ERKUT TEZERDİ
Tiyatronun ve ekranların başarılı oyuncusu ile yönetmeni Yıldıray Şahinler’in yönettiği ‘Çocuklar İçin Müzikli Masallar,’ sevilen oyuncu Hande Doğandemir’in anlatımıyla minik izleyicileri bir masal yolculuğuna çıkaracak. Dünyaca ünlü Danimarkalı yazar Andersen’in ülke ülke gezerek derlediği masallar; danslar, eğlenceli melodiler ve geleneksel şarkıların yanı sıra, renkli sıra dışı maskeler ve pontomimle minik izleyicilere sunulacak. Anlatıda Aytek Önal ve Selim Can Yalçın’ın neşeli canlandırmalarına Eren Aydoğan piyanosuyla eşlik edecek. Yıldıray Şahinler’le İş Sanat Sahnesi’nde ‘Çocuklar İçin Müzikli Masallar’ın provalarında konuştuk. Şahinler masalları, oyunculuk ve sanat yaşamını anlattı.
‘Çocuklar İçin Müzikli Masallar’ adlı anlatıya nasıl dahil oldunuz?
Teklif İş Sanat’tan geldi. Fikir çok hoşuma gitti. Benim beş aylık bir oğlum var. İki buçuk ayı geçtiğinden beri ona masal okuyorum. Ama bu masalların içinde mutlaka bir ‘miyav’ veya bir ‘hav’ sesi oluyor. İlgisini çekiyor... Masalın bizim hayal dünyamızdaki yeri bambaşka. Ta çok ama çok küçük yaşlardan beri dinliyoruz. Bu, bizim kuşakta radyo tiyatrosuyla devam etti. Hikayeler hoşumuza giderdi. Tabii dinleyen her kişinin düş dünyasında farklı bir dünya kurgulanırdı. Biz de sahnede çocuklara , zengin görsel bir dille bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayacağız.
Çocuklar bu masalları sahnede nasıl görecek? Oyuncular, anlatıcı ve müzisyenin tam olarak görevleri nelerdir?
Onları güzel bir masal yolcuğuna çıkaracağız. Bunu da iki oyuncu arkadaşım Aytek Önal ve Selim Can Yalçın’la birlikte yapacağız. Eren Aydoğan da anlatılan masalın atmosferine, gidişatına göre piyanosuyla eşlik edecek. Masal ruhu korunacak. Bu parçalar yeri geldiğinde bir klasik müzik eseri olacak yeri geldiğinde de geleneksel veya eğlenceli bir melodi. Tabii bu da tamamen masalın yapısına göre şekillenecek. Bir de anlatıcımız var. Gösterinin prömiyerinde bunu Hande Doğandemir üstleniyor. Hande Hanım masalı anlatırken oyuncular anlatıyı destekleyecek şekilde bir pantomim ortamında maskeler, kuklalar ve çeşitli aksesuarlarla öyküyü canlandıracak. Anlatılacak masalların başında da Andersen’in masalları var.
Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’in masalları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sahnede anlatılan masallar hangileri ve uyarlama aşamasında farklılıklar oldu mu?
Andersen, çok gezen bir yazar. Gezdiği ülkelerden de masallar derlemiş ve bunları kendi hayal dünyasıyla zenginleştirerek kaleme almış. Biz de ‘Çocuklar İçin Müzikli Masallar’ı aslında bir masal yolculuğu olarak düşündük. Japonya ve Norveç gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden masallar var. Mesela anlatılan masal Japonya’da geçiyorsa müzik de Uzakdoğu ezgileri içerecek. Uyarlama açısından da aslında pek farklılık yok. Büyük küçük herkese de hitap ediyor. Masalların genellikle evrensel olduğuna inanıyoruz. Yalnızca anlatıcının ağzına daha uygun olması açısından birkaç kelime veya cümle değiştirildi. Her gösteride üç masal anlatılacak. ‘İmparatorun Giysileri’ ve ‘Çivi’ Danimarka masalı, ‘İki Aptal Kurbağa’ da bir Japon masalı… Ayrıca burada önemli olan çocuklarla doğru ve sağlıklı iletişimi kurmak.
Afife Jale ve Sadri Alışık Ödülleri’nde ‘Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu’ ödüllerini aldınız. Peki, bu ödüller zaman içinde oyunculuk performansınızı veya yönetmenlik bakış açınızı değiştirdi mi? Ayrıca sizin için en zoru hangisi?
Bence ödüller mutlaka olmalı. Çünkü ödüller alanlardan daha çok o alandaki sanatı geliştirir. Mesela Oscar, Amerikan sinema sektörüne çok büyük katkı sağlıyor. Ödüllerin amacı budur, performansı ve ait olduğu sektörü geliştirmek. Benim için de en zoru tiyatroda oyunculuk yapmak diyebilirim. Yönetmen birkaç ay ağır bir stres altında oyunu çalışıyor, evet bu gerçekten büyük sorumluluk. Aşırı yoğun bir tempo. Ama yönetmen işini bitirdikten sonra mevzu tamamen oyuncuya kalıyor. Her akşam oyuna çıkmak zihinsel ve fiziksel açıdan çok yorucu. Moraliniz bozuk olabilir veya kötü gününüzde olabilirsiniz ya da o an hastasınızıdır… Oyunculuk gerçekten zor iş. Bu nedenle oyunculuğu yönetmenlikle kıyaslamak bence doğru değil.
OYNADIĞIM EN İLGİNÇ KARAKTER ALYANAK
‘İçerde’ dizisindeki Alyanak karakteriniz çok sevildi. Peki sizce kötü huylu karakterler neden genelde daha akılda kalıcı?
Mesela ‘Hamlet’teki en ilginç karakter kim diye sorsanız Hamlet’in kendisi derim. Ama Hamlet kötü bir karakter değil. Yani tamamen yönelişinizle ve karakterin nasıl yazıldığla alakalı… ‘İçerde’ dizisindeki Alyanak karakteri çok enteresan -ki aslında bu mevzuya en büyük örnek. Konuşmasını, davranış biçimini ben hayal ettim ve provalarda yönetmenle paylaştım. Onay verildi. Bambaşka bir karakter oldu. Senaristler için de daha cazip bir karakter haline geldi. Yıllardır Hamlet’in veya III. Richard’ın oynanmasının da temel nedeni bu. Nasıl yaptığınızla alakalı. Bugüne kadar televizyonda oynadığım en ilginç karakter Alyanak.
YOĞUNLUKTAN DOLAYI HEPSİNE YETİŞMEK ÇOK ZOR
Geleceğe yönelik projeleriniz nelerdir? Masal anlatısı ne zamana kadar devam edecek?
Masallar, İş Sanat’ta sezon boyunca devam edecek. Güzel bir projeye imza atıyoruz. ‘İçerde’ dizisi de bir sezon olarak düşünüldü. Karakterin geleceğini henüz bilmiyorum. Bunun dışında İstanbul Halk Tiyatrosu’nda ‘Barut Fıçısı’ adlı oyunu çalışıyoruz. Oyunda, Celil Nalçakan, Ali İl, Erkan Can, Bahtiyar Engin, Ruhi Sarı, Rüya Önal ve Başak Gümülcineli gibi televizyon ekranında görünen ünlü oyuncular rol alıyor. Herkes çok yoğun. Oyunun provalarını biraz durdurmak zorunda kaldık. ‘Alevli Günler’ ile ‘Bezirgan’ın gösterimleri devam ediyor. Şehir Tiyatrosu’nda da yönettiğim ve oynadığım ‘İki Arada Bir Derede’ izleyiciyle buluşuyor.