SEDA ÇAKIR | KARAR.COM
Borç bahanesiyle el konulan Şehir Üniversitesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasının bulunduğu kararname ile kapatıldı. Şehir Üniversitesinin eğitime devam etmesi yönünde tüm çağrılar ise sonuçsuz kaldı.
Karara her kesimden tepki yağdı. CHP lideri Kılıçdaroğlu Davutoğlu'ndan intikam almak için üniversitenin kapatıldığını söyledi. Deva Partisi lideri Ali Babacan ise karara "Hasmane tutumdan ibaret" diyerek tepki gösterdi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoplu ise Şehir Üniversitesi'nin kapatılması kararına yönelik bir basın açıklaması düzenledi.
Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Eğitimi ve kalitesi konusunda herkesin mutabık olduğu Şehir Üniversitesi'nin dün gece yarısı vir Cumhurbaşkanının kararı konusunda kapatılması ile ilgili olarak huzurunuzdayım. Gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ve Cumhurbaşkanı şahsi imzasını gördüğümde başta Cumhurbaşkanı olmak üzere kararda payı olanlar adına derin bir hüzün ve hicap duydum.
TARİHE 'ÜNİVERSİTE KAPATAN DEVLET ADAMI' OLARAK GEÇTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu attığı imzayla tarihe 'üniversite kapatan siyasetçi ve devlet adamı' olarak geçmiştir. Aynen konuyla ilgili nisan ayında TBMM'den geçen yasada olduğu gibi bu kararı da bir gece yarısı yayınladılar. Gece yarısı yayınlayınca kararın vehametini örtebileceklerini zannediyorlar. Halbuki gecelerin de mutlak ve şaşmaz bir şahidi olduğunu unutuyorlar.
Bir gece yarısı kararıyla Türkiye'nin en kaliteli eğitim kurumlarından birine darbe yaptılar. Daha doğrusu Türkiye'nin geleceğine, gençlerin hayallerine ve bir bütün olarak Türkiye'nin eğitimine darbe yaptılar.
ONLARIN TÜRKİYESİ'NDE ÖZGÜR DÜŞÜNCEYE YER YOK
Cumhurbaşkanı attığı bu imza ile nasıl bir Türkiye görmek istediğini de ilan etmiştir. Cumhurbaşkanı, AK Parti ve 28 Şubatçı ortaklarının Türkiyesi'nde özgür düşünceye, bilgiye, liyakata yer yoktur. Onların Türkiyesi'ne akla, ahlaka ve vicdana yer yoktur. Daha da önemlisi gençlere yer yoktur, gençlerin geleceğine yer yoktur. Cumhurbaşkanı, AK Parti ve 28 Şubatçı ortaklarının Türkiyesi adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve keyfiliğin olduğu bir Türkiye'dir maalesef. Herkes kendilerine kayıtsız şartsız itaat etsin istiyorlar. Farklı bir düşünce sergilenilmesine, farklı bir siyasi görüş bildirilmesine akademik tavır takınılmasına tahammülleri yok. Farklı bir düşünceniz, görüşünüz, bağımsız bir yapınız varsa tehdit görürsünüz ve cezalandırılırsınız onların dünyasında. Bu kararın ne yazık ki hçbir açıklaması yok.
ARAZİ TARTIŞMALARI DA BANKA KREDİSİ KANDIRMACASI DA DÜZMECE
Herkes biliyor; arazi tahsisi tartışmasının da banka kredisi kandırmacasının da ödemeler gecikiyor mazeretinin de bir düzmeceden ibaret olduğunu herkes biliyor. Hiç hicap duymadan ve geçmişi yok sayarak bu üniversitenin kuruluşuna emek verenleri dolandırıcılıkla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan da tüm bunların gerçek olmadığını son derece iyi biliyor.
BUGÜN BİRÇOK İNSANIN İÇİ YANIYOR
Bugün benim gibi birçok insanın içi yanıyor. Son seçimlerde AK Parti'ye oy veren milyonlarca insanın da içi yanıyor buna adım gibi eminim. Hiçbiri Erdoğan'ı üniversite kapatsın, milyonlarca öğenciyi ortada bıraksın, Türkiye'nin en değerli akademisyenlerinden, beyinlerinden bir kısmını işsiz bıraksın diye seçmedi. AK Parti'ye gönül vermiş kardeşlerimizin bu yaşananlar karşısında içlerinin kan ağladığını biliyorum, görüyorum, hissediyorum. Binlercesinin çocuklarının okuduğu Şehir Üniversitesi'nin kapatılmasını Cumhurbaşkanı en başta onlara açıklayamaz. Elbette bu kararı arsızca savunmaya çalışacak, kararı arkasında durmaya kalkacak, hiçbir ahlaki sınır tanımaksızın bu cürmü savunacak olanlar da olacaktır. Artık Cumhurbaşkanı ve 28 Şubatçı ortakları gururla meydanlarda Şehir Üniversitesi'ni nasıl kapattıklarını anlatabilirler. Bu dönemi özetleyen bu zulmü gururla anlatabilirler.
DAVUTOĞLU'NUN KONUŞMASI | İZLE
Ama geldiğimiz nokta herkesin başını ellerinin arasına alıp düşünmesini gerektiriyor. Artık 'Cumhurbaşkanı iyi ama çevresi kötü' aldatmacasının daha fazla savunulacak hali kalmamıştır. Açık konuşalım; bugün üniversiteye el koyan da, eğitim hayatına darbe vuran da, kayyım atayan da, gençlerin hayalleriyle, umutlarıyla oynayan da, hocaları işsiz bırakan da, futbol kulüplerine, inşaatçılara, rant yiyicilere bulduğu parayı üniversitelerden esirgeyen de, siyasi hırsı ve kini için hiçbir engel tanımayan da bizatihi bu Cumhurbaşkanı kararına imza atan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
BU KARARI BİZ DE SAKLAYACAĞIZ
Cumhurbaşkanı kararını böylesi bir vehametten hicap duymayanlar duvarlarına asabilirler, Cumhurbaşkanı kararını yaşanan her haksızlığa bahane bulmakta mahir olanlar duvarlarına asabilirler, Cumhurbaşkanı kararını adil şahitler olacağız diye yola çıkıp her türlü adaletsizliğe karşı gözlerini kapatanlar duvarlarına asabilirler, Cumhurbaşkanı kararını aman bize bir şey olmasın, kazanımlarımızı kaybetmeyelim diyenler de duvarlarına asabilirler. Cumhurbaşkanı kararını FETÖ'NÜN 28 Şubat'ta dilsiz şeytana dönüşüp, millete yapılanlar karşısında sus pus olduğu gibi bugün de gözleri, kalpleri ve kulakları mühürlenenler duvarlarına asabilirler.
Ama unutmasınlar biz de saklayacağız o kararı. Sonraki nesillere bugünlerde neler olduğunu tek seferde anlatabilmek için saklayacağız. Kimin nerede, nasıl bir duruş sergilediğini gösterebilmek için saklayacağız. Yarın gençler sorduğunda diyeceğiz ki '28 Şubat'ta yerlerde sürüklenenlerin, hapislere girenlerin, okullardan atılanların kurdukları bir üniversite Recep Tayyip Erdoğan tarafından kapatıldı.'
VAKIF GELENEĞİ TEMELİNDEN SARSILDI
Bir darbe mantığı ve yöntemiyle dün gece yarısı açıklanan bu karar ile bir kurum ve gelenek cinayetine şahitlik ediyoruz. Bu karar ile sadece onyıllarca süren bir emeğin ürünü olan üniversite kapatılmadı, asırlara dayanan vakıf geleneği temelinden sarsıldı. İnsan onuru ve akademik özgürlükler ağır bir darbe aldı. Bu kararın vehametini anlayabilmek için bu kurumun zihni ve tarihi arka planına, bu kurumdan kimlerin ve niçin rahatsız olduğun bakarak kavramak gerekir.
ŞEHİR'İN TOHUMLARI 28 ŞUBAT'IN BASKI GÜNLERİNDE ATILMIŞTI
Bilim ve Sanat Vakfı bir taraftan 28 Şubat şartlarında eğitim imkanı ellerinden alınan başörtülü kızlarımıza ve İmam Hatip'li gençlerimize sığınak oldu, diğer taraftan uzun dönemli bir geleneğin kurulabilmesi için derinlikli akademik çalışmalara beşiklik etti. Bu gençlerle zorlu ama aşk dolu bir serüvene çıkıldı. Şehir Üniversitesi'ni herkesin takdir ettiği bir akademik seviyeye taşıyan kadrolar işte bu gençler arasından çıktı, 28 Şubat'ın dışladığı gençler arasından çıktı. Onlar olgunlaştıkça Şehir Üniversitesi hayali ete kemiğe büründü. İşte Şehir Üniversitesi onlarca yıl, yaz tatili, hafta sonu tatili, aile hayatı gözetilmeden aşkla sürdürülen bu zihni serüvenin ürünüydü. Konjonktürel şartlarda ortaya çıkan geçici bir hevesin değil, bitmez tükenmez bir bilgi aşkının semeresiydi. Tohumları elde edilen iktidar gücüyle değil, 28 Şubat muktedirlerinin 'bin yıl sürecek' dedikleri baskı günlerinde atılmıştı. Bir kar ve rant hesabına değil, samimiyete, düşünce özgürlüğüne, ilim onuruna dayanıyordu.
28 ŞUBATÇI ORTAKLARIYLA... | İZLE
Şehir Üniversitesi zihni bir tohum olmaktan çıkıp, toplumsal bir fidan olmaya başladığında medeniyet beşiği bu toprakların çoraklaşmasına sebep olan ne kadar dar görüşlü çevre varsa hepsi birden rahatsız olmaya başladı. Önce eğtim alanını tekeline almak isteyen FETÖ unsurları rahatsız oldu. Her türlü doğrudan, dolaylı engelleme çabası içine girdiler, hedef gösterdiler. İkinci olarak bilimi talimatla siyasi ve resmi dogma üretme alanı olarak gören 28 Şubat zihniyeti de, bu topraklardan yeni ve özgür bir irfan fidanı çıkmasından rahatsız oldular. Ve nihayet, bilgiyi kulaktan dolma enformasyondan, niteliği yüzeysel nicalikten, tarihi ve dini değerleri sloganlardan ayırt edemeyen ve ilmi faaliyetin talimatlarla yürümesi gereken bir itaat alanı olarak gören güç sahipleri de Şehir Üniversitesi'nden rahatsız oldular. Çünkü onlar biliyorlardı ki Şehir Üniversitesi'den kindar bir nesil çıkmazdı.
HER NE KADAR SİYASİ İNTİKAM OLARAK GÖRÜLSE DE...
Dün gece yarısı alınan bu karar görünüşte bri siyasi intikam duygusunun eseri olarak görünse de aslında bu 3 şerhin, FETÖ'nün, 28 Şubatçı zihniyetin ve bu otoriter anlayışın uzlaştığı otoriter, dogmatik ve sığ anlayışın ortaya çıkardığı ortamın ürünüdür.
Tarih bir gün bu karanlık sürecin görünen ve görünmeyen aktörlerini deşifre ettiğinde, meselenin sıradan mali sıkıntı olmadığı da açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Mesele gerçekten mali bir sıkıntı olsaydı ülke ekonomik kriz içindeyken rant yiyicilere aktarılan kaynaklar, üniversitelerin kanuni hakkı olan yeniden yapılandırma için de kullandırılabilirdi. Mesele siyasi intikam duygusu ve üniversitenin oluşturduğu özgürlükçü ortamın otoriterleşmeye engel teşkil etmesiydi. Mesele Şehir Üniversitesi üzerinden diğer bütün sivil topluma 'bana kayıtsız, şartsz itaat etmezseniz sonunuz bu olur' mesajını iletmekti.
Bugün bu kararda payı olanlar bilsin ki nesiller boyu bü cürümle anılacaklar. Bugün kibirle dolaşabilirler ama bu cürmün hesabını hem kamu vicdanında hem de adalet terazisinde vereceklerdir.
ŞEHİR'İN RUHU ASLA TESLİM ALINAMAZ
Unutulmasın zihinlerde ve yüreklerde inşa edilen bir yapı talimatlarla ve gece yarısı kararlarıyla çökertilemez. Şehir Üniversitesi'nin mekanına el konulabilir, statüsü geçici bir süre için yok edilebilir ancak ruhu ve vicdanı asla ve asla teslim alınamaz. Evet Şehir hepimizin ve biz nefes alıp verdikçe o ruh ve o vicdan yaşayacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, Şehir Üniversitesi'nin ruhu ve vicdanı yaşadıkça ve bu onur sınavını veren kadro var oldukça Şehir Üniversitesi yeniden ayağa kalkacak ve ihya edilecektir.
80'li yıllarda eşimin başörtüsü için 12 Eylül rejimiyie, 90'lı yıllarda İmam Hatip'te okuyan büyük kızım için 28 Şubat rejiminin baskılarıyla, 2000'li yılların ortalarında üniversitede okuyan ortanca kızımın başörtüsü için zamanın vesayeti ve YÖK anlayışıyla mücadele etmiştim. Kaderde dün gece yarısı siyasi mücadelesinde destek için, parti kapatma kararı sonrasında siyasete girdiğim ve başarısı için her türlü fedakarlığı göze aldığım Cumhurbaşkanı'nın yayınladığı gece yarısı kararnamesiyle Şehir öğrencisi en küçük kızımı teselli etmeye çalışmak da varmış.
HAKİKATLERİ SÖYLEMEK BEDEL ÖDETİR
Hakikatleri söylemek bedel ödetir. Tarih ise ancak idealleri için bedel ödemeyi göze alanlarca yazılır. Allah'ın ve tarihin adaleti er veya geç tecelli eder. Bu karar dolayısıyla herkes muhasebe yapmalı ama kimse karamsarlığa kapılmamalı. Kimsenin şüphesi olmasın Şehir Üniversitesi mutlaka ihya edilecektir. Üniversite kapatarak fikirlerin ortadan kalkmayacağını öğrenemeyenlere karşı hukuk ve adalet mücadelemiz de devam edecektir. Yıkmak kolay inşa etmek zordur.
HİÇBİR ŞEY BİTMEDİ, HER ŞEY YENİ BAŞLIYOR
Bir Mevlana talebesi olarak Rabbimden hiçbir zaman uzun ömür duasında bulunmadım. Ama bugün bütün yüreğimle ve varlığımla Rabbime Şehir Üniversitesi'ni ihya etmeden emanetini alma niyazında bulunuyorum. Son söz olarak bilinmelidir ki; hiçbir şey bitmedi. Her şey bugün, bu saatte, bu anda yeni başlıyor."