Tüketen değil üreten üniversite

Bir önceki yazımda üniversitelere yeni kayıt olan öğrencilere bazı önerilerde bulunmuştum. Bu yazımda da üniversitelere naçizane bazı tespitlerle bir şeyler söylemek istiyorum. Büyük ihtimalle bana çok kızacaklar olacak, çok beğenenler de olacak. Başlarken öncelikle günümüzde üniversite kavramı ile eski üniversite kavramının tanımının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Üniversite kavramını içerik, işleyiş, etki ve kapsam olarak bir daha tanımlamak gerektiğine inanıyorum. “Üniversite, bulunduğu bölgeden başlayarak bütün üniversal evrene katma değer sağlama vizyonu taşıyan kurumdur”; eğer bu tanımı anladıysak başlayalım. Bu tanımın örnekleri çağımızda öncelikle dünyanın gelişmiş ülkelerinde var. Örneğin Standford’un başta Silikon Vadisi, sonra ABD olmak üzere tüm dünyaya sağladığı katkıları buluşları ve markaları düşünün. Stanford sayesinde tüm dünyanın yarattığı katma değeri düşünün; düşündüğünüzde, “işte üniversite” budur diyeceksiniz. Bu örnekleri olabildiğince çoğaltabilirsiniz ki zaten ABD’yi küresel güç yapan da üniversitelerinden başkası değildir.

***

Şimdi Türkiye’ye dönün ve üniversitelerin katkılarını hesaplayın, kusura bakmayın ama maalesef “0”a yakın. Peki neden? Neden üniversitelerimiz misyonlarını yeniden tanımlayıp bu üretken kimliğe bürünmüyorlar? Gerek ürün temelli, gerek bilgi temelli üretimleri neden yok? Bunun birçok sebebi var ama bence en önemli sebebi kapalı olmaları ve toplumsal bağının kopukluğudur. Bilgi ve ürün üretmek yerine “ders aktarmak”, üretime odaklanma yerine “adam sendecilik” maalesef Türkiye’yi esir almış durumda. Üniversiteler adeta birer “kale”, erişilemez, önünde tapılası ilahi kurumlara dönüşmüş. Peki, ya katkıları?

Bu girdaptan kurtulabilir miyiz? Çok kolay değil, bunun için tepeden tırnağa değişim şart. Öncelikle üniversitelerin birkaç başlıkta kendilerini yeniden tanımlamaları gerekiyor. Bunlardan birincisi “okul” olmaktan çıkıp “üreten yer” olmak. Bunun için çok düşünmeye gerek yok, gerçek dünyaya bakmaları yeterli. Eskiden diploma dediğiniz belge sizi 50 sene taşırken şimdi onun gücü 6 aya hatta bazı sektörlerde “0”a düştü. Diploma pazarlamak yerine üniversitenin kapılarını açıp “maker” kültürüne göre öğrencilerin ve akademisyenlerin üretim odaklı olmalarını sağlaması gerekiyor. İkincisi, küresel kültüre uyum; üniversite yerel olamaz çünkü kavramın özü zaten üniversal. Bu açıdan tüm dünyaya açık, dünyanın her yerini kontrol eden ve anında uyum sağlayan ve yenilenen kurumlar olmak zorundalar. Üçüncüsü, sektörel ortaklıklar; en önemlisi bu üniversiteler artık şirketleri üniversiteye davet etmelidirler. Onların AR-GE bütçelerinden, markalarından faydalanarak kendilerindeki genç inovasyon gücüyle birleştirmelidirler. Düşünün, tüm dünyada üreten nüfus 17-25 yaş bizde üniversitelerde kapalı kapılar ardında duruyor. Siz bu genci o kapının arkasında tututuğunuz her gün ülke kaybediyor. İşte bunun önünü açtığınızda daha hızlanan ve daha fazla üreten bir üniversite olacaksınız. Dördüncüsü hocalara; lütfen gençleri öğrenci olarak görmeyin, onları “birer paydaş, girişimci ve ortak” olarak görün. Onları dersle boğmayın, yaratım ve girişimci kimliklerini destekleyin.

***

Yukarıyı okuyunca sanırım üniversitenin tanımının değiştiğini siz de fark ettiniz. Yeni nesil üniversitelerin yarattığı tanım, üreten ve öğrenciyi de işin içine katan sistem; üniversiteleri öğrenci ve sınıf gibi kavramlardan kurtarıp üretim alanına dönüşmesini sağlıyor. Sınıfların yerini lablar ve ofisler, notların yerini patentler ve startup’lar alıyor.

İşte üniversite budur. Bu sistemde üniversite mabed olmaktan, öğretim üyeleri bilgi ışığı olmaktan çıkıp “üreten” insanlar olmaya başlıyor.
O zaman herkes katma değer yaratıyor. İşte bu yüzden memleket olarak tüketen değil üreten üniversiteler tek çıkış yolumuzdur. Bunun da başlangıcını birkaç üniversite yapıyor. Onları takip edin, destekleyin ve yeter ki onlara sahip çıkın.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.