Geçtiğimiz yılı hem hisse piyasası hem de DİBS’te yabancı girişi ile tamamlayan Türkiye’de yabancı para mevduatlarında da ciddi bir artış da yaşanmadı. Bu gelişmelere rağmen dün 3,90 ile tarihi zirvesini gören doların neden değerlendiği kafaları karıştırıyor.
Yükselişini durmaksızın sürdüren dolar, dün de 3,90’ı gördü ve tarihi zirvesini yeniledi. Dolardaki yükselişin neden kaynaklandığı en çok merak edilen konuların başında geliyor. Akla ilk gelen nedenler arasında yer alan yabancı çıkışı, 2016’nın Aralık ayında yaşanmadı. Hem dolardaki yükseliş hem de Türk şirketlerindeki hisse fiyatlarının uygun seviyelere gelmesi nedeniyle aralık ayında Borsa İstanbul’a 111 milyon dolarlık yabancı girişi yaşanırken devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) ise 134 milyon dolarlık çıkış yaşandı. 2016’nın tamamında hisse senedi piyasasına 1 milyar 446 milyon dolar, DİBS’e 1 milyar 87 milyon dolar yabancı girişi oldu. Yani doların yükselmesine neden olacak bir yabancı çıkışı ne yılın son ayında ne de tamamında yaşanmadı.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın açıkladığı Kasım 2016 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre, cari işlemler açığı 2015’in aynı ayına göre 32 milyon dolar artarak 2 milyar 268 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylece 12 aylık cari işlemler açığı 33 milyar 651 milyon dolar oldu. Kasımda ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığı 2015 yılının aynı ayına göre 199 milyon dolar azalarak 2 milyar 888 milyon dolara düşerken, hizmetler dengesi fazlası 292 milyon dolar azalarak 1 milyar 2 milyon dolara geriledi. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler (net yükümlülük artışı), 2015’in aynı ayına göre 250 milyon dolar artarak 444 milyon dolar tutarında gerçekleşti.
Portföy yatırımları 2 milyar 693 milyon dolar tutarında net çıkış kaydetti. Fakat 2016’nın 11 aylık döneminde Türkiye 28 milyar 584 milyon dolar cari açık verse de 26 milyar 709 milyon dolar para girişi oldu. Aradaki fark ise sadece 1,8 milyar dolar. Merkez Bankası, 2017’nin ilk haftasına ait yabancı para mevduatı rakamlarını bugün açıklayacak. Aralık ayının son haftasında döviz cinsinden mevduat yüzde 1,35 artışla 562 milyar 733 milyon 749 bin liraya yükseldi. Finans kulislerinde dolardaki yükselişin ‘Carry Trade’ işlemlerden kaynaklandığı konuşuluyor. Merkez Bankasında borç verme faiz oranı %8,5, libor oranı ise yaklaşık %9. Düşük faizle Türkiye’den borçlanan fonların, daha yüksek faiz veren ülkelere bu parayı yatırdığı iddia ediliyor. Yani Türkiye’den yüzde 9 faiz oranı ile borçlanan bir fon, yüzde 15 mevduat faizi veren başka bir ülkeye geçiyor ve aradaki yüzde 6’lık farkı cebe indiriyor. 2009 sonrası dünyada moda olan ve bu modayı uygulamak için algoritmik yapıların kurulduğu sisteme Carry Trade deniyor.
ENFLASYON KORKUSU
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, kurlardaki hızlı yükselişin altında Türkiye ile ilgili nedenler de bulunduğunu ifade ederek, “Birincisi iç politik belirsizlik, ikinci neden Fitch’in olası not indiriminin fiyatlara girişi, üçüncüsü ise enflasyonun artışı ve en azından gelecek birkaç ayda artma eğiliminin devamı beklentisi” şeklinde konuştu. Enflasyonun daha da artacağı beklentisinin önüne geçmek gerektiğini belirten Saltoğlu, “Bu TL’nin maliyetini artırmak şeklinde olabilir. Kalıcı yüksek faiz artışlarına alternatifler de aranabilir. Çok ani ve kalıcı faiz artışları yerine, TL’ye geçici daraltıcı etkiler uygulanabilir ki TL’yi satmanın maliyeti olsun” dedi.
SIKINTININ GÖSTERGESİ
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin de FED’in para politikasındaki sıkılaştırma süreci, ABD’de Donald Trump döneminin ekonomi ve dış politika tercihlerinin ne olacağına ilişkin belirsizlik ve Türkiye’nin döviz arzıyla ilgili sıkıntı yaşamasının kurların ateşinin yükselmesine neden olduğunu anlattı. Alkin, normal şartlarda döviz kurlarındaki dalgalanmanın ekonomide varolan bir sıkıntının göstergesi olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Eğer ekonomide sıkıntı olsaydı o zaman sadece döviz kurları değil, Türk hazine tahvillerinin risk primi olan CDS oranlarının da çok hızlı yükselmesi gerekirdi.”
SIĞ PİYASADA ARTTI
“Dövizdeki hareketliliğin arkasında çok büyük hacimler olmadığını görüyoruz” diyen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı (BDDK) Mehmet Ali Akben, yurt dışındaki bir takım odakların döviz üzerinden spekülasyon yaptığını dile getirdi. Akben, “Bankacılık sektöründe, sistemi rahatsız edecek herhangi bir bozulma emaresi görmüyoruz, olmayacak da inşallah” diye konuştu. Güçlü bir risk yönetimi çerçeveleri olduğuna işaret eden Akben, Avrupa Komisyonu’nun Türk bankacılık sektörünün düzenleyici ve denetleyici çerçevesini AB mevzuatı ile eş değer olduğunu kabul ettiğini anımsatarak, bütün bunlara rağmen kasıtlı açıklama yapılmasını manidar bulduğunu sözlerine ekledi.
‘SON 6 AY İYİ ANALİZ EDİLMELİ’
Sermaye Piyasası Uzmanı Arif Ünver, dolar kurundaki yükselişi anlamak için Türkiye’nin son 6 ayda yaşadığı terör, darbe girişimi gibi olayların iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Kurdaki artışın Türkiye’ye yönelik ekonomik darbe girişiminden kaynaklandığı yönündeki değerlendirmelere ilişkin de konuşan Ünver, “Dünyada artık savaşlar teknoloji, finans ve terör marifetiyle yürütülüyor. Bu da bir sarmal yaratıyor. Biz ülke olarak tükettiğimiz ürünlerin çoğunu ithal ediyoruz ve borçlanarak tüketiyoruz. Mevcut bankacılık sistemi üzerine kurulu bir ekonomiyle bu sarmaldan çıkamayız. Para Politikası Kurulunun atacağı adımlarla da ancak ağrıyı dindirmeye çalışırsınız” diye konuştu.
SORUN CARİ AÇIKTA
Dün de 3,89’u görerek tarihi zirvesine çıkan dolardaki bitmek bilmeyen yükselişi değerlendiren Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Coşkun da belirsizlik devam ettiği müddetçe kurdaki oynaklığın süreceğine işaret etti. Coşkun, “ABD ekonomisindeki enflasyon ve faiz beklentilerinin yüksek olmasıyla Trump politikalarının yarattığı belirsizlik dış faktörler olarak ön plana çıkıyor” dedi. Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelerden negatif ayrıştığını, Merkez Bankasının elindeki silahların sınırlı olduğunu anlatan Coşkun, “Bu süreçte en akıllı çözüm faiz artışına gidip, kamu yatırımlarını artırarak piyasayı fonlamak” ifadelerini kullandı.
ARTIŞ BELİRSİZLİK OLUŞTURUYOR
Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur ise kurdaki artışın belirsizlik yarattığını ve başta reel sektör olmak üzere yatırım ortamını etkilediğini söyledi. Dövizdeki yükselişin iç ve dış faktörleri bulunduğuna işaret eden Uygur, “Türkiye’nin yaşadığı politik belirsizlikler var. TBMM’de bir süredir gündemde olan, cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliği tartışmaları, kararsızlık ve belirsizlik yaratıyor. Petrol fiyatlarının düşüklüğüyle ortaya çıkan azalmış cari açık, fiyatlardaki yukarı yönelme sonrasında tekrar artacakmış gibi görünüyor. Ayrıca darbe girişimi ve bölgemizdeki terör olaylarının yarattığı belirsizlik söz konusu” değerlendirmesinde bulundu.