'Et' dememiş 'tablet' demiş

Akif Beki

"Karne hediyesi olarak et' yalanına soruşturma" haberlerini gördünüz mü?

Habertürk, kasaptaki çocukla konuşan muhabiri işten attı. Suçlamayı haklı buldular. Çocuğu yönlendirerek konuşturmakla, gazetecilik sınırlarını aşmakla suçlanıyordu.

Muhabirin kurgusuymuş, gerçek değil mizansenmiş, çocuğu kullanmış, Türkiye'de yoksulluk olduğu kara propagandasına bir sabiyi kandırarak alet etmiş. Ama Sabah, ailesine ulaşarak gerçeği ortaya çıkarmış.

Habertürk yönetimi de kazın ayağı öyle mi, değil mi; Sabah'ın haberine bakıp sağlamasını bir de buradan yapabilir.

Buyurun size, "karne hediyesi olarak et' çarpıtması" başlıklı haberden bir kesit:

"Anne Nihal Güney, olay günü de tavuk almak üzere kasaba girdiğini kaydetti. Oğlunun uzatılan mikrofona yanlış bir kelime söylemesi ile söz konusu görüntülerin ortaya çıktını söyleyen anne, eşinin oğluna et değil tablet alacağını kaydetti. Oğlu A.G.'nin et yiyen bir çocuk olmadığını, kasap abisine karnesini gösterince kasabın hediye pirzola verdiğini ifade etti."

Demek ki aslı neymiş?

Çocuk 'tablet' diyecekken yanlışlıkla 'et' demiş, dil sürçmesiymiş, kurguyla söyletilmemiş yani, bu bir.

Kasap abisi de üç kalem pirzolayı tesadüfen vermiş meğer çocuğa. Pirzolaya et demek yalan sayılmıyorsa 'karne hediyesi olarak et' yalan veya çarpıtma değil, haza gerçekmiş. Çocuğun dili, boşa da sürçmemiş anlayacağınız. Etsin iki.

Bu zekice düzeltmenin özrü, kabahatinden büyük; o da etti mi size üç!

İktidar medyasının geri aldırdığı, iktidardan özür dilettiği ne yoksullaşma şikayetleri gördü bu gözler...

Servis esnafından çiftçiye, eve ekmek götüremediğini söyleyen kimler, sözlerinin çarpıtılmasından şikayet ettirilmedi ki!

Kabak, her seferinde muhalefetin başına patladı. Zordaki esnafı, çiftçiyi; yalan ve kara propagandaya alet etmekle suçlandılar.

İktidar ve propaganda makinesi için; halkın yoksullaşması değil, onun yüksek sesle söylenmesi sorun olmaya devam ediyor.

Öyle olmasa yoksullaşmayı düzeltmeye harcarlardı enerjilerini, yoksullaşma haberlerini düzeltmekle uğraşmazlardı.

Yoksullukla mücadeleleri; 'şikayet etme şükret, ahlanma oh çek, et deme tablet de, olmadı pirzola de' düzeyinde sürüyor.

'Karne hediyesi et' haberini, çocuğun annesiyle kasaba güya düzelttirdiler. Zaten ailenin evi ve arabası da varmış, fakir değillermiş.

E zaten halkın yoksullaşması denen şey de bu ya; evi ve arabası olup eskiden fakir sayılmayan kesimler bile artık canları çekince et yiyemez hale geldi. Alım güçleri düştü.

Yine de bizde yoksulluk yok, herkes istediğini yiyebiliyor, aç ve açıkta kalan Hans'la George kendi derdine yansın madem...

Ankara Kızılay'da, Et ve Süt Kurumu marketinin önünde gün aydınlanmadan sıraya girip bir kilo ucuz et, kıyma için saatlerce bekleyenlerle ilgili haberi, bakalım nasıl düzeltecekler?

Et ve Süt Kurumu, pahalı olmayan et fiyatlarını düşürmek için durup dururken Macaristan'dan kasaplık hayvan ithal ediyor. Ramazan'a hazırlık, iftarda yenebilsin diye. Yerli ve milli çiftçi temsilcileri de 'Macar çiftçisini ihya edeceğinize kendi çiftçinizi ihya etseniz ya' diye söyleniyor.

Sabah, A Haber, Yeni Şafak filan benden duymuş olmasın ama besiciler, infial içinde. Bakalım, hayvan ithalatına tepki haberlerine el atıp neresini düzeltecekler!

PUTİN'İN OYUNUNU NİYE BOZMUYORUZ?

Putinci, İslam ve NATO düşmanı, ırkçı bir provokatör, İsveç'te Kur'an yakma alçaklığı için Türkiye Büyükelçiliğinin önünü seçiyor.

İsveçse Putin tehdidine karşı NATO'ya girmek için, Türkiye'nin onayını bekliyor.

İktidarı, muhalefetiyle İsveç'e ve Rasmus Paludan adlı aşırı sağcı alçağa haklı tepkimizi gösterdik. Kutsala saldırı, karşılıksız bırakılmadı.

Ama tepkimiz, orada kalmadı da. Cumhurbaşkanı Erdoğan, inancımıza bu saygısızlığa göz yuman İsveç'in, NATO'yu unutmasını söyledi. Kapıyı kapattı.

Hadi muhalefet, büyük resmi göremiyor, küresel oyunları bozamıyor... Orta Doğu ve Balkanlar'ın en hızlı oyun bozucusu iktidar ve fedaileri, altındaki tuzağı niye göremedi? Putin'in provokasyonuna geliyor olamaz mıyız?

İsveç'in NATO'ya girmesini önlemeye çalışan Putin, bu sayede amacına ulaşıyor. Arkasında yok mudur?

Putin'e, amaçlamadığımız halde istediğini vermiş oluyoruz. Ertelenen doğal gaz borçlarımızın hatırı ağır basmadıysa, zokayı bilerek yutmuyorsak tabii.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (88)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.