Muhalefeti memnun etmek de zor hakikaten, ne yapsan dudak bükecek bir şey buluyorlar(!)
AK Partili milletvekili Rümeysa Kadak'a yaptıklarına bakın, hiç mi kıymet bilinmez!...
Cumhurbaşkanlığı sisteminin temel iddiasını tek başına çürüttü. Hem de yeni sisteme geçişin ikinci yıldönümünde.
Neydi o iddia?
Yeni sistem, Meclis'i daha etkin hale getirecekti. Yürütmenin kontrolünden çıkaracak, yasama ve yürütmeyi birbirinden kesin biçimde ayıracaktı. Yasa tasarıları artık hükümetten gelmeyecek, milletvekilleri teklif verecekti. Meclis'in denetim imkan ve yetkisi sıfırlanmayacak, bilakis artacaktı. Kuvvetler ayrılığı, hiç olmadığı kadar güçlenecekti...
Sistem, bu propagandayla referandumdan geçirilmişti.
Muhalefet, yalanlamaya uğraşıyor hala. İki yıllık uygulamanın bilançosunu çıkarıyor. Yanlış ve yanıltıcı olduğunu ispat edecekler ya...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Temmuz 2018’de yemin ederek göreve başlamasının üzerinden iki yıl geçmiş.
Meclis'teki 600 milletvekili, bu iki yılda bin 493 maddelik 104 kanunu yasalaştırırken...Cumhurbaşkanı, 2 bin 229 maddelik 64 kararnameyi tek başına yürürlüğe koymuş.
Bu işleyiş de gerçeğin bize söylendiği gibi olmadığını gözler önüne seriyormuş da...Takke düşmüş kel görünmüş de...
Oysa AK Partili Kadak, muhalefeti bunca zahmetten kurtararak 'kral çıplak' dedi zaten. İki tivitle işin aslını gösterdi ama beğendiremedi.
Meclis’teki Netflix yasağı tepki çekmişti. Kadak ise yasağı “TBMM dizi izleme değil, çalışma yeri” diyerek savunmuştu.
Şimşekleri üstüne çekti, hedef oldu. Meclis çalışma yeriyse niye kayda değer hiçbir çalışması olmadığı söylenince de Kadak, zulayı patlattı. Nasıl dayansın!
"An itibariyle önerdiğim kanun tasarısı: 0 Soru önergesi: 0" diye karnesini paylaştı. Gururla, üste çıkarak. Ve gerçeği muhalefetin suratına tokat gibi çarptı.
İfşasını şöyle de sürdürdü:
"Bir iktidar vekili olarak, denetim ve bilgi almayı amaçlayan önergelerle kendimizi denetlemek, zaten bildiğimiz bir konuda kendimize soru sormak mantıklı mı sizce?"
Muhalefetin sistem eleştirilerini daha nasıl haklı çıkarsın, söylemiş işte söylenebilecek ne varsa.
Meclis yürütmenin kontrolünden kurtuldu mu, iktidar üzerindeki denetimi güçlendi mi, işlevi arttı mı, iktidarın mı milletin mi vekili olarak seçiliyorlar? Hepsini bir çırpıda koydu ortaya.
Bir de kızmazlar mı! Velinimet yahu, öpün başınıza koyun, daha ne istiyorsunuz!
‘15 Temmuz yardım paraları’ açıklaması
Dün, 15 Temmuz şehit aileleri ve gazileri için toplanan yardım paralarının akıbetini sormuştum. “Ayasofya’nın akıbeti gibi, o da açıklanacak mı” diye.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından aradılar. Bakan Zehra Zümrüt Selçuk’un başkanı olduğu Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın eski bir açıklamasını da gönderdiler.
Açıklama, 1 Temmuz’da yapılmış. “Verilmeyen Paralar Gün Geçtikçe Eriyor” başlığıyla çıkan haberleri yalanlamak üzere.
Şunu söylüyor:
Toplanan yardım paraları, Ziraat’ten Hazine hesabına aktarılmamış. Tersine, nemasıyla birlikte 338 milyon 971 bin 731 lira olarak, vakfın Ziraat’teki hesabına aktarılmış.16 Ocak 2020’de.
Pandemi sürecinde de o hesaptan 251 şehit yakınıyla 2 bin 734 gaziye üçer kez biner lira nakdi destek verilmiş.
Bugün itibarıyla dağıtılan yardım, toplam 8 milyon 949 bin liraymış.
Ödenen miktar düşüldükten sonra ise vakfın hesabında kalan miktar, 344 milyon 982 bin 942 lira ve 28 kuruşmuş.
Yani deniyor ki...Vakıf boş durmuyor. Toplanan bağışların da üstüne yatılmış değil, akıbetleri meçhul değil. Amacı doğrultusunda kullanılıyor. Ve paralar erimiyor. Öyle iyi bakılıyor ki taksit taksit dağıtıldığı halde artıyor bile.
Bu arada...
Vakıf, 26 Aralık 2019’da resmen faaliyete başladı. Darbenin üzerindense 4 yıl geçti.
Şeffaf ve hesap verebilir olma duyarlılıklarından dolayı, bakanlıkla vakfa teşekkür ediyorum.
Takdir, şehit yakınları ve gazilerle kamuoyunundur.