Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 muhalefet partisinin anayasa taslağının “dışarıda hazırlanıp ellerine tutuşturulduğu” iddiasını yine tekrarladı.
Anlaşılan 2023 seçimlerine kadar bunu tekrarlayacak.
Fakat bütün “ispat et” çağrılarına rağmen “dışarı”nın neresi ve kimler olduğunu söylemiyor. Muhalefeti dış güçlerin oyuncağı, hain, terör işbirlikçisi gibi gösterme propagandasının bir parçası bu.
Anayasa ve sistem tartışmaları “dış güçler – iç güçler” kavgasına indirgenirse, ülke yararına iyi sonuçlar verecek bilimsel bir tartışma yapılabilir mi? Böyle bir tartışma sürecinden geçmeksizin sadece “daha çok güç” duygusuyla hazırlanan CB sisteminde Türkiye’nin risk primi 600’e kadar büyüdü, kişi başına milli gelir üç yılda 10.500 dolardan 8 bin dolara düştü.
2013 yılını baz alırsak 12 bin dolardan 8 bin dolara düştü.
UYDURMA KOMPLO TEORİLERİ
Bu “dış güçler” söylemi bizim eski hastalığımızdır. Rasyonel düşünce ve verilere dayalı araştırmalar yerine, duygusal tepkilerle davranan toplumlarda yaygındır bu.
AK Parti’nin Amerika’nın “Ilımlı İslam” projesine göre kurulduğu, ABD desteğiyle iktidara geldiği iddiası “dış güçler” paranoyasının bir örneğiydi.
Bakan Berat Albayrak kamu maliyesinin denetimini Amerikan McKinsey şirketinin yapacağını açıklamıştı. Milli Gazete’ye göre “16 bakanlık ABD’ye bağlandı” idi. (28 Eylül 2018)
Dahası, aynı gazetede, “ismini açıklamayan bir AK Partili”ye dayandırılan haberlere göre , CB hükümet sistemini ünlü Amerikan McKinsey şirketi hazırlamıştı. Revizyonunu da McKinsey şirketi yapacaktı. (3 Temmuz 2019)
Şimdi Erdoğan, aynı metodla, aynı düşünceyle muhalefeti suçluyor. Muhalefetin sistem önerisinin “dışarıda hazırlandığını” söylüyor! Muhalefeti sürekli ihanet içinde ve terör işbirlikçisi diye suçluyor.
Komplo teorileri nasıl mesnetsiz ama nasıl ‘kullanışlı’, görüyorsunuz.
YANLIŞLARI DÜZELTMEK?
Halbuki Erdoğan, 2001’de Kemal Derviş’in hazırladığı programı on yıl süreyle uyguladı. İlaveten, “AB süreci”ni de katarak ekonomiyi rasyonel kavramlarla yönetti. Bu on yılda kişi başına gelirimiz 3 bin dolardan 12 bin dolara çıktı.
O zaman “mandacı iktisatçılar, küresel sermaye saldırısı, dış güçler, üst akıl” gibi heyecan verici komplo teorileri yoktu. Küresel güçler Türkiye’ye 220 milyar dolar yatırım yapıyordu.
Erdoğan kişisel yönetimle kuralların ve kurumların rolünü aşağı çektikçe ekonomide sorunlar büyümeye başladı. “Dış güçler, hainler, kültür ajanları” söylemi ile sorunlar gözden uzak tutuldu. Daha önemlisi, rasyonel tartışmalarla ve muhalefetin eleştiriyle yanlışların görülerek düzeltilmesi imkanı engellendi.
Muhalefet haindir çünkü bizim geleneğimizde!
Karl Popper, demokrasinin “yanlışların düzelmesini sağlayan rejim” olduğunu söylemişti; özgür tartışma ve eleştiri mekanizmasıyla…
Bunun engellenmesiyle, geldiğimiz durum ortada! Mesela Romanya on yılda 9 bin dolardan 12 bin dolara çıkarken, biz 12 bin dolardan 8 bin dolara düştük.
SEBEP-SONUÇ?
EN vahim mesele budur: Sorunlarımız fevkalade ciddi bilimsel verilerle ve yüksek uzmanlık düzeyinde çalışmalar gerektiriyor. Fakat siyasetin komplo ve düşman algısına dönüşmesi yüzünden sorunlarımızı soğukkanlı konuşmak bile mümkün olmuyor.
Şimdi de sistem meselesini “dış güçler”e bağlıyoruz. Çünkü sistem meselesi bilimsel ve olgusal verilerle ve rasyonel akılla konuşulursa, CB sisteminin ağır sorunları ortaya çıkacak. Bakın, AK Parti bir yıldır yeni anayasa taslağını açıklamıyor!
Sadece bu mu?
2020 sonbaharında Erdoğan faizin “acı ilaç olduğunu” söyleyerek “ekonomide ve hukukta reform dönemi” ilan etmişti, ama dört ay sürdü… Bunu “rekabetçi kur” ve “Çin böyle kalkındı” söylemi izledi: TL değer kaybettikçe ihracatımız artacak, dış ticaret fazla verecek, bu da enflasyonu aşağı çekecekti…
Tam tersi oldu, doların fırlaması enflasyonu patlattı… Bunun üzerine “liralaşma” ilan edildi… Bu “sebep”lerin “sonucu” şu oldu: Enflasyon fiilen üç rakamlı, resmen yüzde 60… Dış açık büyüyor, dünyadaki payımız 1980 yılının düzeyine düştü.
Bunu dış güçler mi yaptı, muhalefet mi?
İktidarın da Türkiye’nin de demokratik değerlere, rasyonel ekonomiye, hukuki kurum ve kurallara dönmekten başka yolu yok.