Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’deki yargı sorunlarını bir ölçüde olsun çözebilmek için samimi bir gayret içinde. Daha önemlisi, bu sorunların yargı hizmetlerini hızlandırmaktan öteye, temel hak ve hürriyetler sorunu olduğunu görüyor.
“Keyfi tutuklamalar… yargı kararlarının meşruiyetini tartışmaya açan uygulamalar” olduğunu açıkça ifade ediyor, sınırlı olan yetkileri çerçevesinde çözümler getirmeye çalışıyor.
İlginç bir tesadüf; 9 Aralık günü İstanbul’da “İnsan Hakları Eylem Planı Projesi” konulu önemli bir toplantı yapıldı. Bakan Gül ve Avrupa Konseyi Başkanı Maria Pejcinovic Buric insan hakları vurgulu konuşmalar yaptılar.
Gül’ün çabalarını yansıtan güzel bir örnekti bu toplantı.
Fakat, ertesi gün, 10 Aralık’ta AİHM’nin Osman Kavala hakkındaki kararı açıklandı. Karar Türkiye’de yargı üzerinde siyasi baskı olduğunu, keyfi tutuklamalar yapıldığını yazıyordu!
Ülkemizdeki ağır hukuk ve adalet sorunları hakkında böyle uluslararası hukuk belgeleri ortada dururken, bizim kendimizi öven konuşmalar yapmamız dünyada kimi inandırabilir ki…
Türkiye içinde bile yargıya güven oranı yüzde 30’dur! Üstelik resmi rakamdır bu.
Yargıya güven deyince, bir çok sorun söz konusudur…
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Türkiye’de yargının birçok sorunları var: Hain darbe girişiminden sonra yapılan tasfiyeleri doldurmak için düşük puanlarla ve siyasi mülakatlarla elemanlar alındı, hakim ve savcı yapıldı.
Bu, hem yargıda siyasallaşmaya hem kalitesizleşmeye yol açtı.
Düşük puanlı elemanlar almanın yarattığı sorunlara Bakan Gül de değinmiş, yeni sınavlarda en az 70 puan aranacağını söylemişti. (3 Aralık 2018)
Daha vahimi aynı süreçte yargı bağımsızlığının da daha bir gerilemiş olmasıdır.
Gül konuşmalarında, yargı sorunları arasında bu “bağımsızlık” meselesine pek değinmezdi. 9 Aralık toplantısındaki konuşmasında ise “özellikle” diyerek bu sorunu ortaya koydu:
“Bu reform belgesinin de 82 milyonun belgesi, eylem planı olmasını hedefliyoruz. Özellikle yargı bağımsızlığı başta olmak üzere her türlü konuda hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, korunması çerçevesinde bir yol haritası temel politika oluşturulacaktır.”
Nedir bu bağımsızlık denilen yargı sorunu?
Çok yalın ve taze bir örnek olarak AİHM’nin Osman Kavala kararında bir örneğini görüyoruz: Cumhurbaşkanı iki konuşmasında Kavala’yı suçlamıştı. Bu suçlamalarla üç ay sonra ortaya çıkan “iddianamedeki suçlamaların ifade ediliş şekli arasındaki benzerlik” AİHM tarafından not edilmiştir!
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile kurulan yargı düzeni, Avrupa Konseyi’nin en yüksek hukuki danışma kurumu olan Venedik Komisyonu tarafından da “yetersiz olan yargı bağımsızlığının daha da zayıflayacağı” belirtilmişti. (Paragraf 129)
Ve işte bugün Adalet Bakanı da “özellikle yargı bağımsızlığı”nı sağlamak gerektiğini söylüyor.
AİHM deyip geçmeyelim…
AVRUPA HUKUKU…
Adalet Bakanı Gül konuşmasında AİHM ve AYM kararlarına büyük değer verdiklerini söyledi. Bu yüksek mahkemeler için “bizi bağlamaz, yabancı şirketleri savunuyorlar, gayri milli” gibi sözler etmedi. Aksine şunları söyledi:
“Yeni eylem planında AHİM kararlarının yanısıra diğer uluslararası belgeleri de titizlikle inceleyerek insan hakları alanındaki yeni gelişmeleri de dikkate almaktayız… Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi dış muhataplarımızın da görüş ve önerilerini alacağız…”
AİHM’yi ‘dış güç’ olarak görenler, AYM’yi “terörü meşrulaştırıyor” diye suçlayanlar bu noktada düşünmelidir: Türkiye’nin hukuk düzeni AİHM ve AYM kararlarında yer alan evrensel ilkelerle çatışıyorsa, ülkeye yatırım çekmek için kimi ikna edebilirsiniz?
Biz de hukuk devletiyiz deme ihtiyacını duyduğumuzda ne ölçüde inandırıcı oluruz?
AK Parti iktidarın ilk iki dönemde Türkiye’ye kabaca yılda 20 milyar dolar yatırım sermayesi geldi. Bunun yüzde 70’ten fazlası Avrupa kaynaklıdır.
Zaten Ortadoğu’dan, Rusya’dan ne gelebilir ki?
Bugün Batı ekonomilerinde sermaye bolluğu sebebiyle faizler negatife dönmüştür. Sermaye dünyada yatırım yapılacak yer arıyor ama neden bize gelmiyor.
Bunun cevabını öncelikle hukuk düzenimizdeki bozulmalarda aramayacaksak nerede arayacağız?
Hülasa, Abdülhamit Gül doğru şeyler söylüyor, samimi gayret içinde. İnşallah uygulamaya etkisi olur.