yaparlar” diye X hesabından açıklama yaptı. Şimşek’in “önerisi doğrultusunda” mı yoksa Cumhurbaşkanı da istediği için mi, bilmiyoruz, yeni MB Başkanı Fatih Karahan oldu. Karahan çok iyi bir iktisatçı şüphesiz.
Merkez Bankası konularını gayet yakından bilen tecrübeli bir iktisatçıya sordum. Karahan’ın birikiminin çok iyi olduğunu, Fed tecrübesine sahip olmasının artı puan sayılması gerektiğini ifade etti. Fakat Cevdet Akçay’ın hem çok iyi bir iktisatçı olduğunu hem “Türkiye dinamiklerini daha iyi bildiğini” söyledi. Cevdet Hoca olsaydı “iletişim sorunlarına meydan vermezdi, onun başkan olması daha isabetli olurdu” diye ekledi.
BU KAÇINCI?
Başkan değişti ama Ortodoks politikalar devam edecek. İktisatçı Prof. Selva Demiralp de bu seferki başkan değişiminin öncekiler gibi politika değişikliğinden değil, kişisel sebeplerden kaynaklandığını belirterek “para politikasında bir değişikliğe yol açmayacağını” ifade etti. Piyasalarda bir tedirginlik yok.
‘Faiz sebeptir’ sözünü uzunca bir süre duymayacağımız anlaşılıyor.
Fakat geleceğe bakarken önemli bir sorun var: İstikrarsızlığa, belirsizliğe, güvensizliğe CB sisteminin yatkın olması.
Türkiye’nin temel yapısal sorunudur bu.
CB sistemi içinde, normal görev süresi dolmadan görevden alınan başkanlar: “Laf dinlemedi” diyerek görevden alınan Murat Çetinkaya ve aylar içinde görevden alınan Murat Uysal, Naci Ağbal, Şahap Kavcıoğlu ve Hafize Gaye Erkan
Dikkat ettiniz mi, ekonomide ikide bir politika değiştirilen ve nihayet krizle noktalanan dönemdir bu aynı zamanda. Dünyada Merkez Bankaları bağımsız olduğu için politikacılar bu kadar sık Merkez Bankası başkanlarını ve ekiplerini değiştiremezler.
NEREYE KADAR?
Öteden beri benim; “kurallar ve kurumlar”ın aşındırılması ile “şahsi yönetim”in ağır basması olarak tanımladığım sorun!
Bu son değişikliği “dış güçler” olumlu karşıladı, hem de JP Morgan ve Morgan Stanley gibi dev Amerikan finans şirketleri… Beştepe’de ‘emperyalizmle mücadele’ diye teoriler üreten danışmanlar ne der bilmiyorum ama bence iyi haber. Çünkü gelmeyen yatırım sermayesinin gelmesi yönünde bir umut işaretidir.
Fakat Blooomberg’e göre, Fatih Karahan’ın gelmesini olumlu bulan JP Morgan’ın bir endişesi var:
“TCMB’nin liderliğinin uzun ömürlülüğüne ilişkin belirsizlik devam ediyor ve politika değişimleri konusunda şüphe uyandırıyor… Ani liderlik değişiklikleri yatırımcılar açısından rahatsızlık yaratıyor…”
Bu, piyasalarda yaygın bir endişedir. Politikalar kurumlaşmadıkça güven verici olamıyor. CB sisteminde her şeyin baş aşağı gitmesinin temel sebebi bu.
Şimşek ekibine ve yeni Başkan Karahan’a kalıcı başarılar diliyorum. Bu ekmek, hepimizin.