Dün Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sinyaline rağmen yine faiz indirimine gidemedi. Önceki devrik Başkan Naci Ağbal için “bu operasyonu kimin adına çekiyorsun” diye sormuşlardı ama Şahap Kavcıoğlu da göreve geleli 5’inci kez faiz indirim kararı alamadı.
Kısaca Kavcıoğlu aslında Naci Ağbal’ın bıraktığı yerde öylece duruyor. Hiçbir yere kıpırdayacak hali yok.
Sıkışmış olan sadece Şahap Kavcıolu değil elbette. Aslında faiz kararına bu kadar sıkışan koca ülkemizdir. Yüzde 19 enflasyon ve yüzde 19 faiz sarmalında öylece bekliyoruz.
Ama dikkatlerden kaçmasın diye belirteyim: Dün Merkez Bankası açıklamasında hep yüksek enflasyondan bahsetti. Zaten Başkan Kavcıoğlu’da enflasyon düşmeden faizleri düşürmeyeceklerini söylemişti.
İyi ama o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TV’lerde Millete söyledikleri ne olacak? “Artık yüksek faiz maliyetler vasıtası ile yüksek enflasyona neden oluyor” demişti.
Sıkıştık mı şimdi iki arada... Acaba hangi görüş etkili olacak ve o görüşe göre faiz kararı verilecek?
MB’nin dünkü diğer açıklaması ise Güney Kore ile yapılan swap anlaşmasıydı. 128 milyar dolar buhar olunca kapı kapı swap yapacak ülke arıyoruz. Kısaca dövize de çok sıkışmış durumdayız.
O kadar sıkıştık ki, göçmenleri ülkemizde tutarak AB ile göçmen finansını da yönetmeye çalışıyoruz. Göçmen başına sadaka dövize de ihtiyacımız var.
Hatta daha da ileri gidip, ABD ile aramızı iyi tutmak için Afganistan’da Mehmetçiği görevlendiriyoruz.
Anlayacağınız epey sıkıştık ey Millet...
YERLİ VE MİLLİ BAKAN GİDİNCE
Önceki akşam KRT TV’de Oğuz Demir yeniden hatırlattı. Aslında Dünya Gazetesi’nde Alaattin Aktaş yazısı üzerine bu hatırlatmayı yaptı.
Konu şu: 2001 krizinde ülkemize gelen HAİN IMF bize yurtiçi borçlanmamızda ABD Doları ve Avrupa Euro’sunu yasaklamıştı. IMF bize kısaca «kendi ülkenizde kendi vatandaşlarınızdan kendi paranızla borçlanın, liranın itibarını artırın” demişti.
İşte bu hain IMF planını YERLİ ve MİLLİ Bakan Berat Albayrak yıkmış ve kendi ülkemizde dahi lira ile borçlanma yerine, ABD Dolar’ını ve Avrupa Euro’sunu kullanmaya başlamıştı.
Meydanlarda kendilerini YERLİ ve MİLLİ söylemlerle ifade edenlerin icraatlarının tam tersi olması bizi şaşırttı mı?
Elbette hayır...
Aslında YERLİ ve MİLLİ söyleminin arkasında tam tersi faaliyetlerin olduğunu Hazine garantili işlerden de biliyoruz.
Yurtiçi ve betona dayalı köprüler, yollar hep ABD Doları ve Avrupa Euro’su üzerinden garantilenmişti. Hatta o ülkelerin enflasyon oranları dahi hesaba katılmıştı.
Bir de tahkim işi var tabii. Mesela Hazine garantili Şehir hastanelerinin Tahkim belgelerine Londra üzerinden ulaşan CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin bazı rakamları bulabilmişti.
Türkiye’de vermiyorlar bu bilgileri; ticari sırmış...
***
Garantiler Dolar ve Euro
Tahkimler ise Londra...
Ama Türkiye’de meydanlar YERLİ ve MİLLİ sözleri ile inletiliyor. O başka tabii..
NEGATİF YÖNETİM GÖSTERGESİ
Ülke nasıl yönetiliyor? Pozitif mi yoksa negatif mi?
Bunu aslında piyasalar gösteriyor.
Mesela önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TV’ye çıkıp konuşacağı duyuldu. Borsa yüzde 2’ye yakın düşerken, dolar/TL 8,68’in üzerine çıktı.
Önden yüklemeli risk pozisyonları alındı ve soluksuz şekilde konuşma dinlendi.
Ama o da ne? Bu sefer kimse faiz sormadı ve Cumhurbaşkanı da konuya hiç girmedi. Ve anında piyasalar olumlu pozisyona döndü. Dün borsa kaybettiğinden fazlasını geri alırken, dolar/TL’de de 8,55’ler test edildi.
Bir ülkede liderin konuşmasının piyasaları bozması oldukça düşündürücü olsa gerek. Kur artışları zam olarak bütün topluma sirayet ediyor. Hatta Hazine garantili müteahhitler kur artışından büyük kar ediyorlar.
O zaman neden negatif pozisyonda yönetiliyoruz?
Sizce bizler ülke olarak bunları ne kadar hak ediyoruz?
KARAR sizindir...