Meclis'teki sözleri nedeniyle özellikle AK Parti Grubu'nda tansiyonu yükselten CHP'li Engin Özkoç'a sert tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Çelik "FETÖ'ye birkaç cümleyle değinip daha sonra Türkiye'nin meşru cumhurbaşkanını hedef almak olsa olsa bir siyasi sabotajdır" dedi. Erdoğan'ın Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'le ilgili görüşmelerine ilişkin Çelik "Sayın Cumhurbaşkanımızın kime randevu verip vermediğini biz bilemeyiz" ifadelerini kullandı.
Meclis'teki sözleri nedeniyle özellikle AK Parti Grubu'nda tansiyonu yükselten CHP'li Engin Özkoç'a sert tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik "FETÖ'ye birkaç cümleyle değinip daha sonra Türkiye'nin meşru cumhurbaşkanını hedef almak olsa olsa bir siyasi sabotajdır" dedi.
Çelik'in açıklamaları kısaca şöyle:
"İçinde Türk mürettebat var. Bunlarla ilgili konuyu takip ediyoruz. Dışişleri Bakanlığımız ve istihbarat birimlerimiz konu üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Şu anda size bu yürütülen faaliyetlerin ve operasyonların selameti açısından ayrıntılı bilgi vermeyeceğim ama büyük bir hassasiyetle takip edildiğini, ilk andan itibaren bütün birimlerimizin olay üzerine yoğunlaştığını bilmenizi isterim. Biz de buradan elimizdeki imkanlarla takip ediyoruz. Bir an evvel sağ salim kurtulmalarını diliyoruz.
"OLSA OLSA SİYASİ BİR SABOTAJDIR"
Hükümetin, yüce Meclisin, güvenlik güçlerinin, yargı mensuplarının direnişi, asker üniforması giymiş teröristlere karşı topyekun devletin direnişi ama en önemlisi sivil vatandaşlarımızın ortaya koyduğu direniş ebediyete kadar alnımızda taşıyacağımız bir şeref levhası olarak yerini koruyacak. Fakat maalesef dün yüce Meclis'te FETÖ'nün lanetlenmesi gereken, yüce milletin direnişinin bir kez daha selamlanması gereken bir günde CHP sözcüsü çıkmış, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan, son derece talihsiz ve ahlakla bağdaşmayacak bir konuşma yapmıştır. Bu konuşma yeni bir safhaya geçildiğini gösteriyor. Çok uzun zamandır, bir itibarsızlaştırma siyasetinin peşinde koşanlar, 15 Temmuz'daki darbe girişimine 'tiyatro' diyenler, şimdi gözüküyor ki bu tiyatro söyleminden vazgeçmiş ama bir şaşırtma siyasetine doğru dönmüşlerdir. Bir söylem analizi yapılsa bir cümle ile FETÖ'ye değiniyorlar, sonra geriye kalan 20-50 cümleyle seçilmiş cumhurbaşkanını, seçilmiş hükümeti suçlamaya devam ediyorlar. Maalesef son derece talihsiz bir konuşmayla bu ahlak dışı ifadeler ortaya koyulmuştur. Bunun adı esasında FETÖ'ye karşı bütün bir duruşun yeniden güncellenmesi gereken bir günde, bu direnişin yeniden anılması gereken bir günde, bu şekilde FETÖ'ye bir kaç cümleyle değinip daha sonra Türkiye'nin meşru cumhurbaşkanını hedef almak olsa olsa bir siyasi sabotajdır
Maalesef 15 Temmuz'un 3. yıl dönümünde dün yine bir açıklama yaptılar. 'O geceyi çok canlı bir şekilde hatırlıyoruz, Türk halkıyla dayanışmamız sorgulanamaz.' Açık ve net bir şekilde AB'nin bu darbe girişiminin adını koyarak kınamaktan kaçınmasındaki büyük soru işaretleri artarak devam etmektedir. Demokrasi konusunda, hukuk devleti konusunda bu kadar yüksek ilkelerden bahseden odakların, bu darbe girişimi karşısında bu derece geçiştirici üslupla konuşması kınanması gereken bir tutumdur.
İlk başta 15 Temmuz'a 'darbe girişimi' derken 20 Temmuz'da hukuk içerisinde alınmış, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin cevaz verdiği bir konuyu, olağanüstü hal ilan edilmesini bile bir darbe olarak nitelendirerek itibarsızlaştırmaya çalıştılar. FETÖ'ye bir cümleyle değinerek sürekli olarak hükümete saldırmaya çalıştılar. CHP'nin siyasi tarihinin temel yaklaşımı budur. Katil ile kurban arasında yer değiştirme siyasetidir bu.
Bu sefer büyük bir şekilde milletin topyekun direnişi karşısında bunu yapamayınca itibarsızlaştırma siyasetinden vazgeçip maalesef bu siyasi sabotaja imza atmaya çalışıyorlar. Şunun adının net bir şekilde koyulması lazım, Sayın Cumhurbaşkanımıza sık sık ifade ediyorlar 'diktatör' diye. Diktatörlerin temel özelliği, kendi halklarından korkarlar, tankın, topun, tüfeğin arkasına saklanırlar halka karşı. O gün Sayın Cumhurbaşkanımız vatandaşlarımızı sokağa çağırdığı gibi kendi hayatını, ailesinin hayatını da tehlikeye atarak, İstanbul'a inmiş ve bu direnişe öncülük, başkanlık etmiştir. Dolayısıyla en azından bunu takdir etseler, bunun altını çizseler, fakat buna değinmekten bile kaçınan tutumları var.
"BAKIN BU BİR YASSIADA ZİHNİYETİDİR"
Marmaris'te Cumhurbaşkanımıza yapılmak isteneni yargı vesayeti yoluyla devam ettirmeye çalışıyor. Bu utanç verici bir şeydir. Hem de bunu 15 Temmuz'un yıl dönümünde yapıyor. Bakın bu Yassıada zihniyetidir. CHP Genel Başkanından ve CHP yönetiminden açık ve net bir tutum bekliyoruz demiştik. Daha sonra bir milletvekilleri çıkmıştı darbe çağrısı yapmıştı. Bu utanç verici bir olaydır demiştik, CHP Genel Başkanı ve sözcülerine bunu kınayın demiştik ama maalesef bizatihi bu tavırların bu zihniyet, bu odaklar tarafından sahiplenildiği görülmektedir. Yani 15 Temmuz'un yıl dönümünde bir bildiri yayınlayarak, Sayın Cumhurbaşkanı'na dönük olarak bu derece hem Meclis'te hem daha sonra CHP Genel Başkanının kendisi tarafından bu şekilde bir siyasi tutum alınması maalesef, şaşırtma siyasetinin, meselenin, FETÖ'nün konuşulmasını engellemek, milletin direnişinin konuşulmasını engellemek ve bu şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızı hedefe koymak şeklinde olduğu görülüyor. Ama tabii bütün bu şaşırtma siyasetine, bütün bu siyasi sabotaja en güzel cevap tabii ki dün gece Atatürk Havalimanı'nda o büyük milletimizle milli birlik ve dayanışma içerisindeki buluşmayla koyulmuş oldu
BABACAN VE ŞİMŞEK AÇIKLAMASI
Mehmet Şimşek değerli bir arkadaşımızdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın kime randevu verip vermediğini biz bilemeyiz. Onu özel kalemi bilecektir. Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmenin içeriğini bilemiyorum. Sayın Cumhurbaşkanının geniş yelpazede bizimle görev yapan arkadaşlarla görüştüğünü biliyorum ama kiminle görüştüğünü Sayın Cumhurbaşkanımızın Özel Kalemi tarafından bilinir.