Eğitimin temel taşı olan öğretmenlerimiz konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın çok önemli çalışmaları var bu ara. Ankara’da harıl harıl çalışılıyor, üç ana başlıkta yürütülüyor çalışmalar; birincisi özlük haklar, ikincisi yetkinliklerin artırılması, üçüncüsü ise dijital becerilerin geliştirilmesi. Bu konularda MEB başta Bakan Bey olmak üzere gerçekten çok büyük projeler için çalışıyor. Ben bugün sizlere bu çalışmalar konusunda biraz bilgi aktarmak istiyorum tabii ki benim aktaracaklarım konunun tamamını elbette kapsamayacaktır. En azından sizlere gelecekte yapılacaklar konusunda fikir verebilir.
***
MEB’in ilk çalışması olan özlük haklar konusunda aslında yeni olmayan ama bir türlü sonuç alınmayan başlıklar var. Öncelikle bakanlık rotasyon konusunda kesin kararlı ve bu rotasyonu ilerleyen dönemlerde performansa da bağlamak istiyor. Öğretmenlerin, ‘5’ yıl süre içinde gösterecekleri performansa göre değerlendirilip ‘7’ yılın sonunda yüksek performansa sahipse kendi tercih edeceği okullara, eğer düşük performansa sahipse MEB’in atayacağı okula gitmesi hedefleniyor. Bu grupta yapılan diğer çalışma ise bir zamanlar başlatılan ve benim tam destek verdiğim “uzman” ve “baş” öğretmenlik kariyer alanları yeniden getiriliyor. Yeni çalışmada öğretmenlerin; görev yeri, ücreti, özlük hakları bu kariyer basamaklarına göre belirlenecek daha da önemlisi bu alan sadece akademik yetkinlikle değil aynı zamanda performans alanına göre de değerlendirilecek. Buraya kadarki konular öğretmenlerin özlük hakları ve performansları hakkında çalışmalardı ama benim açımdan öğretmenlerin performans alanlarının daha objektif ve daha başarı odaklı olması için okulların ve yöneticilerinin daha özgür, karar verici olması gerekiyor. Örneğin bir okulun müdürü kendi kadrosunu kurabilmeli, gelirini giderini bilmeli, öğrencilerin hesabını verebilmelidir. Bu durumda yapılan bütün çalışmalar daha sonuç alıcı ve verimli olacaktır.
MEB’in ikinci çalışması daha önemli öğretmenlerin yetkinliklerinin yükseltilmesi ve sınıf içi becerilerinin geliştirilmesi. Bu alan şüphesiz dijital çağ ve onunla büyüyen çocuklar okullara geldikçe daha fazla önem kazandı. Sınıflarda artık eski dinleyici çocuklar yerine daha fazla bilen ve sorgulayan çocuklar var. Bu da eski öğretmen becerilerini bu yeni grupta etkisiz kılmakta öğretmenleri yetersiz bırakmakta. Bu açıdan MEB öğretmenleri yeniden eğitimlere alıp sınıf içi eğitim becerilerini yeniden yapılandırmak istiyor. Bunun için sadece MEB’in değil öğretmenlerin de çaba göstermesi gerekiyor. Bence MEB bu çalışmadan önce, öğretmenlerin ezbere ve toplu olarak eğitimi yerine kişisel dosyalarını çıkarmalı buna göre tekil olarak eksiklikleri tamamlamalıdır. Bunun için öğretmenlerin iki yaz ayında üniversitelerde kredi karşılığı ders alması ve bu derslerde başarılı olanın yeniden öğretmenlik belgesi alması gerekiyor. Kesinlikle bilmelisiniz ki öğretmenler zorlanmakta, çatışmalar artmakta ve bizler okulu daha sevimsiz hale dönüştürmekteyiz. MEB’in en hayati konusu bence budur.
***
Üçüncü konu aslında ikinciyle bağlantılı ama MEB öğretmenlerin dijital okur yazar olması, sosyal medya ve web ortamında iletişim kurabilen ve o dünyayı anlayabilen olması konularına çok önem vermek istiyor. Bu konuda bir dizi çalışma yürütülüyor. Bunlar; öğretmenlere isimlerine özel mail adresi verilmesi ve bütün iletişimin buradan kurulması, sosyal medya hesapları üzerinden iletişim kurulması, ödev verilmesi için dijital ortamın kullanılması ve en önemlisi ders aktarırken daha fazla dijital materyal kullanılması. Tüm bunlar öğretmenlerin ısrarla geri durduğu ama öğrencilerinin yaşam alanı olduğu için mutlaka katılmaları gereken alandır. Bu açıdan artık MEB tüm öğretmenlerin bu kadar yaygın ve üretken alanda öğretmenlerin yer alması için çalışması zorunluluğunu getiriyor.
Sonuç aslında çok basit, ortada insanlık ve ülke için çok önemli bir alan olan eğitim varken ve bu eğitim alanının hızla geliştirilmesi gerekirken bundan farklı işlerle uğraşması zaman kaybından başka bir şey değildir. Ben çalışma için MEB ve yöneticileri kutluyorum.
