Dünyayı siyasi çekişmeler üzerinden anlamaya çalışıyoruz. Ancak dünyada uluslararası siyaset gündeminin ötesinde yaşanan dönüşümü gözden kaçırıyoruz: Dijitalleşme. Dijitalleşmenin öncü devletleri ABD, Çin, Japonya, İngiltere ve Almanya 4. sanayi devrimi olarak adlandırılan dijital gelecek için standartlar oluştururken bu dönüşüm Türkiye’nin gündemini henüz yeteri kadar meşgul etmiyor. Hesap basit: Ya bu dönüşüme etkin şekilde katılıp kazanını oluruz, ya da başkalarının yaptığı çözümleri uygulayıp sürecin hamallığını yaparız. Bu sürece dördüncü sanayi devrimi adı verilmesinin sebebi bu noktaya gelene kadar üç devrim daha yaşanmış olması. Buhar makinalarının keşfiyle başlayan birinci devrim, seri üretime geçilmesiyle yaşanan ikinci devrim ve elektronik makinalar ile bilgisayarların üretim süreçlerine dahil edilmesiyle yaşanan üçüncü devrim. Tarihin seyrini değiştiren üç devrimin Osmanlı’dan başlayarak ülkemizde doğurduğu dramatik siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal sonuçlar malum. Belki o dönemlerde bu üç devrimi ıskalamamızın anlaşılır nedenleri vardı. Ancak bu kez mazeretimiz yok.
Konu hakkındaki bilinçlenmemiz genelde batı medyasında yapılan fantastik haberlerin tercümeleri aracılığı ile oluyor. Her gün daha da geliştirilen robotlar, her türlü sağlık verilerini irdeleyip teşhis koyan uygulamalar, akıl almaz hesaplamalar yapan algoritmalar, yapay zeka nedeniyle işlerini kaybedecek olan insanlar, gelişmeler hakkında fikir edinmemize katkı sağlıyor. Dünyanın borsa değeri en yüksek ilk 10 şirket sıralamasına yerleşen Apple, Google, Amazon, Microsoft gibi şirketler de birer dijital magazin olarak her gün medyada karşımıza çıkıyor. Elbette bu haberler, konuyla ilgili azınlık bir kesim için hoş bir uğraşı.
Ancak Türkiye’nin dijital gündemi artık kendi altyapısını geliştirmeye yoğunlaşmalı. Dijital dönüşüm gündemin ilk sıralarında yerini almalı. Tartışmamız gereken konular şunlar olabilirdi: Anadolu’nun herhangi bir yerindeki ilkokulda eğitim kalitesini artırmak adına dijital teknolojilerden nasıl istifade edebiliriz? Dünyadaki sağlık inovasyonlarının Türkiye’deki uygulama imkanları neler olabilir? Güvenlik sorununu çözmek için silah üretiminin ötesinde hangi dijital imkanlardan istifade edilebilir? Kaç tane üniversitemizde dijital dönüşüm adına somut projeler üretiliyor? Rekabetin en yoğun yaşandığı sanayi ve özellikle KOBİ’ler dijital dönüşüme ne kadar hazır?
Dijital dönüşüm, hayatın her alanında yaşanan bir süreç. Türkiye’nin dijital hizmetler konusunda az gelişmiş ülkeler düzeyinde olduğu söylenemez. Ancak bu zamana kadar verilen hizmetler ve yapılan yatırımların çok çok üstünde bir dijital gelecekten söz ediyoruz. Bu dönüşüme en çok da devletin hazırlıklı olması gerekiyor. Devletin dijital dönüşümü sevk ve idare eden, teşvik eden yeni kurumlar, belki de bakanlıklar kurması gerekiyor. Dijital dönüşümün hayatın her alanının etkileyeceği düşünülürse sadece bir bakanlık değil, belki de bütün bakanlıkların‚ ‘dijital bakanlık’ olması gerekecek.
Dijitalleşme, adındaki çağrışımın aksine teknik bir gelişme değil zihinsel bir değişim yani yeni bir düşünme biçimi. Bu zamana kadar sınırlı veriler aracılığı ile yapılan plan ve programlar, dijital imkanlarla katlanarak çoğalan veriler ve yapay zekanın bu verilerden elde ettiği sonuçlarla devasa bir arka plan bilgisiyle yapılabilecek. Bu hem artan mal ve hizmet kalitesini, hem de hızlı üretim sürecini birlikte getirecek. Dünyanın tüm ülkeleri gibi Türkiye de bu anlamda çok ciddi bir dijital meydan okumayla karşı karşıya.
Dijitalleşmenin ne anlama geleceği konusunda geçen hafta çok güzel bir örnek yaşadık. Taksiciler kendileri için ciddi bir rakip olarak ortaya çıkan Uber’e karşı bir kampanya başlattılar. Ve devletin Uber’i yasaklamasını talep ettiler. Elbette hukuki olarak haklı oldukları noktalar da var. Ancak ders alınması gereken ibretlik sonuç şu: Günün sonunda bir bilgisayar programı olan Uber, yıllardır hizmet veren, milyarlarca liralık cirosu olan bir sektörü yok olma noktasına getirdi. Taksiciler hamaset dolu yakarmalar yerine alternatif dijital çözümler üretmediği müddetçe bu rekabeti kazanamayacak. Dijital dönüşümün işte böyle‚ ‘yok edici’ bir ayağı da var. Ve bütün sektörler bu acı kaderle karşı karşıya.