Muhtemel ki, Altılı Masa bile Türkiye için arzettiği önemin bu kadar ikame edilemez olmadığını yaşadıkları son sarsıntıya kadar ölçememişti. Meral Akşener’in gidişi ve yarattığı eksiklik büyük bir kaygı yarattı, dönüşü ise aynı ölçüde büyük bir sevinç. Böylelikle Altılı Masa, gerilimin ardından yeniden “altılı” olarak siyasete geri dönerken siyasi öneminin tahmin edilenden büyük olduğunu gösterdi. Uzun süredir verimsizlikle ve düşük performansla eleştirilen Masa’nın eksikliği, zayıflığı veya yokluğunun yarattığı endişe sıra dışı bir durum ortaya çıkardı. Pekala çok önemli oldukları görüldü. Bedeli biraz ağır oldu ama Masa taşıdığı önemi hafta sonu yaşadığı bitmez tükenmez, uykusuz saatlerde anladı. Masadan kalkmanın imkansız ve ittifak vaadinin de geri dönülemez olduğu anlaşıldı.
Daha önce de irili ufaklı bazı gerilim ve tartışmalar yaşanmıştı ama bu seferki ağırdı. Son dakikada İmamoğlu/Yavaş formülü bulunmasa belki de nihai uzlaşma gerçekleşmeyecekti. Akla mantığa uygun olanın uzlaşmak olmasına rağmen bunun garantisi yoktu. Neyse ki akıl ve mantık kazandı, muhalefet sandığa gitmeden seçimi kaybetmek gibi bir felaketin eşiğinden dönebildi. Herkesin merakla ne diyeceğini beklediği Akşener’in son açıklamaları da İyi Parti liderinin kriz atmosferinden bir an önce uzaklaşıp hedefe odaklanma iradesini fazlasıyla gösteriyor.
Şunu da ıskalamayalım… Altı ayrı partinin, kendi içlerindeki onlarca ayrı fikirden süzerek tutum oluşturduktan sonra bunun tek bir söze dönüşmesi kolay bir mesai değildir. Dolayısıyla, altı lider siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir iş yapıyor. O yüzden Altılı Masa, otoriter yönetimlere karşı demokratik bir model olma özelliği taşıyor. Finale ulaşırsa, masa modeli benzer problemler yaşayan ülkelerde de konuşulur ve taklit edilir.
Krizlerin nasıl aşıldığı da önemlidir. Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu’nun başlangıçtan itibaren muhalefet enerjisinin Altılı Masa’da toplanması ve ortak iktidar hedefi konusunda çaba gösterdiğini biliyoruz. Davutoğlu, sadece siyasi mesajları ile değil yazılarıyla da Masa’nın yürüyüşüne eşlik eden bir felsefe üretmekten de geri durmadı. Zaman zaman da iplerin kopabileceği anlarda risk alarak liderleri bir arada tutmaya çalıştı. Bu yapıcı tutumu, sadece kulis bilgilerinden değil Masa’nın son günlerdeki geriliminin tarafı olan Kılıçdaroğlu ve Akşener’in sözlerinden anlıyoruz. Kılıçdaroğlu, açıkça “O bu süreci taşıyanların başında geliyor” dedi. Davutoğlu, 3 Mart’taki toplantıdaki kısa bildiriyle, son toplantıda krizi çözen 12. maddeyi kaleme alarak Altılı Masa’nın mesaisinin bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanmasına yardım etti. Davutoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda Millet İttifakı’nın yönetim modeliyle ilgisi tartışılan sözlerinin önemi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ortak karar alma iradesi ve gereken alanlarla bu iradeyi pratiğe dönüştürmek Masa’nın iş yapma usulü olmak zorundadır. Her adım, zincirin bir halkasıdır. Birilerinin de kopma ihtimali olan halkaları sessiz sedasız şekilde birbirine eklemek için çaba göstermesi gerekmektedir.
Eğer seçimi kazanırlarsa Millet İttifakı’nın önünde, geçmişinden daha uzun bir süreç olacaktır. İttifak içinde; özellikle iktidar aşamasında; futbol tabiriyle, tıkandığı zaman oyunu açacak adamlara ihtiyaç vardır. Son kriz iyi olmadı elbette ama ittifaka gelecekte yaşanabilecek krizleri aşmak adına erken bir kostümlü prova imkanı sağladı.
Gerilim büyük bir yük olsa da krizi yönetip aşma tecrübesi yanlarına kâr kalmıştır. Bir kârları da kendi aralarında yaşayacakları kriz ve gerilimlerin maliyetinin büyüklüğünü yaşayarak hissetmeleri olmuştur.