Her yer okul her kaynak öğretmen
Geçen hafta Milli Eğitim Bakanı yeni müfredat çalışmaları hakkında kamuoyu bilgilendirmesi yaptı ve çalışmaları anlattı. Bu konuda güzel de bir yönlendirme yaparak müfredat.meb.gov.tr adresine herkesin ulaşmasını ve müfredatı incelemesini istedi. Şu ana kadar 50 bine yakın öneri alınmış ki oldukça iyi bir sayı. Tabii size müfredat şöyle böyle diye yazmayacağım. Ben bugün aslında müfredat denilen ve bu kadar önem verilen şeyin çok da önemli olmadığını yazacağım. Müfredatın eğitimde öğrencilere anlatılacak konuların neler olacağını belirlemek olduğunu kabul edersek. Birilerinin Ankara’da oluşturduğu müfredatın eğitimde ne kadar kapsayıcı olabileceğini de düşünmenizi isterim. Varsayalım MEB dünyanın en iyi müfredatını yapmış olsun, bu müfredatı sınıfta öğretmen işleyemiyorsa ne yazar. Veya müfredatınız iyi değil ama harika öğretmenlere sahipsiniz ne yazar. Dolayısıyla bu müfredat kavramını bu kadar kült hale getirmek bence oldukça saçma bir iş.
Gelin ben size işin aslını anlatmaya çalışayım. Eğitimin içerik, tanım ve amacına göre şekil değiştirmeye başladığını sizlere bu köşeden farklı biçimlerde anlatmıştım. Çünkü teknolojinin ve yapılandırılmış eğitim ortamları (okul) dışındaki faktörlerin etkisinin arttığı bir gerçek. Bu ortamlarda bilgiye ulaşmayı, bilgiyi yenileme hızını ve aktarım hızını etkiliyor. Hal böyleyken eğitim artık sistem olmaktan çıkıp bütün faktörlerin etkinliğinin yer aldığı bir sürece dönüyor. Bu açıdan eğitim formal yani tamamen planlanmış yapılandırılmış mevcut okul, müfredat, ders, sınav kavramlarını gösterebiliriz. Bir de informal eğitim var; yani plansız yapılandırılmamış kendiliğinden gelişen ve etkileri hesaplanamayan eğitim ki internet ortamı, arkadaş ve grup birliktelikleri, ev, aile gibi alanları gösterebiliriz. Bir üçüncü üçüncüsü ise non formal yani hem planlı hem de belli bir sistemin dışında eğitimler bu alana giriyor. Bunlarda kurslar, seminerler, konferanslar gibi. Okulda olmayan okulu kapsamayan ve ama bunun dışında kalan eğitimlere denir. Şimdi bu tanımı neden yaptım diye düşünebilirsiniz. Biz halen müfredat, okul ne öğreteceğiz, ne kadar öğreteceğiz derken, geçtiğimiz aylarda çok ilginç bir gelişme yaşandı; Fransa parlemantosuna bir yasa tasarı sunuldu. Tasarıya göre artık öğrencilerin hangi yolla olursa olsun, kursta, evde, internette, dünyanın öbür ucunda öğrendiği her şeyi kabul etmek gerekiyor dediler. Yani öğrenciler sadece okulda değil tüm ortamlarda öğrendiklerini okullar kabul edecek ve buna bağlı olarak erken mezuniyet, bu öğrenilenlerin belgelendirilmesi gibi süreçler başlatılması isteniyor.
***
Şimdi bunun ne demek olduğunu biraz daha açalım; bu sizin tek kaynaktan yani bizden örnek verirsek eğitim bakanlığı, talim terbiye kurulu, tek müfredat, öngörülen şeylerin öngörülen zamanda öğrenilmesi gibi bu çağa uymayan kavramların yok olması anlamına geliyor. Peki bu neyi sağlar; çok basit eğer çocuğunuz kod yazımı öğrenmişse üniversitede o dersi almış sayılacak. Çocuğunuz 11.sınıf matematiğini öğrencimişse onun muafiyet sınavına girip muaf olacak. Böylece daha hızlı öğrenen, daha fazla emek harcayan çocuklar herkes gibi 4 yılda lise, 4 yılda üniversite bitirmeyecek diğerini beklemeden hayata daha hızlı katılacak. Ama bence en büyük etkisi devletlerin milyar dolarlar harcayarak kurduğu ve yaşam becerilerimizin sadece yüzde 20’sini bize kazandıran okul sisteminin değişmesine işaret etmesidir. Değişmezse ne olur? Yıkılır! Çünkü hiçbir şey değişimin önünde duramaz. Halen öğrencilerin öğretmenlerden bilgi alarak öğrendikleri tek bilgi kaynağının okul olduğunun sanıldığı sistemler artık bu çağa ait değiller. Artık yeni dünyada
“HER YER OKUL” gençler için.
***
Bugün yeni müfredat konusunda Bahçeşehir Okulları’nın düzenlediği konferansta moderatörlük yaptım. Cuma günü yazımda size biraz ayrıntılı yazacağım. Kısaca; bütün konuşmacılar bu değişimi ışık olarak görüyor ama en temel eleştiri teknoloji, STEM ve öğretmenin bu yeni dünyaya adaptasyonu. Kısaca yolumuz çok uzun ama Yrd. Doç. Dr. Çağla Garipağaoğlu dedi ki; “Yeni beceriler ve kavramları yeni müfredat 5.sınıfa koymuş bence 1.sınıftan başlamalı çünkü çocuklarımız hazır” sonuna kadar katılıyorum. Biz hazır olmayabiliriz. İnanın çocuklarımız bizden yeni dünyanın gerekliliklerini istiyor. Onların önüne set olmak değil onlar geleceğe giderken önlerini açma misyonumuz olmalı.
Türkiye artık çocukların nerede öğrendiğine değil geleceğe daha hızlı hazırlanacakları çalışmalara kafa yormalıdır. Ne diyelim darısı başımıza...