Kaybedip kaybetmediği henüz kesinleşmedi. Ama kaderini Trump'ın kaderiyle bir gören yerli ve millicilerin aksine, arkasından teneke çalmaya can atıyorum.
Bunun için gitmesini bile bekleyemedim. 'Güle güle' yazısını şimdiden yazdım, buraya bırakıyorum.
Gidip gelse dahi gitmiş kadar oldu artık. Korkutma siyaseti elinde patladı; yaşadığı korku, yaşattığı sevinç yeter.
Bin kaderi olsa, birini dahi böyle bir şarlatanla birleştirir mi yahu insan!
ABD'de muhalefet, bulup bulabileceği en kötü adayla Trump'ı yendi.
Filipinler'den Brezilya'ya, hatta Macaristan'a, popülist şovmenler için kötü haber, sonun başlangıcı. Dalga terse döndü. Şafak atıyor.
Yalancı şafaklardan bıkmadı, usanmadı belki bazıları. Ha babam çağ açıp çağ kapatmaktan yorulmadılar. Her gün 'yeni bir dönem'e girdiler. Fetihten fethe, yeni bir milattan yeni bir milada sürüklediler taraftarlarını.
Bize vaat edilen 'bu yeni bir milat'ların da haddi hesabı yok gerçi. Birinden çıkıp diğerine girdiğimiz müjdelendi durdu. Bir soluklanamadı, rahat yüzü göremedi millet.
Ama bu, popülist siyaset için gerçekten bir milat.
Lümpen hırtlığı ve sandıklı zorbalık, Trump'ın şahsında ağır bir yenilgi aldı.
Biden'a bayılmıyorum. Fakat Trump'ın sandığa gömülme ihtimalini bile çok sevdim. Bir de tam gömülse nasıl sevinmem!
Hak, hukuk, özgürlük, demokrasi mücadelesi evrenseldir.
Yoz rejimler, birbirini tutar.
Yoldan çıkmış iktidarlar, birbirine nefes aldırır.
Zorbalar iyi anlaşır, birbirleriyle anladıkları dilden konuşurlar.
Dünyanın neresinde seçimli bir otoriter rejim kaybetse o yüzden seviniyorum, elimde değil.
Antidemokrat, dayatmacı, hukuk tanımaz adaylarının kaybetmesinden korkuyorlardı. Trump muhiplerinin korktuğu başlarına geldi. Sandık arifeyi gösterdi, bayramı göstermedi onlara. Alt olmayı, kazanacaklarına en inandıkları anda yaşadılar.
Pis kaybettiler.
Kötülük dünyanın neresinde kaybetse ben seviniyorum, elimde değil.
Trump'ın şahsında hukuksuzluk, ırkçılık, faşizm, Müslüman ve göçmen düşmanlığıyla nefret söylemi ve kutuplaştırma siyaseti acı bir mağlubiyet tattı.
Elimde değil, sevindim.
Bir popülist şarlatan gitti. Darısı kalanların başına. Duterte'den Bolsonaro ve burnumuzun dibindeki Orban'a, sıradakiler düşünsün.
Dünyanın bir köşesinde demokrasi kazandı. Dört bir köşesinin gözü aydın.
Trump kaybetti, Kudüs kazandı.
Ezan ve cami karalanmaktan, tehdit gibi gösterilmekten kurtuldu. Çanla kilise de bir popülistin elinde oyuncak olup kullanılmaktan.
Tanrı'yı oy toplama kampanyasına alet etme, İncil'le aldatma, inançları istismar ederek iktidarda kalma ucuzluğu sökmedi bu kez.
Çamura yatmak için yer yapmıştı kendine, kaybetme senaryosunda devreye sokacaktı. O tezgahı da çalışmadı.
Trump düştü, Trumpperestlerin rol modeli kirli dünyasıyla birlikte başlarına yıkıldı.
İyi bilmezdik siyasi mevtayı. Sahtekarlığın vücut bulmuş haliydi. Ayaklı, yürüyen cehaletti. Süzme bir megalomandı, Beyaz Saray'da oturan su katılmamış bir magandaydı.
Demokrasiyi dolandırarak kurduğu korku imparatorluğu çöktü. Akıbeti, ondan ilham alıp ilham veren Dutertelere, Orbanlara ibret aynası tuttu.
Gıyabi tören konuşmasıyla uğurlamayı, siyasi cenazesinin ardından şöyle seslenmeyi iple çekiyorum:
Özentili hayran ve taklitçilerinin yüzünden okunuyor. Geriye derin bir korku bıraktın. Hayırla anılmayacaksın. Güle güle çamur adam, gidişin olsun dönüşün olmasın.
Kimden mi yanayım!
Akıl ve mantık elektir, süzer.Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma eleği.
Üstünde kalan bin yaşasın, altına düşenin canı cehenneme. Ben, deve geçirmeyen elekten yanayım.
Aklı, mantığı savunuyorum.
Amerikan milletini milli, gayrimilli diye bölmek akıllıca mı?
Çan, kilise, İncil hamasetiyle toplumu kutuplaştırmak; ‘bana katılmayan haindir, teröristtir’ diye komşuyu komşuya düşman ettirmek mantıklı geliyor mu?
Akla karşı gelenin, mantığa savaş açanın kazandığı görülmüş mü? Yıkımdan, acıdan, kayıptan başka ne kazandırmış?
İflah olmaz Trumpçılara da önerim; içi boş sloganlardan, kof şablonlardan yana olmayın, elekten yana olun.