İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, askeri alanların 'rezerv yapı' alanı ilan edilerek imara açılmasına ilişkin geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunmuş ve askeri alanların yerlerine villa ve rezidansların geldiğini duyurmuştu. Gökce, Başakşehir'deki askeri alanla ilgili "İstanbul’da riskli alanlarda ve riskli binalarda yaşayan binlerce vatandaşımızın acil barınma ihtiyacı için değerlendirilmeli. Riskli binada yaşayan kiracı ve mülk sahiplerinin konutları yenilene kadar 24 aya varan süreyle burada yapılacak konutlara taşınması sağlanmalı." demişti.
Başakşehir'deki askeri alan bakanlık tarafından imara açıldı. İmara açılan arazinin 12,4 milyon m2 büyüklüğünde olduğunu belirten Gökce, "İstanbul’un bu bölgesinde son kalan yeşil alandı." dedi.
Buğra Gökce
Gökce'nin sosyal medya hesabındaki paylaşımı şöyle;
"Bakanlık tarafından imara açılan Başakşehir’deki askeri alan hakkında bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. İmara açılan arazi 12,4 milyon m2 büyüklüktedir. İstanbul’un bu bölgesinde son kalan yeşil alandır. Ekolojik ve bitkisel açıdan önemli bir alandır.
Bu alan aynı zamanda Ekolojik ve doğal bir zenginliktir. İçinde bir gölet bulunmaktadır. Bakanlığa göre bu alanda 143 bin insan yaşayacak. Yaptığımız hesaplamalar ve imar durumuna göre nüfus kapasitesi 350 bine çıkabilir.
Bölge yapılaşmaya açılırken buraya yerleşecek nüfusun İstanbul’daki nüfus yoğunluğuna, ekolojik kaynaklara, doğal varlığımıza etkisi hesaplanmamıştır. Yine böyle bir yapı yoğunluğunun bölgeye taşınması halinde gereken okul, kreş, hastane gibi sosyal donatılar da düşünülmemiştir.
İstanbul’un deprem direncini arttırmak, riskli yapıları en risklisinden başlayarak yerine dönüştürmek için rezerv alanlar kullanılabilir ancak bu alanların lüks konut veya özel şahısların yatırım amaçlı konut elde etmesi için kullanılması kabul edilemez.
Bakanlığın daha önceki uygulamalarından İstanbul ve birçok şehrimizde askeri alanların belirtilen amaçlardan uzak, üçüncü şahıslara veya belli kişilere rant aktarımı için kullanıldığını biliyoruz. Bu zamana kadar yapılan projeler bunu gösteriyor.
Bu sebeple bir kez daha uyarmak istiyoruz. İstanbul açısından hayati önemdeki bu alan planlama ilkeleri, bilimsel doğrular ve İstanbul’un ihtiyaçları dışında asla kullanılmamalı, 16 milyon İstanbulluya ait bu araziler rant aktarımı aracı olmamalıdır.
Binlerce vatandaşımız riskli konutlarda tabutunda yaşarken, İstanbul’un yeşil alanlarına dolar yeşili bakarak ekolojik ve milli kaynaklarımızı tüketmek çocuklarımıza ve gençlerimize tarih boyunca anlatılamayacak bir kötülüktür."