Eğitimde bağış nasıl olmalı?

Eğitim alanında o kadar çok yazacak ve konuşulacak konu var ki bunlar hayati önemde ama malum memlekette eğitim maalesef en son gündem olabiliyor. Ben son dönemde eğitim konularını eğitimcilerle veya siyasetçilerle değil iş adamlarıyla konuşuyorum. Geçtiğimiz günlerde bir grup iş adamıyla İzmir’de bir araya gelme şansı buldum. Orada kendileriyle yaptığımız bir sohbeti aktarmak istiyorum.

Konuşmamız sürekli dönüp dolaşıp nitelikli insan gücü ve inovasyona geldi. En çok mutlu olduğum konu; bütün iş adamlarının ‘katma değeri yüksek teknoloji üretmekten başka çaremiz kalmadı’ demesiydi. Bunu o kadar güzel anlattılar ki... Hepsi ülkemizin orta gelir tuzağına düştüğünü buradan çıkmanın tek koşulunun teknoloji üretimi ve yetkin insan kaynağı olduğunu ifade ediyor ve çıkışı eğitimde görüyordu. Aslında onlar son dönemde konuşulan endüstri 4.0’ı çoktan anlamışlar ve bu konuda tek çıkışlarının bu alanda çalışacak insan gücü olduğunun farkındalar. Bunları konuşurken konu iş dünyasının eğitime katkısı, iş adamları olarak onların eğitime yaptıkları katkılara geldi. Anlattılar, yaptıkları gerçekten takdir edilecek işler. Hepsi henüz otuzlu kırklı yaştalar ama yaptırdıkları okullardan ve dersliklerden bahsederken çok gururluydular.

***

Konuşmanın bir kısmında girişimcilik ve inovasyona yönelik bir çalışma yapıp yapmadıklarını sordum. Anlattılar ama girişimciliği doğal olarak gençlere değil iş adamlarına yönelik bir kavram olarak anlattılar. Ben de kendilerine inovasyon ve girişimcilik kavramlarının dünyada Kore, ABD, hatta Singapur gibi ülkelerde ne tür sonuçlara yol açtığını anlattım ve onlara eğer bu ülkeye daha fazla katkı sunmak istiyorlarsa eğitime destek kavramını yeniden tanımlamaları gerektiğini söyledim. Bu bütün konuşmalardan anladım ki; ülkemizde iş adamları eğitime destek dediğimizde ya okul yaptırmayı ya da bağış yapmayı anlıyorlar. Peki, bu doğru mu? Eğitime katkı sunmak son derece insani ve takdir edilmesi gereken bir durum ama bu çağda kaynakların kullanım ve etkisi konuşulması gereken önemli bir konudur.

Bunun doğru olmadığını size tek bir çıkarımla anlatmak isterim. İş adamları okul yaptırdıklarında okulun fiziki yapısı ne kadar güzel olursa olsun sonuçta bir süreğen eğitim sistemine bir bina daha katmış olmuyorlar mı? Yani öğretmeni MEB atayacak, müfredat aynı müfredat, sistem aynı sistem, değişen bir şey yok. Bunun yerine ne yapılabilir? İşte anahtar soru bu ne yapılabilir?

Bu soruya bizden önce her zamanki gibi cevap veren ülkeler çıkıp “Ülkedeki zeki öğrencileri bulsak. Hepimiz bir ya da birkaç öğrenciyi yeteneklerine göre ve gelişeceği alanda sonuna kadar destekleyip en iyi eğitimi versek daha faydalı bir iş yapmış olmaz mıyız?” demiş. Sonra bu öğrencileri bulup onların eğitim hayatlarını sonuna kadar destekleyip ülkelerine çok kaliteli yetişmiş beyinler kazandırmışlar. Bunu daha somutlaştırayım, örneğin bu iş adamları okul yaptırmak için harcadıkları parayı geçen yıl Türkiye ’de SBS, LYS veya bireysel ürün başarısı olan, bilim olimpiyatlarında başarılı vb. çocukların bundan sonraki eğitimine harcasalardı beş on yıl sonra Türkiye’nin dünya çapında büyük bilim adamları, mühendisleri, tıp adamları, girişimcileri olmaz mıydı? Tabii bu konuda devlet politikamız hatalı veya hiç yok. Çünkü bize göre herkesi aynı binaya doldurup aynı verimsiz eğitimi yapmak eşitlikçi bir sistem, oysa o grup içinde geleceğin bilim adamlarını, iş adamlarını, marka patent yapacakları yok etmenin neresi eşitlik bunu anlamak mümkün değil. Bu olsa olsa adam kıyıcılık değil midir?

***

Buradan iş adamlarımıza seslenmek istiyorum. Paranızı sakın ha bina yaptırmaya harcamayın. Bu ülkenin yetenekli ve yaratıcı beyinlere ihtiyacı var. Sisteme boş bir bina daha ekleyeceğinize bir çocuk seçip onu bu ülke için, geleceğimiz için destekleyin en güzel okullarda okutun. Alın bu çocuklardan bir tanesini okutun, memleket kazansın. Buradan bütün iş adamlarına çağrı yapıyorum; bir eğitim seferberliği yapalım, okul yaptırmak ve derslik yaptırmak yerine bu ülkenin geleceğine yatırım yapalım. Hepimiz geleceğimiz için bir çocuk bulalım ve onu yetiştirelim. Gelin bundan sonra her ilden en az bir çocuğu seçin ve bu çocuğun eğitim sürecini siz yönetin. İşte o zaman eğitime katkı yapmış olursunuz. İşte o zaman her yıl bu ülkeye en az bin beyin kazandırırız ki bu ülke dünyada lider ülke olur.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum