ÖSYS’ye başvururken bu yazıyı okuyun
2017 ÖSYS başvuruları ocak ayında yapılacak. Öğrenciler heyecanlı; başvurularını yaptıktan sonra önce YGS, sonra LYS sınavlarına girecekler, ardından da üniversiteli olacaklar. Hepsi birçok karmaşık duygu yaşıyor. Sınavda başarılı olmak ile hayallerini gerçekleştirmek arasında gidip geliyorlar. Hepsi aslında ne okumak istediğine karar vermeye çalışıyor. Kafalar karışık, sorulması gereken sorular belli. Hangi üniversite? Hangi bölüm? Neden o bölüm? Nasıl araştırılmalı, nasıl karar verilmeli? Ve en önemli soru, ya yanlış tercih yaparsam? Keşke bu soruları şimdi sorsalar. Ama bu sorular şimdi sorulmaz, çünkü şu an tek amaç puan almak. Bu puanı neden almak istediklerini bile bazıları bilmiyor. Bizim sistemimizde öyle ilginçlikler var ki; şimdiden gazetelerde sayfa sayfa “nasıl başvurabilirsiniz” diye yazılar mevcut. Hatta hangi kutucuğa ne yazacağınız bile gazetelerde yazıyor, ama kimse sizin neden üniversite okumanız gerektiğine veya nasıl üniversite okumanız gerektiğine değinmiyor.
Dahası herkes hukuk fakültesinin TM-2 den TM-3’e geçtiğini konuşuyor, ama aslında bunun neden yapıldığını konuşmuyor. Herkes kaç milyon öğrencinin başvuracağını konuşuyor, ama kimse bu milyonla ifade edilen öğrencilerin her birinin bir birey ve bu ülkenin geleceği için kaybedilmemesi gereken değer olduğunu konuşmuyor. Herkes üniversite sınavında kaç soru sorulacağını, soruların hangi konulardan çıkacağını, kutucukları işaretlerken taşırmamanız gerektiğini yazıyor; ama kimse aslında bu sistemin sizi ifade etmediğini söylemiyor. Kimse, bir matematik sorusu az yaptığı için kaç reklamcıyı, bir biyoloji sorusu az yaptığı için kaç yazılımcıyı, bir geometri sorusu yapamadığı için kaç iletişim tasarımcısını kaçırdığımızı konuşmuyor. Çünkü başvuran öğrencilerin hepsi onlara göre ‘aday’. Bunun dışında sizin bir tanımınız yok. Sizler birer ‘aday’sınız.
Peki, siz düşündünüz mü neye adaysınız? Bilim adamı olmaya mı? İnsanlığı kurtaracak tıp bilimcisi olmaya mı? İnsanlığın hayatını kolaylaştıran yazılımcı olmaya mı? Geleceği çözen genetikçi olmaya mı? Siz neye adaysınız? Yoksa sizden önceki milyonlar gibi siz de sadece üniversite okuyup bir meslek sahibi olmak için mi adaysınız? Eğer böyle ise bugünden vazgeçin. Çünkü sizden önce milyonlarcası bunu yaptı ve sonuç hüsran oldu.
Gelin siz geleceği değiştirmeye aday olun. Gelin kendinize “başarabilirim” deyin. Henüz üniversite 1. sınıftayken Facebook’u yaratan Mark Zuckerberg gibi, henüz 22 yaşındayken Instagram’ı kuran Kevin Systrom ve Mike Kreige gibi siz de deneyin.
Üniversite sınavına başvurun ve bunu yaparken kendinize bir daha sorun, “ben neye başvuruyorum?” İlkokul 1. sınıfa başladığınız günkü inancınızı tekrar hatırlayın. 12 yıldır size başaramayacağınız, yapamayacağınız söylense de unutun son 12 yılı. Tekrar başa dönüp okula ilk başladığınız yılki heyacan ve motivasyonunuzu hatırlayın. Hiçbiriniz başarısız değilsiniz, hiçbiriniz size biçilmeye çalışılan gömleği giymek zorunda değilsiniz. Hepiniz bu dünyaya gelmiş en zeki ve en değerli çocuklarsınız. Sadece tek bir şeye ihtiyacınız var, o da kendinize inanmanız; bundan başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Sizi başarısız yapmak isteyen okula, sınavlara, öğretmenlere, büyüklerinize inat kendinize inanın ve unutmayın ki en büyük talihsizliğiniz yine bu sistemin tornasından çıkmış olan bizlerin sizi geleceğe hazırlamak gibi garip bir görevi olması. Oysa biz geleceği hiç göremedik ki, görebilseydik bu ülke böyle mi olurdu?