Etyen Mahçupyan’ı böyle bilmezdim

Etyen Mahçupyan’ı köşe yazılarından, TV tartışmalarından, sosyo-politik yorumlarından, analizlerinden tanıyorum. Tabii ki kişisel olarak da tanışıklığımız var.

İki hafta önce bir kitabı elime ulaştı.

‘İnsanı Anlamak.’

‘Zihinden ziniyete kendimizi tanımanın bilimsel zemini” altbaşlığıyla sunulmuş. (hayykitap)

Okumalı mıyım bu kitabı?

Zihin, zihniyet üzerine bir takım değerlendirmeler.

İlginç olabilir. Ama çok ümitli değilim. Başlık, sıkıcı bir kitabın habercisi. İlk izlenimim bu.

Bir müddet durdu masamda. Okumakta olduğum başka kitaplar vardı ve onlardan memnundum.

Sonra, ‘madem bana kadar gelmiş, kapağını bari açayım’ dedim. Hiç olmazsa kitap hattında bir fikrim olsun.

Daha başlarda, kitabın, benim okumayı sevdiğim bir alanda dolaştığını gördüm.

“Başkalarının zihnini okumak genellikle otomatik olarak yani gayret sarf etmeden yaptığımız bilinçdışı bir eylem. Diğer deyişle karşımızdakini tanımayı sağlayacak bir kategorizasyon ‘önceden’ zihnimizde bulunmakta. Öte yandan bir olayı yaşadıktan sonra o olay içindeki davranışımızı nasıl rasyonalize ettiğimizi biliriz. Yani doğru ve normalin kendimizi kayıran bir versiyonunu yine otomatik olarak, gayretsizce üretebiliyoruz.”

Bu alana aşinayım. David Eagleman’ın İncognito’sunu, Beyin’ini su içer gibi okumuştum zamanında.

Sonra, mesela V.S. Ramachandran ve Sandra Blakeslee’nin Beyindeki Hayaletler’ini, Gary Small ve Gigi Vorgan’ın ‘Bir Psikiyatristin Gizli Defteri’ni.

Ve başka bazı kitapları.

Bu kitapların ‘insanı anlamak,’ insanların bir tezi savunmalarında, bir teze karşı çıkmalarında hangi zihinsel mekanizmaların etkili olduğunu ve aslında ne yaptıklarını ‘görmek’ konusunda zihnimi açtığını söyleyebilirim.

Baktım ki Mahçupyan’ın ‘İnsanı Anlamak’ı da aynı kategoride değerlendirebileceğim bir kitap.

“Böyle bilmezdim” ifadesinde bir kışkırtıcılık olduğunu kabul ediyorum. Bu yönünü bilmiyordum demek istediğim anlaşılmıştır mutlaka.

Mahçupyan ‘tez’ini sunmaya ‘hayatın oluşumu’ndan başlamış.

‘Hayatın oluşumu’ en azından günümüzde revaçta olan bir bakış açısına göre aynı zamanda bir ‘evrim’ hikayesidir.

‘Evrim’ kelimesi telaffuz edildiğinde, ‘din’in hemen teyakkuza geçmesine çok alışığız.

Evrim yok, çünkü evren yaratıldı.

Mahçupyan, bu tartışma alanına mesafe koyuyor.

“Dünyanın niçin var olduğu konusunun insan zihninin anlama kapasitesinin ötesinde olduğunun altını çizelim.”

“Bilim ‘niye’ sorusuna değil ‘nasıl’ sorusuna yanıt arayarak ilk patlamadan günümüze gelme sürecini araştırıyor.”

“Bilim, geniş bir zaman aralığında ihtimaliyet hesaplarına göre kendisini kopyalayan moleküllerin ortaya çıkabileceğini ortaya koyuyor ve bunların nasıl davranmış olabileceğini kuramsallaştırıyor. Ancak o moleküllerin ‘niye’ öyle davrandığı ayrı bir konu ve maddenin önceden kodlanmış belirli bir amaçla davrandığı varsayımını yapmayı zorunlu kılıyor.

“Bu ‘önceden kodlanmış amaca’ homeostatis deniyor.”

“Sonuç olarak gündelik hayatta ‘yaşam gücü’ olarak kullandığımız olgunun temelinde, yaşayan varlıkların iradelerini aşan bir kuvvet bulunuyor.

Hayatta kalmayı amaç haline getiren bu kuvvetin dayandığı ‘değer sistemi’ hakkında bir fikrimiz yok. Ancak homeostatis açısından elverişli olan durumları insan dahil bütün organizmaların bir tür ‘haz’ ile, homeostasis açısından elverişsiz olanları ise bir tür ‘acı’ ile bağdaştırdıklarını gözlemleyebiliyoruz.”

“Bilinçsiz organizmaların sanki bilinçli imiş gibi davranmaları, tek bir hücrenin bile yaşama ve türünü geleceğe taşıma eğilimine sahip olması karşısında bilimin söyleyebileceği fazla bir şey yok.”

Şunu da söylüyor Mahçupyan:

“Evrimin ilahi bir varlığa inanç ile çatışan herhangi bir yönü bulunmuyor. Hatta inanca çok geniş bir alan açılıyor çünkü evrimin mekanizmasına ilişkin bilimsel bulgular güçlü kanıtlar getirse de, evrime yol açan temel dürtünün ‘nasıl olup da’ var olabildiğine ilişkin herhangi bir bilimsel dayanağımız yok.”

Bu ifadeler bir yönüyle bilimsel.

Ama bir başka yönüyle, dini veya felsefi bir ‘vaaz’dan çok farkları yok. Hem de kuvvetli bir vaaz.

O kodları, o kodlanmış amacı, o enerjiyi, o hazzı, o acıyı veren kuvvet ve kudrete secde edersiniz.

Veya etmezsiniz, sizin bileceğiniz iş.

Kitabın daha başındayım ve okumaya devam edeceğimden eminim.

YORUMLAR (41)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
41 Yorum