2023 hedeflerinin tek anahtarı eğitimdir
AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi yapıldı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden Genel Başkan oldu. Konuşmasında 2023 hedeflerine değindi, benim dikkatimi çeken “Orta gelir tuzağına teslim olmayacağız. Bunun için çalışacağız. 2023 yılında kişi başı milli gelirimiz 25 bin dolar olacak” sözleriydi. Tabii bu hedefe yürekten katılıyorum. Bu ülkenin 10 bin dolar gelirden 25 bin dolara gelire yükselmesinin yolu nedir onu da konuşmak lazım. Eğer Türkiye bu hedefi koyuyorsa sanırım bunun yolunu da planlamalıdır. Şunu belirtmem lazım; eğer Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsa bunun tek koşulu kaliteli ve üreten eğitimdir. Bunun içinde çok ama çok çalışmamız gerekiyor. Bahsettiğim eğitim, gençlerin binalara doldurulup ders anlatılması değil, çağın gereği olan becerilerle donatılmış, teknoloji, yazılım gibi alanlarda üretim yapmayı öğreten eğitimdir.
***
Peki bu konuda ne durumdayız. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nden (BETAM) tarafından hazırlanan ‘Her üç gençten biri eğitimine devam etmiyor’ başlıklı araştırma notunda, “her üç gençten biri başka bir deyişle 2 milyon 175 bin genç eğitime devam etmiyor. Okula devam etmeyen gençlerin yaklaşık yüzde 73.6’sı ise en fazla ilköğretim mezunu” uyarısı yapıldı. Düşünün, 2023’de bu gençler üretimin dümeninde olacak ve siz milli gelirinizi yüzde 150 artırmak istiyorsunuz. Ben şimdiden çok korktum. Eğitim hayatını bırakmış gençlerin ‘azımsanmayacak bir bölümü’nün işgücü piyasasına da girmediğine dikkat çekilen BETAM notunda, “Bu gençlerin 900 bini ise ne eğitimine devam edebiliyor ne de işgücü piyasasına girebiliyor. Ne eğitimde ne de işgücünde olan gençlerin yüzde 73’ünü kadınlar oluşturuyor. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması gençlerin okula kayıt yaptırmalarını sağlasa da okula devam etme sorununa çözüm getiremedi” denildi ve şu uyarıya yer verildi: “Eğitimine devam etmeyen gençlerin beşeri sermayeleri hala çok düşük. Bu gençlerin eğitim hayatına dönmeleri sadece zorunlu eğitim yılını artırmakla çözülemeyecek bir sorun. Türkiye ileride yüksek verimlilik seviyesine sahip bir işgücü istiyorsa okula dönmesi nispeten kolay olan bu yaş grubundaki gençleri eğitim sistemine dahil etmenin yollarını aramalı.”
İşte zurnanın deliği burası, hiçbir üretim becerisi olmayan ve gelecekte bırakın katkı sunmayı ayağımıza pranga olacak sorun bu.
Bir de işin kadın tarafı var; genç kadın nüfusun dörtte birinin ‘iktisadi hayatın ve eğitim hayatının dışında’ olduğuna da dikkat çekilen BETAM notunda, “Kadınların işgücüne katılım kararlarında eğitim düzeyi, evlilik durumları, çocuk sahipliği önemli belirleyicilerden. 15-19 yaş arasındaki genç kadınların dahi işgücü piyasasına bu kadar mesafeli durmaları Türkiye’nin önemli yapısal sorunlarından biri olan düşük kadın katılım oranlarıyla ilgili olumsuz sinyaller veriyor.”
***
Türkiye’deki bölgeler arasında okula devam oranlarında da büyük farklılıklar bulunduğuna işaret edilen notta, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde eğitime devam etme oranı yüzde 50.8 düzeyindeyken, Batı Marmara’da bu oranın yüzde 73.2 olduğuna dikkat çekildi. Düşünün sizi geleceğe taşıyacak ve endüstri 4.0’a uygun üretim yapması gereken, yapamazsak dünya liginde ger kalacağımız çok kritik bir dönemde gençlerin doğu bölgelerinde yüzde 50’si batı bölgelerinde yüzde 25’i okula devam etmiyor. Daha da korkunç olanı 1 milyona yakın genç eğitimden ve üretmekten vazgeçmiş durumda.
Şimdi bu ülkeyi seviyorsak ki çok seviyoruz, uyarmamız lazım; eğitim alanında durum iyiye gitmiyor. Bize 2023 hedefleri için çok hızlı üreten, yeni markalar yaratan, yeni teknolojileri bilen gençler lazımken biz daha onları en temel alanda, okulda bile tutamıyoruz. Türkiye bu konudan başka konuyu konuşmamalı, mesele etmemelidir. Bunu çözemezsek diğer konuları konuşmanın anlamı yok. Çünkü maalesef çok üzülerek söylüyorum geleceğimiz için umutlu konuşmak pek mümkün değildir. Lütfen buraya odaklanalım.