De ki: O Allah birdir. Allah sameddir (Her şey O’na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir).
Doğurmamıştır, doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” (İhlâs 112/1-4)
“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder. O üstündür, hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin hâkimiyeti yalnız O’na aittir. O yaşatır ve öldürür. O her şeye kadirdir. O hem ilktir hem sondur (varlığının başlangıcı da sonu da yoktur); hem açıktır hem gizlidir. O her şeyi bilir.” (Hadîd 57/1-3)
Doğu da batı da yalnız Allah’ındır. Nereye dönseniz Allah’ın zatı oradadır… (Ehl-i kitap ve Arap müşrikleri) ‘Allah çocuk edindi’ dediler. Hâşâ! O bundan münezzehtir. Bilâkis, göklerde ve yerde ne varsa yalnız O’nundur. Hepsi de O’na boyun eğmişlerdir. O, göklerin ve yerin eşsiz-örneksiz yaratıcısıdır; bir şeyin olmasını dilediğinde ona ‘ol!’ der, hemen oluverir.” (Bakara 2/115-117).
“Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olucudur. Hüküm yalnızca O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas 28/88)
“Biliniz ki O (kudreti, iradesi ve ilmiyle) her şeyi kuşatmıştır.” (Fussılet 41/54)
“O her an yaratma halindedir.” (Rahmân 55/29)
“O’nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O her şeyi işitir, her şeyi görür.” (Şûrâ 42/11)
“O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; duyular ve akılla idrak edilemeyeni de edileni de bilir. O rahmândır, rahîmdir. O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; egemenliğin mutlak sahibidir, her türlü eksiklikten uzaktır, esenlik veren, güven veren ve kendisine güvenilendir, görüp gözeten ve yönetendir, üstündür, iradesine sınır yoktur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah onların yakıştırdıkları ortaklardan tamamıyla münezzehtir. O, takdir ettiği gibi yaratan, canlıları örneği olmadan var eden, biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdekiler ve yerdekiler hep O’nu tesbih ederler. O üstündür, hikmet sahibidir.” (Haşr 59/22-24)
“Gaybın anahtarları (duyular ve akılla idrak edilemeyenlerin bilgisi) Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi olmadan yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir...” (En‘âm 6/59)
***
Bir kısmını yukarıda sunduğumuz ayetlere göre İslam’da Allah inancının hülasası şöyledir:
Allah vardır, birdir; eşi, benzeri, ortağı yoktur. Ezelî ve ebedîdir. Her şeyin tek yaratıcısıdır. Yaratılmışların hiçbirine benzemez. Var olmak ve varlığını devam ettirmek için hiçbir şeye muhtaç değildir; tersine, her şey O’na muhtaçtır. Allah cansız ve bilinçsiz bir varlık değildir. Açığı da gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. Her şeyi ve herkesi duyar ve görür. O, her şeye şahittir. Harf, kelime ve sese muhtaç olmadan, bizim bilmediğimiz mahiyette konuşur. Bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Var olan her şeyin ve her olayın yaratıcısı ve yöneticisidir.
Allah’ın ilmi, iradesi ve kudreti sınırsızdır. Bununla birlikte dilediğini yapacak bir irade ve güç kapasitesine sahip olması, –Davud Rehber’in God of Justice (Adalet Tanrısı) adlı eserindeki tabiriyle (Leiden 1960, s. XIII)- “kaprisli bir despot” gibi davrandığı anlamına gelmez. Çünkü Allah yapıp yarattıklarında mutlak âdildir. “O’nun yasası (kelime) doğruluk ve adillik bakımından tamdır, kusursuzdur” (En‘ân 6/115). “Allah kullarına asla zulmetmez.” Bu son cümle ve aynı içerikte ifadeler otuzdan fazla ayette tekrar edilmiştir.
Bağlamını ve üslup tarzını dikkate alarak okunduğumuzda Kur’an’ın bütününde de böyle bir Allah inancını buluruz.
***
Kur’ân-ı Kerîm öğretisine dayanan İslam’daki bu Allah inancıyla Müslümanlar, genelde bütün inkârcı düşüncelerden, özelde “İsa Allah’ın oğludur” diyen ve Allah’ın hem bir hem üç olduğunu ileri süren Hıristiyanlardan, Allah’ın yalnızca İsrail Oğullarının tanrısı olduğunu söyleyen ırkçı ve aynı zamanda antropomorfik (insansı) tanrı tasavvuruna sahip Yahudilerden ayrılırlar.
Özetle Kur’an’daki Allah inancı, Allah’ın varlığını, birliğini, zatının ve sıfatlarının mutlaklığını ve eşsizliğini ihlal eden bütün dinî ve felsefî sistemlerden kesin olarak farklı ve İslam’a özgüdür.