Bir dönem Avrupa Birleşik Devletleri’ne dönüşeceği söylenen Avrupa Birliği, geçmişe dönüyor. Birlik’in geleceğini kurtarmak için hazırlanan beş senaryoda, ortak pazar vazgeçilmez unsur olarak belirlenirken, siyasi mekanizmalardan taviz verilebileceği belirtiliyor.
Avrupa Birliği (AB), tarihinin en zor günlerinden geçiyor. Geçen yıl haziran ayında İngiltere’de yapılan referandumdan AB’den ayrılma (Brexit) kararı çıkması Birlik’in geleceğine dair endişeleri artırırken, bu yıl içinde Fransa, Almanya ve Hollanda’da yapılacak seçimler de bir başka kaygı konusunu oluşturuyor. Bu ülkelerde AB karşıtı ve aşırı sağcı partilerin başarılı olması beklenirken, özellikle Fransa’da Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in cumhurbaşkanı olması durumunda Brexit’ten sonra AB’nin ikinci bir darbe alacağı ifade ediliyor. ABD’de de aşırı sağcılara yakın bir söylem benimseyen ve Brexit’i destekleyen Donald Trump’ın iktidarda olması, korkuları daha da büyütüyor.
Bu ortamda AB, geleceği için çıkış yolu arıyor. AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Parlamentosu’na Birlik’in geleceğine dair beş farklı senaryo içeren bir belge sundu. ‘Beyaz Kitap’ adı verilen belgede, AB ülkelerinin çeşitli alanlardaki işbirliğini artırması ya da azaltmasına dair öneriler bulunuyor. Ancak beş senaryoda da AB’nin çekirdeğini oluşturan ortak pazarın korunmasına büyük önem veriliyor. 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla kurulan, 1992’de ekonomik işbirliğini siyasi alana da taşıyarak Avrupa Birliği’ne dönüşen ortaklığın, bugün siyasi amaçlarından bir derece vazgeçebileceği görülüyor. Bir dönem Avrupa Birşelik Devletleri’ne dönüşeceği konuşulan AB’nin, şimdi ‘geçmişe dönmesi’ dikkat çekiyor. Politico dergisinin ulaştığı ‘Beyaz Kitap’ belgesine göre söz konusu beş senaryonun içeriği şu şekilde:
1-) BİRLİKTE DAHA İLERİYE
İlk senaryo, AB’nin mevcut yapısının korunup daha da geliştirilmesi yönünde. İlk aşamada, avro bölgesinin tamamlanması planlanıyor. Ayrıca ticaret ve dış politika alanlarında da üye devletlerin etkisinin azaltılıp, AB’nin söz hakkının artırılacağı belirtiliyor. İnsani durumlar ve iklim değişikliğiyle savaş konularında AB’nin dünyaya liderlik edeceği kaydediliyor.
2-) AZ AMA ÖZ
Bu senaryoda, AB üyesi ülkeler arasında işbirliği yapılan alanların azaltılması, ancak ortak çalışılan alanlarda daha derin ve kapsamlı faaliyet yürütülmesi planlanıyor. Bu alanların ise sınır güvenliği, savunma ve dış politika olacağı belirtiliyor. Bu üç alanda, AB’nin tek sese sahip olmasını sağlayacak ‘Avrupa Savunma Birliği’ ve ‘Avrupa Sınır Muhafızları’ gibi kurumların oluşturulması öngörülüyor.
3-) AYNEN DEVAM
AB’de mevcut düzenin ufak değişikliklerle devam etmesi planlanan bu senaryoya göre, ortak pazar güçlendirilecek, bazı konularda askeri işbirliği artırılacak ve AB’nin dış politikada ortak bir tavır almasını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması için çalışılacak. Sınır kontrolü ise ulusal hükümetlere bırakılacak. “Avrupalılar genellikle sınırlardan serbest geçebilir” maddesindeki ‘genellikle’ ifadesi ise Shengen vizesiz geçiş uygulamasının işlemez hale gelebileceğinin işareti şeklinde yorumlanıyor.
4-) SADECE ORTAK PAZAR
Avrupa Komisyonu liderinin son tercihi olan bu senaryo, AB’nin mekanizmalarından vazgeçilmesini, ancak ortak ticaret pazarının kesinlikle korunmasını öngörüyor. Karar almanın daha kolay olacağı, ancak kolektif olarak eyleme geçmenin zorlaşacağı vurgulanıyor. Ayrıca ortak pazarı korumaya odaklanmanın, avro bölgesini sıkıntıya sokabileceği, bunun da yeni mali krizleri tetikleyebileceği ifade ediliyor. Avrupa genelinde geçerli olan kuralların ve teknik standartların kaldırılması da bu planın başka bir dezavantajı.
5-) DAHA FAZLASINI İSTEYEN DAHA ÇOK ÇALIŞACAK
Bu model, ‘irade koalisyonlarıyla’ çalışan ve daha hızlı karar alan bir AB öngörüyor. Ortak pazar bu senaryonun da olmazsa olmaz maddesi konumundayken, diğer alanlardaki işbirliklerinin üye devletlerin inisiyatifine bırakılması planlanıyor. Bu modelin de avro bölgesini tehlikeye atabileceğinden endişe edilirken, buna karşın üye ülkelerin ordularının daha etkin işbirliği yapması ve birleşik bir iş kanununun oluşturulması bu senaryonun avantajlarından biri olarak görülüyor.