TÜBİTAK; “Bilim yapmanın koşulu TEOG’da başarı”!
Bugün size bir şey yazacağım ama şimdiden söyleyeyim vallahi de billahi de şaka değil. Ben de duyduğumda bu şaka olmalı demiştim ama olayda adı geçen kurumun geçmiş işlerine baktığımda pek de şaka olmadığını anladım. Olay aynen şöyle oluyor, eksiksiz ve tarafsız anlatıyorum. Her yıl ortaöğretim öğrencilerinin katıldığı, ülkemizde şöyle ya da böyle bir bilim etkinliği olan TÜBİTAK bilim olimpiyatlarının başvuru dönemi yaklaşınca TÜBİTAK bu yılki koşullarını yayınladı. Bu cümleyi duyunca ne beklersiniz; TÜBİTAK’ın bilimsel yaklaşım ve etkinlik içerikleri ile ilgili birtakım koşullar sıraladığını düşünürsünüz değil mi? Ben yorumsuz olarak aynen belgedeki ifadeyi yazayım;
“Öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından merkezi sistemle yapılan TEOG/SBS sınavlarında Yerleştirmeye Esas Puanı (YEP) veya Ortaöğretim Yerleştirme Puanı (OYP)’ndan en az 490 ve üzeri puana sahip öğrenciler arasından belirlenir.” “Bu öğrencilerden her bilim dalı için en fazla 6 öğrenci ile başvuru yapılabilir.”
Sanırım siz de tekrar tekrar okudunuz. TÜBİTAK Başkanı’nın bu konudan haberi olduğunu sanmıyorum. Ama bu işi yapan Sayın TÜBİTAK yöneticileri; ülkemizde bir öğrencinin bilimsel çalışma yapabilmesinin önkoşulunu TEOG gibi çoktan seçmeli sınavlarda başarılı olmaya bağlıyor. Ben de Sayın TÜBİTAK yöneticilerine sormak istiyorum; TEOG ile 490 ve üzeri puan alan öğrencilere ilişkin hangi bilimsel araştırmayı yaptınız da buna karar verdiniz? Acaba TEOG ile bilim arasında nasıl bir bağlantı kurdunuz da öğrencilerin TEOG başarısının bilimsel çalışmalarıyla doğru orantılı olabileceğine karar verdiniz? Kriter olarak belirlenen TEOG’un her yıl sadece 8. sınıf konularından yapıldığını ve öğrencilerin bu sınavlarda düşünmeye, yordamaya, yorumlamaya, okuduğunu anlamaya, matematiksel ve bilimsel düşünmeye yönelik becerileri sorgulamadığını sanırım TÜBİTAK yöneticileri bilmiyor. Üstelik sizin bu kriterinizin yani TEOG sonuçlarının Türkiye’de bulunan yabancı özel okullar tarafından öğrenci alımında kullanılmaya bile tenezzül edilmediğini sanırım bilmiyorsunuz.
Allah aşkına soruyorum, siz bu kararı alırken ciddi miydiniz yoksa bir şaka mı yapalım dediniz? Böyle şey olur mu? Daha bir hafta önce PISA sonuçları yayınlanmış ve sizin TEOG verileriniz tamamen çökmüşken hangi yaklaşımla Türkiye için bilim üretecek gençleri bu kategori ile belirliyorsunuz? Üstüne üstlük şu anda 12. sınıfta olan ve hazırlık sınıfı okumuş bir öğrencinin 5 yıl önce girdiği bir sınavın sonucuna göre kategoriye ayrılması hangi bilime girer merak ediyorum. Geçen yıl da buna benzer bir iş yapmıştı TÜBİTAK. Geçmiş yıllarda olimpiyatlara katılan ve derece alan öğrencilere verilen ek puanları kaldırmaya yeltenmiş ama sağolsun YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç’ın özverili çalışması ile büyük bir hatadan dönülmüştü.
TÜBİTAK’ta bu kararı alanlara bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Öncelikle sizin TEOG ve üniversite sınavlarınızın dünya bilim çevrelerinde kabul görüp görmediğine bir bakın, sonra kriterleriniz yüzünden bu memleketten kaçan projeleri gazetelerden okuyun, birkaç okul gezip “Y” kuşağı gençleri bir tanıyın, ardından da güzel bir çay demleyip için.
Tabi ben bütün hatayı TÜBİTAK’ta bulmuyorum. Hatanın bir kısmını da Milli Eğitim Bakanlığı ve Bilim Teknoloji Bakanlığı’nda buluyorum. Siz bu memlekette bilim ve inovasyon gelişsin diye çabalayacaksınız, ama bunun için çalışması gereken TÜBİTAK’ın bu tür hatalarına göz yumacaksınız. Yapmayın etmeyin bu gençlere yazıktır. Bu gençler bize rağmen Türkiye için, bilim için çalışıyorlar. Onlara bu yolda kolaylık sağlayacağınıza, onları katılıma ve çalışmaya teşvik edeceğinize, onların katılmaması için ne kadar tutarsız gerekçe varsa getirip koyuyorsunuz önlerine. Yazık değil mi? Biz bu bakış açısını değiştirmedikçe bir arpa boyu yol gidemeyiz. Kim müdahale eder bilemiyorum, ama lütfen bu anlamsız ve gereksiz katılım gerekçesini kaldırın. Bütün gençler bu bilimsel etkinliğe katılsın. Memlekette bilim, buluş, yenilik konuşulsun. Çünkü tek sermayemiz gençler; bu gençlerin üreteceği bilim, proje ve onun yaratacağı ekonomidir. Son söz; kimse kusura bakmasın ama hiçbirimiz bu memleketin geleceği olan gençlerin küstürülmesine seyirci kalamayız.