TCMB başkanının umuduyla uygulamaları arasında uçurum var

Mehmet Ali Verçin

Bazen birileri, topluma, tek “bir yanlışı” kabul ettirmek için 99 doğruyu savunmaktan çekinmez.

Yılsonu enflasyonunu %18,4 olarak revize eden TCMB, %16’ya indirdiği faizi biraz daha indireceğini beyan ediyorsa; söyleyebileceği doğruların tamamı şüpheli hale gelir.

TCMB Başkanı geçen hafta yaptığı basın toplantısında, sunum metninde olmayan ve neyi ima ettiği anlaşılmayan “cari açığı kapatmadan enflasyonun kalıcı olarak düşürülemeyeceği” önermesi ile “şimdiye kadar ithalat üzerinden enflasyonu düşürme politikaları başarısız olmuştur” iddialarını zikretti ve dinleyenleri şaşkına çevirdi.

Şimdiye kadar, ithalat üzerinden enflasyonu düşürme politikalarının, kalıcı olarak, başarılı olamadığına ve olamayacağına, bunun sadece cari açığı artıracağına bu sütunda defalarca, değinildi.

İkincisi, Türkiye ekonomisinin ancak ve ancak her yıl cari açık vererek yani borçlanarak ayakta kalması olgusunun yapısal bir hastalık olduğunu ve bu hastalık iyileştirilmeden diğer sorunların kalıcı olarak iyileştirilemeyeceğine de…

Acaba umutlanmayı gerektiren bir paradigma değişimi mi yaşanıyor, yoksa, bu iki yapısal sakatlığı tedaviye yeltenecek yanlış bir reçeteyle mi yüz yüzeyiz?

İTHALAT ÜZERİNDEN ENFLASYONU DÜŞÜRME

Geçmişte, ne zaman enflasyon oranında bir sıçrayış yaşansa, TCMB faizleri artırdı.

TCMB, borç verme faiz oranını 2006’da 600 puan, 2010-11 döneminde 375 puan, 2013-14 döneminde 550 puan ve 2016-18 döneminde de 1700 puan artırmıştır.

Her faiz artırım kararının ardından ekonomi, yurtdışından gelen sıcak para sayesinde birkaç yıl nefes alırdı. Fakat bu dönemlerde ekonomide yapısal reform (yapısal reform: nitelikli sanayileşme) yapılmadığı için yapılan fedakârlıklar heder olur ve başa dönülür; enflasyon tekrar artar vs.

Döngü ve etkilerini madde madde hatırlayalım:1) Faiz artar, dolarizasyon durur ve dövizde küçük de olsa bir çözülme olur. 2) Bankaların kredi verme şartları zorlaştırılır. 3) Bu gelişme yatırım amaçlı döviz talebini düşürdüğü için döviz fiyatları, genellikle, düşer. 4) TL mevduat, tahvil ve varlıkların reel getiri kazanma ihtimali güçlenir. 5) Bu gelişmeler, yurtiçi toplam talebi düşürür ve bu, enflasyonun düşmesine katkı sağlar 6) Toplam talep düştüğü için ithalat da miktar olarak düşer. 7) İthalatın düşmesi ve TL faizlerinin artması dövize olan talebi azaltır, bu da, döviz fiyatlarının düşmesini sağlar. 8) Dövizlerin fiyatının düşmesi, ithal ürünlerin fiyatını düşürür. 9) İthal ürün fiyatlarının düşmesi, yurtiçinde üretilen ürünlerin fiyatlarını terbiye eder ve arz yönlü enflasyon baskısını azaltır. 10) Enflasyon düşer 11) Ucuzlamış döviz, artmaya başlayan kredi iştahı ve düşük enflasyon ortamı, iyimserliği ve iktisadi faaliyetleri artırır. 12) İktisadi faaliyetlerin artışı toplam talebi, toplam talep kredi ve ithalatı, ithalat kurları, kurlar enflasyonu artırır. 13) Döviz fiyatları ve enflasyon tekrar tehlike olabilecek seviyelere ulaşır ve en başa dönüşür. 14) Faizler artırılır.

Yukarıda faiz artırımının zorunlu hale geldiği dört dönemin dördünde de 14 maddelik süreç neredeyse milimetrik olarak işlemiş ve kısa vadede başarılar sağlanmıştır. Fakat sonuçta, iyileşme dönemlerinde “gerekenler” yani yapısal reformlar yani nitelikle sanayileşme sağlanamadığı için kalıcı başarılar elde edilememiştir.

KİBİR HER YANLIŞIN İLK ADIMIDIR

Kendi doğrusunun sesinden başka ses duymak istemeyen Ak Parti’nin kibirli ekonomi yönetimleri, acaba bu defa, samimiyetle, gerçeği görüp gerekeni yapmaya mı başlayacaklar?

Acaba Türkiye’yi, akranları arasında dünyanın dış borcu en yüksek ülkesine dönüştüren politikalarından gerçekten vaz mı geçecekler?

Yapısal reformlara, yani nitelikli sanayileşme çalışmalarına yani şu anda üretilemeyen fakat üretildiğinde yurtdışına satılabilecek nitelikte ürünler üreten bir sanayileşme süreci mi başlatacaklar?

Hayır.

Bu kibirli yönetim de, asla, böyle bir şey yapmayacak.

Bir gösterge olarak faiz indirimleri bile tek başına bunun olmayacağının delilidir.

İlave delil isteyen BİM, ŞOK, A101, MİGROS ve CarrefourSA’ya kesilen cezalara baksın.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (13)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.