Baştan söyleyeyim; aslında Demirtaş ailesine baş sağlığı dilemiş, dilememiş değil.
İmamoğlu, eşi Dilek Hanım'la birlikte Başak Demirtaş'ı aramış. Kayınpederinin vefatından dolayı üzüntü ve taziyelerini iletmişler. Babasının cenazesine katılma iznine minnet etmeyen hapisteki Selahattin Demirtaş'a da selam göndemişler.
Peki bu gerçek, DEM Parti kamuoyunda bilinmiyor mu? Bir, iki yoklamada hemen öğrendim. Hayır, gayet de iyi biliniyor, sır değil.
Öyleyse tepkilere seyirci kalmak yerine neden duyurmuyorlar? Ve herkes taziye diledi de bir İmamoğlu, korkusundan dilememiş gibi niye kızıyorlar?
Muhtemelen iki sebeple...
Bir; taziye için Başak Hanım'ı aradığını duyurmak İmamoğlu'na düşer, diye.
Herhalde İmamoğlu da aksini bekledi. Hedefe konacağını, tepki göreceğini öngörememiştir.
Karşı tarafın, taziye dilemediği bilgisini düzelterek sessiz kalmayacağına güvenmiş olmalı. Bir teşekkürle bunun paylaşılacağını, onun da tepkilerin önünü keseceğini filan sanmıştır.
Fakat aramış da sanki kamuoyundan saklıyor, duyulmasını istemiyormuş gibi görününce daha çok rahatsız etti.
Böyle bir iletişim kazasından kaynaklanıyorsa büyümez, karşılıklı izah ve anlayışla toparlanır.
İkinci ihtimal de DEM Parti, İstanbul için farklı bir hazırlık içindedir. AK Parti'ye yarayacak bir hazırlık.
Başak Demirtaş'ı, İmamoğlu'nun karşısına aday çıkaracakları bile söyleniyor.
İstanbul'da yüzde 8-10'luk bir seçmen havuzları var.
Bu oylardan en az fireyi, ancak Demirtaş ismi verdirebilir. Başka hiçbir isim, İmamoğlu'na oy kayışını daha fazla önleyemez.
Dolayısıyla muhalefete İstanbul'u, İmamoğlu'na seçimi kaybettirmeyi kafa koyduysanız Başak Hanım'dan iyisini bulamazsınız. Tulum çıkartır, DEM oylarını eksiksiz toplar.
Başka güçlü adaylarda bile oylarını kayba, fireye uğramaktan kurtaramayabilirler. Seçmenleri kazanacak adaya, İstanbul'u AK Parti'ye geri kazandırmamaya yönelir. İmamoğlu, ne yapar ne eder alır oylarını.
İmamoğlu'na karşı taziye tepkileri, ondan mı köpürtülüyor, dersiniz?
DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan'ın son çıkışında bir ipucu bulabiliriz belki.
Kendilerine salon vermeyen CHP'li Antalya Belediyesine şöyle yüklendi:
"Oyumuzu alacaksın, oyumuzla saltanat kuracaksın ama Kürtler salon talep ettiği zaman vermeyeceksin! Bizi yok sayanlara oy vermeyeceğiz."
Bu sözler, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek'e...
Fakat dikkat ettiyseniz CHP'ye, daha genele yönelik sözler de sarf etti.
"Bizi yok sayan, AKP ve MHP gibi yaklaşan insanlara ne oy ne de işbirliği yapacağımızı buradan ilan ediyorum" demek gibi.
Kendilerini yok sayan muhalefete kaybettirmeyi göze aldıkları aşikâr. Ama AK Parti ile MHP'ye kazandırmama iradesi de anlaşılıyor buradan.
Bu dengeyi koruyacak aday, Başak Demirtaş olamaz. Kantarın topuzu fazla kaçar, epey aşırı hem de.
Ayrıca kapıyı da kapatmıyor Bakırhan. CHP ile görüşmeye, anlaşmaya kapıyı açık tuttu. Karşılıksız desteğe, çırak çıkarılmaya, yok sayılmaya tahammülleri yok sadece.
Hepsini bir arada değerlendirince müzakere kartlarının çekildiği, söylentilerle İmamoğlu üstünde baskı kurup çıkışlarla CHP'yi sıkıştırmanın denendiği düşünülebilir.
Öyle ya da değil, CHP ile DEM'in yıpratıcı olabilecek bir sürece girdiği ve restleşmenin ciddiye binme riski taşıdığı muhakkak.
KURUM KİME KARŞI ADAY?
Adayın kim olacağından çok şunu merak etmiştim:
AK Parti, İmamoğlu'nun karşısına kimi değil neyi çıkaracak; daha iyi hizmet iddiasını mı, yoksa yine boş dolduruş ve karalamaları mı?
Aday belli oldu. Bence de olası seçenekler arasında AK Parti açısından en akıllıcası, Murat Kurum'du.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aday tanıtım toplantısında merakımı da giderdi.
"Türkiye Yüzyılı’na giden yola döşeyeceğimiz tek bir taşı, kimseye faydası olmayan milyon polemiğe tercih ederiz" dedi ve ekledi:
"Bizim yapacak çok işimiz, ülkemize kazandıracak çok eserimiz, milletimize verecek çok hizmetimiz var."
Demek ki hizmet iddiaları artık hiç kalmamış gibi ucuz popülist hamasete, yanıltıcı propagandaya asılmayacaklar.
Seçimde kuklayla değil kuklacı Netanyahu'yla mücadele ediyoruz, havası estirmezlerse İstanbullu yaşadı.
Hele amaçları, İstanbul belediyesini CHP'den almak değil de Gazze'yi Siyonizmden kurtarmakmış gibi gösterneye kalkmazlarsa demokrasi şölenine döner.
İmamoğlu'nun sloganı, "hizmette tam yol ileri".
AK Parti ise yerel seçime "Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazırız, kararlıyız" sloganıyla giriyor. 'Türkiye Yüzyılı belediyeciliği', 'gerçek belediyecilik' vurgularıyla...
Sözlerini bu kez tutarlarsa iyi, çok iyi haber.
İmamoğlu Erdoğan'la, Kurum Netanyahu'yla yarışmaya soyunmaz da İstanbul'u kimin daha iyi yöneteceğini anlatacak projelerle hizmette yarışırlarsa İstanbul kazanır, Türkiye kazanır.
İyi olan kazansın.