Dünyanın en iyi üç lisesinden biri Türk
TEOG sınavına milyonlarca öğrenci katıldı. 43 yıldır yapılan YGS’de milyonlarca genç ter döktü. Yakında LYS var, yine milyona yakın öğrenci bu sınava girecek. Milyonlarca gencimiz o sınav senin bu sınav benim koştururken ABD’de düzenlenen ‘Dünya FRC Robotik Şampiyonası’nda bir Türk lisesi dünyanın en iyi ilk üç okulu arasına girdi. Düşünün herhangi bir üniversitemiz ilk 10’da hatta ilk 100’de bile yokken, herhangi bir sektörde hele hele yazılım, teknoloji, robotik alanlarında esememiz okunmazken Türkiye’den bir lise bu alanda dünyanın en iyi üç okulundan birisi oldu. Bu arada son Bakanlar Kurulu’nun ana gündeminde ‘Endüstri 4.0 ve biz Türkiye olarak bu treni nasıl kaçırmayız?’ konusu varmış. Hal böyle olunca bütün memleketin, başta bizi yönetenlerin “Endüstri 4.0’a geçiş yöntemini bulduk” deyip bu gençlere sarılması gerekirken Milli Eğitim Bakanı, Teknoloji Bakanı bu başarıya sebep olan çocuklara ulaşmamış bile. Dünyanın teknoloji üretiminde en iyi üç okulundan birisi Türkiye’den, adı Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi...
***
Şimdi aklımızı başımıza alalım ve bu olayı bir daha düşünelim. Bizim petrolümüz yok, zengin doğal kaynaklarımız yok, bizim bölgemizde huzur da yok. Bizi geleceğe taşıyacak tek şeyin eğitim olduğunu sürekli hatırlatıp yazmaya çalışıyorum. Bunun için de zamanla yarıştığımızı sakın unutmayalım. Çocuklarımızın, yani yeni yaratıcı girişimci neslin nasıl ve nerede eğitileceği konusunda sizlere yazılar yazmıştım. Bu neslin eğitimi farklı olduğu gibi okulları da farklı olmak durumunda. İşte bu açıdan bizim sayıları 150’yi aşan fen liselerini düzenlememiz hatta mümkünse yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin liseden başlayarak Endüstri 4.0 için neler yaptığını lütfen takip edin. Yeni hedef “yaşam için bilim, patent ve marka” üretecek nesiller yetiştirmek. Bu amaçla “fen ve teknoloji” liseleri kuruyorlar ABD’de var zaten. Amaç daha hızlı düşünen, yazılım ve teknoloji bilen girişimci bilim insanları yetiştirmek.
Biz ne yapıyoruz ha babam sınav, sağdan sınav soldan sınav... Biz bu değişimi maalesef takip edemiyoruz. İzleyen bir grup gencimiz de kimsenin umrunda değil. Türkiye halen 1962’de açılan Ankara Fen Lisesi mantığını doğru sayar ve bunların sayısını önce her kente bir tane, daha sonra da Allah verdiyse açmaya devam ediyor. Öğrencilere dil öğretmiyor, hatta lise son sınıfta okutulan ileri matematik, ileri fizik gibi dersler gereksiz bulup bunun yerine sınav hazırlık konuluyor.
***
İşte bu memleketin Bakanlar Kurulu’nda konuşulan ve çoktan dünyayı saran Endüstri 4.0 için tek çaremiz olan bu gençleri yetiştirmek üzere 2006 yılında Türkiye’nin ilk “fen ve teknoloji lisesi” Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi kuruldu. Müfredatı tamamen farklı, genetik, yazılım, robotik, marka, patent, araştırma teknikleri, paradokslar felsefesi, bilim felsefesi, mühendislik bilimine giriş gibi birçoğu dünyanın birçok yerinden gelen hocalar tarafından verilen derslerden oluşuyor. Şu ana kadar birçok başarıları var ve sıkı durun toplam 37 patenti var. Birçok öğrencisi MIT, UBC, Purdue, Stanford, Cambridge, Boston gibi dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmaya başladı. Ben her seferinde MEB başta olmak üzere diğer özel kurumların da bu okula benzer ve bu okulun Know-how’ını alarak fen ve teknoloji lisesi açması gerektiğini savundum. Şimdi söylüyorum bu okulun öğrencilerinin kurduğu robotik takımı dünyanın en iyi üç okulundan biri olma unvanını Türkiye’ye getirdi. Sayın Cumhurbaşkanım, sayın Başbakanım, sayın Milli Eğitim Bakanım sesimi duyun; güreşçilere, futbolculara gösterdiğiniz ilginin onda birini bu gençlere gösterin. Onları kutlayın, onore edin. Edin ki o Bakanlar Kurulu’nda konuştuğunuz ve bu ülkenin tek çıkar yolu olan Endüstri 4.0’a giden yolu açabilesiniz.
Şimdi sormak lazım; ey Türkiye, çocukların bu ülkede her şeye rağmen gidip dünyanın en gelişmiş ülkesinde onların en geliştiği alanda dünyanın en başarılı üç lisesinden biri olmayı başardı. Bu çocuklara sahip çıkmayacaksınız da neye sahip çıkacaksınız?