AK Parti iktidarının ilk on yılı reformlarla ve ekonomik gelişmeyle şekillenmişti; son on yılı, özellikle de CB sisteminde iki istismarla şekillendi: Biri kamu kaynaklarının siyaset ve seçim için istismarı, öbürü din ve hamaset istismarı…
Bu iki dönemin hayatımızdaki etkisi, fert başına milli gelirimizin 2013 yılında 12.500 dolara çıkması ama CB sisteminde 8 bin dolara kadar düşerek nihayet 2022 yılında 10 bin dolar olabilmesidir!
Kamu yönetimi ve kurumlar öylesine liyakatten uzaklaştı ve popülist politikalar öylesine yapılaştı ki, Erdoğan 2028 yılı için ancak 16 bin dolar vaad edebiliyor!
Halbuki Kemal Derviş’ten devraldığı reformlar döneminde Erdoğan 2023 yılı için 25 bin dolar gelir vaad edebiliyordu… İşte 2023 yılındayız, bunun yarısının bile altıdayız!
Bu çapta bir başarısızlık örneği pek azdır.
BİR MUSİBET BİN NASİHAT
İktidarlar gelirler, giderler… Ben toplumuzda hamaset ve istismarın etkisinin azalıp modern iktisat zihniyetinin çok acı derslerle de olsa gelişmesini daha önemli sayarım… “Bir musibet bin nasihat” meselesi…
Kemal Derviş’in teknik yönetiminde yapılan 2001 reformları 15 başlıktan oluşuyordu. Bunlardan biri Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, yani Merkez Bankası’nın iktidarlar karşısında “laf dinlememesi”, iktisat ilminin gereğini yapmasıydı.
Böylece kamu kaynaklarını seçim için istismar mümkün olmayacaktı. İşte 24 Nisan 2001 tarihli Hürriyet’in haberi:
Görüyor musunuz, Merkez Bankası bağımsızlığı ne kadar önemli?!. Bağımsız Merkez Bankası’nın uzun vadede ülkeye sağlayacağı büyük yararlar günlük geçime muhtaç milyonlar için ne ifade eder?! Politikacı bunu da istismar ediyor.
MODERN DEVLET
Erdoğan 2014’ten itibaren Merkez Bankası’na “laf dinletmek” için ağır baskılar uyguladı, “vatanı satmak”la bile suçladı! (27 Şubat 2015)
Babacan ve Şimşek Merkez Bankası’nı savundular, yetmedi... Nihayet CB Sisteminde 3. Sayılı Kararname ile Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sıfırladı. (28 Temmuz 2018)
Ve işte seçim için şişirilen bütçeler dış açık, kullanılmayan havaalanları, bol keseden “müjde” yağmurları… Popülist harcamalar... Bunun için Merkez Bankası, son on yıl ortalamasının iki katı para bastı, emisyon hacmi bir yılda 2.5 katı arttı!.. Dolar piyasada 21 lira!.. Açılıp saçılan “müjdeler” seçimlerden sonra yeni fiyat artışlarıyla karşımıza dikilecek. Kamu kaynaklarının istismarı dediğim bu!
Bütün bu tecrübelerden şunu da milletçe öğrenmeliyiz: Modern devlet kurallar ve kurumlar devletidir; krallar, padişahlar, şahlar, şefler, reisler devleti değil…
DİN İSTİMARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan Sultanahmet Camii’nin avlusunda parti propagandası yaptı! Tarihimizde hiç böylesi görülmemişti…
“Krizden çıkışın anahtarı İslam ekonomisidir” diye konuşmuştu. (14 Haziran 2020)
Bin dört yüz yıllık İslam tarihinde hiç böylesi duyulmamıştı… Liste çok uzun.
Fakat Erdoğan reformlar döneminde işler iyi giderken, kendisi dünyada da reformist lider olarak saygı görürken böyle konuşmuyordu. Ne diyordu? İşte mesela:
“Açık ve seçik olarak şu gerçeğin altını çizmeme izin verin; din ve siyaseti birbirine karıştırmayı doğru bulmuyoruz. Biz Müslüman demokrat değiliz, muhafazakâr demokratız” (3 Aralık 2004).
Özgüveni artıp da reform yolundan uzaklaştıkça işler bozulmaya başladı ve Erdoğan “din üzerinden siyaset” yaparak seçmen tutmaya yöneldi.
ADALET BAKANI
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seçimlerin “şampanya patlatanlarla temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler” arasında olacağını söylemiş! Muhalefetteki milyonlarca vatandaşın inancına saldırı olduğu gibi AK Parti seçmeni içinde şampanya patlatanlar az değildir.
Çirkin bir kutuplaştırma fakat sürpriz değil.
Adalet Bakanı, ülkemizde adaleti tahrip eden en önemli meselelerden biri olan “hakimlere coğrafi teminat” yokluğunu ağzına alabilir mi?! Ülkemizin hukuk devleti sıralamasında kendisinin de büyük katkılarıyla 111. sıraya düştüğünü söyleyebilir mi?!
Böyle sözler ekonomide de hukukta da nelerin üstünü örtüyor, görüyorsunuz.
Dünyadaki iktisadi payımız 1980 seviyesine düştü; bu yüzden.
Halbuki gelişmiş ülke olmanın tek yolu sorunlara çözüm arayışında ilim zihniyeti, değerler sahasında özgürlük ve bir arada yaşama kültürüdür.