‘Vatanımla gurur duyuyorum’
Bu ülkede vatanını seven, gurur duyan, vatanı için hayatını adayan insanlar her dönem garip şekilde bedel ödemişlerdir. Vatanını sevdiği için vatanına aşık olduğu için hayatını bu yola adadığı için yaşamı çile ile geçmiş yüzlerce hatta binlerce insan örneği dolu tarihimiz. Bunun sebebi nedir bilemiyorum? Siyasi fikri farklı olsa da hepsinin ortak özelliği vatan sevgisi, memleket sevgisi olan insanlar sürekli sistem dışında itilmiş, yok edilmiş, binbir bedel ödemiş. Maalesef tarihimiz bu insanlarla dolu. Maalesef her dönemde bu insanlar yaftalanıp, etiketlenmiş ve hayatları boyunca bu bedeli ödemişler.
Bunun birçok örneği var ama; dünyanın en büyük şairi Nazım Hikmet “Memleketim” diye yaşadığı vatan hasretliğini mezarında bile sürdürmekte değil mi? Hiçbir suçu yokken vatandaşlıktan çıkarılmış, memleketim dediği için kitapları toplatılmış, mahkemelerde yargılanmış ve bugün taraflı tarafsız herkes yapılan bu haksızlığın büyük ustaya ve bu memkelete büyük bir ayıp olduğunda hem fikir değil mi? Yine Ahmet Kaya, yine üstad Necip Fazıl ve daha adını sayamayacağım binlerce insan inancından, siyasal görüşünden dolayı linç edilmedi mi? Üstelik bu insanların hepsinin ortak özelliği memleket sevgisi ve vatanı için daha iyi şeyler istemesi değil miydi?
***
Bu ülkede vatanseverlik sanırım laftan ibaret olunca herkes için daha iyi oluyor. Vatanı için canını, malını, geleceğini, hayatını veren insanlardan daha çok maalesef sosyal medya kahramanlarının!! Memleket paylaşımları! Daha vatanseverlik olmuyor mu?
İşte son olay Doç. Dr. Sinem Vatanartıran’ın başına geldi. Sinem Hanım bu memleketin son dönemde yetiştirdiği pırıl pırıl, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada memleketini temsil eden bir bilim insanı. Hayatını eğitime adamış gecesi gündüzü olmayan, Türkiye’yi ABD, Almanya, Afrika, İtalya, Fransa ve daha adını sayamadığım ülkelerde başarı ile temsil eden bir bilim insanı. Sadece ABD’de yaptıkları bu vatan için takdire şayan işler; Washington DC’de ilk Türk kökenli Amerikan üniversitesinin kurucu rektörlüğü ve Beyaz Saray’ın 150 metre yanında bayrağımızı dalgalandırması bile ne büyük gurur değil mi? ABD’yi baştan başa dolaşıp her yeni uygulamayı ülkemize taşıması az bir şey midir? Ama bunların hepsi bir yana bu ülkeye yaptığı en büyük katkı Enver Yücel ile birlikte başlattığı ve kuruculuğunu yaptığı Fen ve Teknoloji lisesidir. Bu liseye Anadolu’nun her köşesini karış karış dolaşarak bulduğu başarılı öğrencileri alarak memleketin bilim insanı yetiştirme projesini başlatmış ve ilk 5 yılında bu okulun mezunlarını MIT, Purdeu, Stanford, Toronto gibi dünyanın en iyi üniversitelerine gönderip yetiştirmiştir. Bu lise tek başına 130 üniversiteden daha fazla patent üretip projeler yapmıştır. Üstelik bu çocukları daha liseye alırken “bütün eğitimim bittiğinde tekrar ülkeme döneceğim” diye sözler alan bir eğitimcidir Sinem Hanım. Son dönem yaptıklarını yazmaya kalksam satır yetmeyecek.
***
Şimdi bu koca yürekli ve vatansever bilim insanını bir grup “klavye şovalyesi” linç etmeye kalkıyor. Ne idüğü belirsiz bir grup Sinem Hanıma akıl almaz hakaretlerde bulunuyor. Sebep ne biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı’nın ABD’de Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konferansta söz alıp “Ülkemle gurur duyuyorum, memleketimin Suriyeli göçmenlerle ilgili yaptığı çalışmalar konusunda hükümetimizle gurur duyuyorum” demesi yüzünde Sinem Hoca’yı linç etmeye kalkıyorlar.
Sinem Hocam asla bu işlere pabuç bırakmaz ama ben yine de buradan yazmak istiyorum. Haddinizi bilin, biz bu memlekette sizlere çok Sinem Hocalar yedirdik maalesef, ama bu sefer yedirmeyeceğiz. Sinem Hocam dünyanın öbür ucunda “Vatanımla gurur duyuyorum” diyorsa biz de sizinle gurur duyuyoruz Hocam. Sakın unutmayın dünyada hiçbirimizin bu vatan dışında yaşayacağı bir yer yok. Burası bizim son vatanımız ve hepimiz aklımızı başımıza devşirip, aramızdaki fikir ayrışmalarını bırakıp bizi buluşturan ortak noktanın bu vatan olduğunu unutmayalım. Sinem Hocam bize vatanımızla gurur duymayı tekrar öğrettiğiniz için size minnettarız. Sağolun varolun...