Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi Bülent Arınç, 2015 yılında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile yaşadığı 'parsel parsel' polemiğiyle ilgili yıllar sonra ilk kez konuştu.
FETÖ'ye finansman sağlamak iddiasıyla Gökçek hakkında yapılan suç duyurusunun ardından Arınç, bir kez daha 2015'teki sözlerini arkasında durdu ve şunları söyledi: Kendisi de dedi; 'Ben o dönem bütün dindar cemaatlere arsa da verdim şunu da verdim.' Şimdi olayın boyutu böyle. Benim kalkıp parsel numarası söylememe gerek yok"
AK Parti'den istifa eden Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu'na yönelik sert eleştiriler için de 'mahrem' uyarısı yapan Arınç "Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar. Mahrem kalması gereken konuları, kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur" diye konuştuç
"O DÖNEM YAPTIĞIM AÇIKLAMALAR MEYDANDA"
Arınç, Ankara'da yaşananların çok iyi bilindiğini belirterek şunları kaydetti:
"Haziran 2015 yılında konuştum. O dönem yaptığım açıklamalar meydanda. Herkes neyin ne olduğunu biliyor. Ama ben kendi kendime söz verdim. Bundan sonra ne Gökçek adını ağzıma alacağım ne de onla ilgili bir şey konuşacağım. Çünkü herkesin bildiğini ayrıca benim söylememe gerek yok. Ankara’da neler yaşandığını, kimin kimlerle ne yaptığını ya da yapmadığını bilir insanlar. Bunu illa sen söyleyeceksin, benim söylediklerim zaten ortada herkes biliyor. Kendisi de dedi; 'Ben o dönem bütün dindar cemaatlere arsa da verdim şunu da verdim.' Şimdi olayın boyutu böyle! Benim kalkıp parsel numarası söylememe gerek yok. Yargıya da intikal etmiş durumlar. O yüzden ben kapattım konuyu. O kendisi açmaya çalıştı. Hüseyin Gülerce ile bir program yapıyorlardı. TGRT’deydi bende mecburen bağlandım; bunun yalan olduğunu söyledim. Hüseyin Gülerce’nin her şeyinin yalan olduğu gibi."
Arınç'nın açıklamalarından diğer satır başları şöyle:
"150 bin kamu görevlisi ihraç edildi. Haksızlığa uğradığını iddia edenler oldu. OHAL kalktı ve bu kişilerden aç kalanlar var. Yüzde 10 nispetinde işe iade edildi. Bu da yeterli değil. Hakkında takipsizlik kararı verilmiş, beraat etmiş insanlar sadece ihraç edilmekle kalmadı. Yurt dışı çıkış yasağı var, pasaportlarına el konuldu. Kimse iş vermiyor. Ben de isyan ediyorum, bu adam dağa mı çıksın yani. Bunlar da inançlı insanlar. Bir yargı kararına itibar etmeyecekse neye itibar edeceğiz. Bu insanlar eziliyor, yarına dönük güvenleri kalmıyor.
"BİRİLERİ RÖVANŞ HAZIRLIĞINDA"
Allah adaleti emreder. Adaletin zıddı zulümdür. Bir ayet var; Sizin bir topluluğa, kavme olan nefretiniz sizi adaletten ayırmasın. Biz bu adamları sevmiyoruz. Topluca bakamazsınız. Babanın suçundan evladı suçlayamazsınız. Yargıtay bazı kararları bozmaya başladı, onları selamlıyorum. Filanın damadı çıktı. Bir kesim rövanş hazırlığı içinde. Bize zamanında şöyle yapmışlardı. Biz de onlara bunu yapacağız.
"ÖLDÜR, ÖLDÜR DİYE BAĞIRIYORLAR"
Kavurmacı'yı (ESKİ İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı), şahsen de tanırım. Dört sene içeride yattı. Bir internet sitesi ‘Onun damadı da tahliye edildi' yazdı. Ne vicdansız insansın, ahlaktan nasipsiz insansın. Adam dört sene içeride yattı. Bu vicdansızlığı yapanlar, beraat edince çıldırıyor. Arenada gladyatör gibi. Yukarıdan gelecek harekete bakıyor. Bağırıyorlar, ‘öldür, öldür' diye.
"MAHREM KONULARI ONLAR DA KONUŞUR"
Şahıslarla ilgili eleştiriye girmemek lazım. Trollerin, troliçelerin ağzı ile hain denecek kadar bu insanlara hakaret edilmesi çok yanlış olur. Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar. Mahrem kalması gereken konuları, kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur. Davutoğlu ve Babacan'ın şahsına bir şey söylemek bize yakışmaz. Cama taş atınca karşılığı olur."