Keşke biz de o resimde olabilseydik...

Mustafa Karaalioğlu

Sivil toplumun önemini anlamak için delil aramaya gerek yok ama sadece İsrail’in Filistin’i hedef alan saldırılarına karşı dünya vicdanının yükselttiği ses bile bunun ne kadar kıymetli olduğunu göstermeye yeter. Yıkıcı, yok edici ve insanlık dışı saldırılar neticesinde Gazze’de ölü sayısı 18 bini aşmış bulunuyor.

Büyük çoğunluğu kadın, çocuk ve siviller olan 18 bin masum insan. Kat be kat yaralı ve yerlerinden edilen iki milyona yakın insan…

Bunların hepsi sadece iki ay içinde ve dünyanın gözü önünde olup bitti. Ve aslında bitmedi devam ediyor. “Dünyanın gözü” dediğimiz şey, başta ABD ve bazı Avrupa hükümetlerinin İsrail hükümetine verdikleri sınırsız askeri operasyon desteğidir. Kendini savunma hakkı gerekçesiyle altın tepside benzerine rastlanmayacak bir destek ve dayanışma paketi sunuldu. 18 bini aşkın masum insanın ölümüne, hastanelerin dahi bombalanmasına, şehrin tamamının mülteci duruma düşmesine yol açacağı daha ilk günden görünen bir destek. Adı geçen hükümetler, verdikleri desteğin her platformda ayaklarına dolanacağını ve ahlaki kredibilitelerini sarsacağını bilerek İsrail savaş makinesinin arkasında durmaktan çekinmediler.

***

“Dünyanın gözü önünde masum insanlar ölüyor” denilen göz onların gözüdür. Kalpsiz, düşüncesiz ve aynı zamanda tarihin yanlış yerinde durmakta ısrar eden hükümetlerin gözü.

Dünyanın vicdanı da o göze karşı ayakta kalmayı başardı. Maalesef bizde olmadı, İslam dünyasında da pek olmadı ama Batı başkentleri hükümetlerinin ne düşündüğünü umursamadan sokaklara çıkıp İsrail’i protesto ettiler. “Özgür Filistin” sloganları attılar, katliamın durması için seslerini yükselttiler. ABD’de ve Avrupa’da birçok aydın, akademisyen, entelektüel, sanatçı, futbolcu veya sıradan insan işlerinden olmak pahasına İsrail’e karşı yürüdü ve ölümlere karşı tavır koydu. Yine maalesef bizde ve İslam dünyasında pek olmayan bir şeyin, bir gücün; “sivil toplum”un ne kadar önemli olduğunu yeryüzüne anlattılar.

Hükümetlerin her zaman doğru karar alamadığını, bazen güvenilmez olduğunu; bir ülkenin alacağı kararların hükümetlerin dar görüşüne emanet edilemeyeceğini gösterdiler. “Devlet aklı” veya “hikmet-i hükümet” sloganıyla yutturulan güvenlik politikalarının yanlışlığını ve insanlık dışı karakterini ortaya koydular.

Bugün, İsrail’in en büyük ve en cömert destekçisi ABD Başkanı’nı saldırıların başından beri ilk kez “Gazze’de ayrım gözetmeksizin yaptığı saldırılardan dolayı İsrail dünyanın desteğini kaybetmeye başladı” noktasına getiren insanlığın sivil toplum tecrübesinin başarısıdır. Kendi ırkından, dininden ve kültüründen olmayan bir halk için sergiledikleri çaba zaten ahlaki üstünlüğe sahipti, şimdi siyasi üstünlüğü de ele geçiriyor.

Gazze’deki sivil ölümlere tahammül edemeyen “dünyanın vicdanı”, ölümleri kayıtsızca seyreden “dünyanın gözü”ne galebe çalıyor.

***

İsrail gayet tabii ki dünyanın desteğini kaybediyor. Zaten kaybettiği o desteği hiç alamamıştı. Ama sadece İsrail değil, insan hakları ve hukuk gibi değerleri taşıyamayan hükümetler ile liderler de destek ve itibar kaybediyor. Hiçbir güç istediği küresel düzeni kuramadı ama küresel sivil toplum dalgası sayesinde insanlık vicdanı hükümetlerin yarattığı insani boşluğu doldurmayı başardı. Yürüyen sokaklar usanmazsa, bıkmazsa, yorulmazsa daha fazlasını da başaracaklar ve yakındır saldırıları durduracaklar.

Keşke İslam ülkelerinin halkları da bu vicdani gücün ve tarihe kazınan resmin bir parçası olabilseydi.

Türkiye, Mısır, Suud veya Ürdün, Tunus yahut Pakistan’da da sivil toplum inisiyatifi olsaydı da bu dönem sadece hükümetlerin çaresizliğiyle anılmasaydı.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (39)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.