Dün Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu ününde polisin 'gözaltı ve sınır dışı' tehdidi ile engellediği Uygurlar Urumçi'deki yangında kaybettikleri akrabaları için sivil toplum kuruluşları ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Doğu Türkistan’ın Urumçi kentinde 21 katlı bir binada yangın çıkmış ve Çin’in karantina politikasıyla apartmanın çıkış kapılarının demir telle kilitlenmesi nedeniyle kaldıkları binadan çıkamayan, aralarında çocukların da bulunduğu 44 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu nedenle İHH İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın açıklamasını UMHD Başkanı Av. Abdullah Resul Demir yaptı. İHH Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında ayrıca; İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Av. Uğur Yıldırım ve yangında anneleri ile 4 kardeşleri vefat eden yaşındaki Muhammed ve Şerafet Ali kardeşler de açıklama yaptı.
'SESLERİNİ BİLE DUYAMAZKEN ÖLÜM HABERLERİNİ ALDIK'
Yangında annesi ve 4 kardeşini kaybeden Muhammed Memeteli ve ablası Şerafet Memeteli gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı. Muhammed “2016’dan beri sesini duyamadığım ailemin ölüm haberini aldım. Hapse atılan babam ve abime ve hiç haber alamadığım 2 kardeşime de ulaşmak istiyorum. Çin hükümeti ne olduğunu açıklasın” dedi. Abla Şarefat ise gözyaşlarını tutamayarak ölen en küçük kardeşinin yüzünü bile görmediğini söyledi.
'İSLAM DÜNYASI ZULME SESSİZ, ÇÜNKÜ ÇİN İÇİN BİR PAZAR'
İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım da “Aslında bunun böyle olacağı belliydi. Çünkü Çin, uzun zamandır bu uygulamaları gerçekleştiriyor ve Doğu Türkistan coğrafyasında çok hak ihlalleri uyguluyor" diyerek şu açıklamada bulundu:
"Bu konu çok gündeme geldi ama İslam dünyası bu konuda sessiz kaldı. Ne yazık ki Batılılar daha aktif bir şekilde Doğu Türkistan halkının hakkını savundu. İslam dünyası, Çin için bir pazar. İpek Yolu dediğimiz tek kuşak, tek nesil projesini İslam coğrafyasında gerçekleştiriyor, bütün ülkelere ciddi manada yatırım yapıyor.
İslam dünyası bu yatırımların hatırına ve Amerika'yla olan denge politikasını da gözeterek şu anda Çin'in bu uygulamalarına sessiz kalıyor. Ama bunun sonucunda gördüğünüz gibi dokuz yaşında, beş yaşında çocuklar ölüyor. Kadınlar ölüyor. Aslında Çin'in asıl yaptığı, bu korona meselesini bahane ederek toplama kamplarının sayısını çoğaltmak. Toplama kamplarını artık ekonomik maliyetini de düşündüğü için apartmanlara indirgedi. Yani Doğu Türkistanlıların yaşadığı bütün apartmanları, kapılarını lehimleyerek kamp haline getirdi. Ve orada üç ay, dört ay bunları aç susuz bıraktı. Ve şimdi de yavaş yavaş yok ediyor."