Milli İstihbarat Teşkilatı; tüm gizli servisler gibi pek yapmayacağı bir şey yapıp "büyük bir arabuluculuk rolü" üstlendiğini duyurmuş, bizzat kendisinden duyalım istemiş...
Ankara, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana tarihin en büyük takas operasyonuna ev sahibi olmuş...
ABD ve Rusya dahil 7 ülkeden 26 tutuklu, MİT'in nezaretinde takas edilmiş...
ABD ile Rusya, MİT'in bu arabuluculuk rolünü övmüş...
Dışişleri Bakanı Fidan, MİT'in duyduğu gururu bir mesajla paylaşmış. Ve "Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda barışçıl diplomasinin merkezi olmaya devam edecektir" demiş...
MİT Başkanı Kalın'ın da farklı düşünmediğini, hissetmediğini takdir edersiniz...
O sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa Fransuva'yı aramış ve Müslümanlarla Hristiyanların ortak huzuru için insanlık ittifakı önermiş. Haç-Hilal savaşı böylece sona erdirilmiş, ittifakı kurulmuş...
İktidar; yeniden "güven duyulan arabulucu", "barışçıl diplomasinin merkezi" olarak anılmayı ne özlemiş meğer, eski günleri iple çekiyormuş...
Buna en çok sevinmesini, en önden gitmesini, bayraktarlığını yapmasını kimden, hangi kurumdan beklerdiniz?
Fakat hayır, Diyanet ne yapsa beğenirsiniz!
Yahu MİT bile Türkiye'nin barışçıl diplomasiyle anılmasına katkı verirken Diyanet Reisi Erbaş, Ayasofya minberine yine kılıçla çıkmasın mı!
Ne mesaj çıkarılacak, camiden dünyaya ne demiş oluyor bu gösteriyle?
Hiç yorulmayın, Erbaş Hoca ne anlaşılsın istediğini de gizlemiyor. Hutbenin duyurmaya uğraştığı kısımlarını sosyal medyada gururla paylaşıp öne çıkardı.
Elde kılıçla okuduğu Cuma hutbesinin hangi bölümleri mi bunlar? Emperyalizme meydan okuduğu, zalimlerin yenileceğini haykırdığı, cenk ve cengâverlik duygularıyla dolu bölümleri...
Allah aşkına bir "barışçıl diplomasi" için çalışan MİT'e bakın, bir de Diyanet'in şu savaşçıl mesajına.