“Macaristan’ın Türkiye’den doğal gaz alımıyla ilgili anlaşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan nezaretinde imzalandı” yazıyor.
“Türk doğal gazı” ibaresini gören de Karadeniz gazı evlere bağlandı, fazla fazla yetiyor, biz kullanacağımızı kullanıyoruz, artanı da Norveç gibi gelecek kuşak fonuna atıyoruz, ondan kalanıysa ihraç etmeye başladık, bu sattığımız bizim yerli ve milli gaz sanacak.
Nasıl, havalı değil mi? Türkiye Yüzyılı’na da başkası yakışmazdı zaten.
Ama kazın ayağı başka.
Mayıs başlarında TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin’e, bedava dağıtılan gaz sorulmuştu. Bilgin ise Karadeniz gazının henüz test aşamasında olduğunu açıklamıştı.
Tam ne dediğini hatırlayalım mı, şöyleydi:
“Karadeniz gazında şu anda test üretim fazındayız hâlâ. Test üretimi devam ediyor ve bu üretimin tamamını BOTAŞ’a teslim ediyoruz. Test üretimi, yıl sonuna kadar aslında devam edecek. Böylece rezervuar davranışını daha iyi anlamış olacağız. Yıl sonuna kadar değil belki ama yılın son çeyreğine kadar devam edecek. Ondan sonra ticari kontratlar devreye girecek.”
‘Ticari kontrat’ dediği, içerdeki gaz dağıtım şirketleriyle imzalanacak kontratlar. Macaristan’la filan değil.
“Rus gazı mı veriyorlarmış yani” başlığıyla, hayretler içinde yazmıştım.
Güya o mayısta gazlar, iktidardandı. Erdoğan, Karadeniz gazını devreye aldığımızı müjdelemişti.
Dağıtım şirketleri de abonelerine şu mesajla bildiriyordu:
“Cumhurbaşkanımızın müjdesini verdiği Karadeniz gazının devreye alınmasından dolayı 31 Mayıs 2023 tarihine kadar oluşturulacak ilk faturanız, devletimiz tarafından karşılanacaktır”.
‘Gazınız bu ay devletten, Cumhurbaşkanı’nın ikramı’ denmiş oluyordu.
Oysa ‘yerli ve milli, devreye alındı, sisteme verildi’ diye halka bedava verilen gaz; meğer henüz devreye bile alınmamış, daha sisteme verilmemişti.
Bize bedava verilen, büyük ihtimalle Rus gazıydı. Ne bedavası, tuzluya geliyordu. Vergi zamlarıyla bizden çıkacaktı parası, çünkü bizim şirketten değildi, dolarla ithal ediliyordu.
Ruslara ait Akkuyu nükleer santraliyle artık bizim de milli nükleer güç olduğumuz müjdelenmişti ya hani, onun gibi işte.
İşin aslı ne midir öyleyse?
Macaristan, AB’nin Rus doğal gazı ambargosuna karşı. Geçen sene Gazprom’dan hatırı sayılır bir gaz almışlardı. Tabii Türkiye üzerinden.
Türkiye’yle imzaladıkları bu anlaşma da ya Rus ya da Azerbaycan gazı için olmalı. Ama nedense detaylarına girilmiyor açıklamalarda.
‘Ha Rus gazı ha Türk gazı, ayrımız gayrımız mı var, aynı şey’ diye bakılıyorsa iş değişir.
Putin; sözüm ona Rus gazının vanasını bize teslim etmişti, gazları artık bizden sorulacaktı, kime istersek ona satacaktık, tepemizi attırırsa Avrupa’ya vermeyecektik, Hans’la George elimize düşmüştü...
Fakat Putin’in gazı hâlâ bizim gazımız sayılır mı, onunla hava atabilir miyiz, emin değilim. Biraz limoniyiz sanki bu ara.
Seçim bitti, gaz bitmedi anlayacağınız.
O GÜNLERİ GÖREBİLECEK MİYİZ?
60 yaşındaymış. Babası, dedesi filan bu yaşı görmeden göçmüş.
Kurzweil ise ölümsüzlüğe bu kadar yaklaşmışken kaçırmak çok fena olacağı için de ölmemeye çalışıyormuş.
Nasıl mı? Günde 200 takviye hapı alarak, haftada bir kliniğe yatarak...
Kulağa delice gelebilir ama haber gerçek, Oksijen gazetesinde okudum.
Herkesin beklediği, yakalayıp görmek istediği milat, farklı...
Ben de 2053’ü, 2071’i görmek isterdim.
35’te biri, 5’te biri bile etmeyen doğal gaz rezervimizle biz İran’ın, Cezayir’in, Nijerya’nın başlatamadığını başlattıysak...
Türkiye Yüzyılı’nın 30 yıl, 50 yıl sonrasını siz düşünün. Acaba nasıl olurdu?
Halka bedava dağıttıktan sonra gençlerin payını da ayırıp kalan gazımızı Almanya’ya, İngiltere’ye satıyoruz. O da lütfen, rica minnetle... Norveç dahi bizi kıskanıyor...
Koltuklarınız kabarmaz mı?