Dün yine İnsan Hakları Günü mesajları yayınlandı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin BM'de kabulünün 76. yıl dönümüydü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan haklarının en çok çiğnendiği Filistin'e, Gazze'ye dikkat çekiyordu.
Adalet Bakanı Tunç, Türkiye'deki hak ve özgürlük mücadelesinden bahsetmişti. Ama genel hatlarla. Sessiz devrim gibi reformlar yaptıklarını, yargı reformu paketleri çıkardıklarını hatırlatmakla yetiniyordu.
Gönül arzu ederdi ki Türkiye'nin insan hakları karnesini daha somut verilerle ortaya koysunlar.
Çünkü daha yeni, Cumhurbaşkanı'nın huzurunda İsrail'le ticareti protesto eden 9 eylemci tutuklanıp tepkiler sonrası bırakılmıştı. Hem karakolda hem cezaevine girerken işkence ve kötü muamele gördükleri iddiaları da var. Soruşturma açılmış, infaz koruma görevlileri açığa alınmış.
Demek var bizde de bir sorun. İnkâr edilemiyor, üstü örtülemiyor.
İnsanlık onuru, yaşam hakkı bugün en çok Gazze'de çiğneniyor. Cumhurbaşkanı elbet haklı bunda.
Fakat İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, başka hakları da içeriyor. İnsanca yaşamanın gerektirdiği haklar. Adil yargılanma, işkence ve kötü muameleden korunma, sosyal güvenlik, eğitim ve çalışma, ayrımcılığa uğramama, kanun önünde eşitlik gibi haklar.
Bunlar bir bütün, hepsi ayrılmaz birer parçası. Türkiye de kabul ederek uymayı taahhüt etmiş.
Hukukun üstünlüğü kavramı, ilk kez İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde geçiyor. Neresindeyiz?
İnsan Hakları Günü'nü kutlayalım kutlamasına da üstünlerin hukukunu bitirdik, hukukun üstün olduğu bir düzen kurduk mu? Artık güçlünün haklı olmadığını, haklının güçlü olduğunu söyleyebiliyor muyuz?
Orada olsak 3 yıl önce yeni bir İnsan Hakları Eylem Planı açıklamazdı iktidar. Bilmem kaçıncı yargı reformu paketi çıkarılmazdı.
Asıl önemlisi de uymadıktan sonra her gün yeni bir Anayasa yapsanız ne yazar.
2021'de açıklanan son İnsan Hakları Eylem Planı'mız, bir AB projesiydi. AB'den alınan fonla hazırlanmıştı.
İhtiyaç vardı, sorunlar hâlâ giderilememişti ki yeni İnsan Hakları Eylem Planı yapılıyordu.
O eylem panıyla "özgür birey, daha demokratik Türkiye" amaçlandığı duyurulmuştu. 2 yılda 285 hedef tamamlanacaktı. İfade özgürlüğünü genişletmek de hedefler arasındaydı.
Üstünden 3 yıl geçti. Ne kadarı hayata geçirildi?
Tam sırası, İnsan Hakları Günü'nde bu soruya kalem kalem cevap verilse yerini bulmaz mıydı?
DAHA ÂDİL BİR DÜNYA MÜMKÜN DE CHP NE DİYOR?
DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu, 2023'te İnsan Hakları Eylem Planı'nın 2 yıllık karnesini çıkarmıştı. Tablo hiç de parlak değildi.
Yeneroğlu diyordu ki: "2 yıllık toplam 285 vaadin tam 174’ü yerine getirilmedi. Yani söz verilen her üç eylemden neredeyse ikisi yapılmadı..."
Her eylem planında, her yargı reformunda haksız, keyfi, uzun tutuklu yargılamaların biteceği müjdeleniyor.
Yıllar gelip geçti, bitti mi bunlar?
Yeneroğlu'na 2024'te karnenin son durumunu sordum. Bir gelişme olmadığı için güncellemediğini söyledi. Yani yerinde sayıyor. Yıl başında yenisinin açıklanacağı müjdelenmiş ama ondan da bir haber yok.
Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz, derler.
Yeni eylem planlarına, reform paketlerine hâcet de yok aslında. Mevcutlarına uyulsa, Anayasa ve yasalarda yazdığı gibi uygulansa ne keyfi tutuklanan kimse kalırdı içeride ne de yenileri tutuklanırdı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni de kabul etmiş, iç hukukumuzun üstüne koyduğumuzu Anayasa'mıza bile yazmışız. Ama AİHM ve kendi Anayasa Mahkememizin kararlarına uymadığımız için, Avrupa Konseyi'nden yaptırım uyarısı almıyor muyuz?
Hak ihlâli kararlarına rağmen meselâ Can Atalay, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Gezi davasından diğer yatanlar neden hâlâ içeride?
Daha âdil bir dünya mümkün de iktidarın, bunu sağlamaya niye kendimizden başlamadığı sorusu, aklı ve vicdanı zorluyor. Ana muhalefet CHP'yi ise İnsan Hakları Eylem Planı'nın akıbetini takibe, karnesini tutmaya nedense zorlamıyor.
Gelin de bu karneyle İnsan Hakları Günü'nü kutlayın şimdi.