Erdoğan; "hayaldi, gerçek oldu" vaatlerinde iddialı.
Seçimi kazanır da iktidara gelirse yapacaklarını anlatırken şöyle ortaya koydu:
"Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda, birileri yine bize dudak bükmüştü. Bizim 2023 hedefleriyle 12 yıl sonrasına kadar uzanan program ve proje yapabilmemizi akılları almayanlar, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca tümden zıvanadan çıkmıştı."
Fakat burun kıvıranlar, zıvanadan çıkmakta haklı çıkmış gibi konuşuyor.
Karar yazarı Prof. Uğur Emek, nedenini bir cümlede özetledi: Çünkü 2023 hedeflerinden sadece biri tuttu, o da 2023'ün gelmiş olması. Başka tutan hedef yok.
İktidarın, planlama ve öngörme başarısı demişken...
Dış politikada 10 yıl sonra Esad'la Sisi'ye, ekonomide 5 yıl sonra Mehmet Şimşek çizgisine geri dönüş de pek uzak görüşlülük işareti değil.
2023 için kişi başı gelir hedefi, 25 bin dolardı. Şimdi 2013'teki 12 bin 500 dolar seviyesinin bile gerisinde. Erdoğan'ın yeni hedefi, 2028'de 16 bin dolar. Eski 2023 vaadi, artık vaat dahi edilemiyor.
Enflasyonu, indirse indirse AK Parti indirecek... MB rezervlerini, AK Parti yükseltecek... İmar affını, AK Parti affedilmez suç yapacak... Cezaevinden yine bir infaz indirimiyle çıkıp üçüncü eşini de katleden caniye, AK Parti bir daha af vaat etmeyecek... Gücü eline geçirince cezaevlerinin kapısını açmaya, AK Parti karşı... Vergi muafiyetiyle gençlere cep telefonunu, bir kereliğine AK Parti ucuzlatacak... Torpil ve haksızlığa kullanılabilen kamuda işe alım mülakatlarını, kaldırsa kaldırsa AK Parti kaldıracak... Dikey mimariden yatay mimariye şehirleri, AK Parti geçirecek...
Yani sıkıntıları çözse çözse yine AK Parti çözecek. Muhalefet de kim oluyor, kalabalık etmesin!
Ne zamana derseniz; seçimden sonra doğru adımla doğru zamanda. 2071'e dek yolu var. Yaptıkları, yapacaklarının teminatı.
AK Parti'nin çözeceği bu sıkıntıları kim çıkardı diye sormazsanız, çok süper.
Sorsanız da muhalefete ihtiyaç yok. AK Parti, alternatifini kendi sunuyor.
Enflasyonu, imar affını, örtülü af için ceza infaz indirimlerini, dikey mimariyi, cep telefonu vergilerini çıkaran, rezervleri eriten, kamuda mülakatı getiren bir AK Parti var. Yararını görüp memnun olan, isterse ona oy verebilir.
İstemeyen, şikayeti olan da seçimden sonra bunları tersine çevirmeyi vaat eden öteki AK Parti'yi seçsin.
Neden seçimden sonra, niye dün çözmedi, bugün neyi bekliyor, tutan mı var?
İki AK Parti seçeneğini, öbür türlü milletin önüne koyamaz da ondan.
Millet, dış güçlerin kuklası olan gayri milli muhalefete mi mahkum edilsin!
AK Parti, bu muhalefeti seçenek olmaktan çıkarmak için kendisine karşı yarışıyor. Keyfinden değil.
"Her şey Türkiye için", aklınıza yanlış fikir gelmesin.
Bay Kemal'in 20 yıldır ülkeyi yönettiği artık "yeter, söz milletindir". Biraz da Erdoğan yönetmeye talip.
14 Mayıs'ta millete, iki AK Parti arasında bir seçim yapma şansı tanınıyor. Bir AK Parti'yi beğenmeyen, diğerini tercih edebilecek.
Ne demişti bir zamanların Ankara Valisi Nevzat Tandoğan; "bu ülkeye komünizm lazımsa onu da biz getiririz, siz kim oluyorsunuz!"
Değişim lazımsa onu da AK Parti getirir, başkasının haddine mi!
Yalnız birbirine karşı bu iki AK Parti'nin farkı, pusulada nasıl belirtilecek? Orası meçhul. Ya karışır da bu AK Parti'ye verilen oy, öbürüne giderse!
IMF'Lİ YILLARI NİYE ARAR OLDUK PEKİ?
"Biz 23,5 milyar dolar devraldığımız IMF'Yİ, 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik... Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Çünkü IMF'ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son IMF çıkışı böyle. “Onlar IMF’den borç aldı biz ödedik, bu onların cibilliyetinde var” dediği de olmuştu.
Oysa...
IMF ile son Stand-by anlaşmasını 2005’te AK Parti imzalamıştı. Yaklaşık 10 milyar dolar ilave borçlanma için.
Doğru, IMF'ye borçları AK Parti kapattı.
Fakat ekonomide IMF reçetesi uygularken zenginleşmişiz, milli gelirimiz düzenli artmış.
IMF disiplininden kurtulduğumuz günden beri de gelirimiz düzenli eriyor, ekonomimiz belini doğrultamadı.
2005’te son kez borç alırken kişi başı gelirimiz 5 bin dolardı. 2013’te IMF’yi gönderirkense 12 bin 500 dolar. 2023'tekinden en az 2 bin dolar fazla.
Kötüye gitmemizin; MF’nin ihale düzeni, yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlikle mücadele için koştuğu şartlarla bir ilgisi olabilir mi?